Fenerbahçe BEKO, Anadolu Efes’e göre daha çok istediği, daha iyi organize olduğu, savunmada daha diri kaldığı ve 3 sayı çizgisinin gerisinden de çok daha yüzdeli oynadığı maçı kazanmayı başardı.
Sezon başı olması ve takım kimyalarının henüz kıvama gelmediği bu evrede ‘daha az hata yapan taraf’ olmanın ödülünü galibiyetle aldı Sarı-Lacivertliler… Motivasyon açısından da oyunun başından sonuna kadar rakibine göre seviyeyi daha yukarıda tuttu Kanarya… Topu paylaşmaya ve olabildiğince en doğru seçimi tercih etmeye yine maçın büyük bölümünde azami düzeyde gayret ettiler. Tıpkı Olympiakos maçındaki gibi ribaundlarda yine üstündüler. Ancak bunu boyalı alandan üretime yansıtamadılar. Uzunların skora katıkısı çok sınırlı kaldı ama kısaların verimliliği ve rakibe 3 sayılarda kurulan ezici üstünlük (15/27 % 55,6) – (6/30 % 20) galibiyetin anahtarıydı.
Efes için geçen haftaki Virtus Bologna deplasmanındaki galibiyet sonrası yazdığımı tekrar etmeliyim. Gerçekten çok nitelikli, alabildiğine geniş ve kalite düzeyi çok yukarıda bir kadroya sahipler… Ancak bu artıları ‘harmanlayıp’ bir bütün olmayı başarmak zaman alacak gibi duruyor… Bu da çok normal… Fakat püf noktası şu… Bu kadar değerli oyuncunun bir arada olduğu bu kadroda oyuncuların birer birer rollerini ve de sürelerini paylaştırmak kolay değil… Mijatovic’in de bu açıdan işi hiç ama hiç kolay değil… Dün de bu açıdan ‘zorlandığını’, zaman zaman da bocaladığını gördük… Oturu ve Bryant şu aşamada takımın en verimli iki oyuncusu… Dün, sadece 1 dakika 13 saniye sahada kalan Doğuş’u bir kenara koyacak olursak, kadrodaki diğer 11 oyuncunun tamamı hatırı sayılır bir süre sahadaydı. Tabii ki sezon başı ve Mijatovic, kimden ne kadar verim alabileceği konusunda tüm takıma yayılmış ‘net’ bir veriye sahip değil henüz…
Fenerbahçe için de kadro derinliği açısından geçen seneye kıyasla çok önemli ve de olumlu bir değişim mevcut… Ancak Jasikevicius’un, Mijatovic’in zorlandığı kimya konusunda kafasında birçok soruya cevap bulduğunu ve takımını buna göre modifiye ettiğini görüyoruz… Yani Litvanyalı coach, maça ve rakibin kadro yapısına göre şekil alan bir rotasyonla ilerlemeyi sürdürüyor… Arayışlar yok mu, elbette var… Wilbekin’in yokluğunda Zagars’ı o çizgiye çekmek için Letonyalı guarda önemli sorumluluk verdi dün… Karşılığını da aldı… Birch ve Melli’nin birlikte oynadığı beşle savunmayı duvar kıvamına çekti. O beşte Hall’ı da Larkin’i durdurmak adına sahada tuttu hep… Farkın da 15 sayıya tırmandığı 2. periyotta böyle bir beşle sahadaydı… Bu farkın avantajını da – son çeyrekte doğru bir beşle geç de olsa hamle yapan Efes’e yakalansalar da – maçın sonuna kadar korumayı başardılar. Kısacası Saras, stratejik olarak da oyun içindeki hamleleriyle de takımı henüz hazır olmasa da kendisinin çoktan hazır olduğunu kanıtladı… Hem de hala oyuna yön verecek net bir guarda ihtiyaç duyulmasına rağmen…
Not: Geçen hafta Fenerbahçe BEKO’nun kırılma anlarında el yakan topları kullanma konusunda Nigel Hayes’in yanına Baldwin ve Colson gibi iki ismin eklendiğini söylemiştik… Dün Zagars da bu açıdan gerektiğinde sorumluluk yüklenebilecek bir yetenek olduğunu kanıtladı.
“Bu farkın avantajını da – son çeyrekte doğru bir beşle geç de olsa hamle yapan Efes’e yakalansalar da — maçın sonuna kadar korumayı başardılar.” Yazının özeti bu aslında… Dolayısıyla benim yorumunda belirttiğim; Efes’in en büyük ikinci problemi Koç performansıdır. Son bölümde de aslında Nwora’yı ofans-defans şeklinde kullanabilirdi!!! 4 kısanın ekmeğini yemişti bir hamle daha yapıp maçı alabilirlerdi.Bu arada Efesli taraftarları tebrik ederim sosyal medyada yer alan en kritik hücumdaki potaya müdahale var mı konusunu hiç açmadılar.Hakemlik birşey yoktu zaten… Tersi olsa Euroleague mafia geyikleri başlardı. Tabi İsmail Şenol değişen bir kural var artık diyerek iyice işi çorba etti o yüzden site bu potaya müdahale konusunu aydınlatırsa güzel olur…