Anadolu Efesli oyuncular ve teknik kadronun herhalde dünkü Olympiakos galibiyeti sonrası soyunma odasında en çok konuştukları şey, geçen hafta nasıl büyük bir fırsatı Fransa’da teptikleri olsa gerek…
Geçen hafta Asvel deplasmanındaki beklenmedik yenilgi olmasa, dün dişiyle, tırnağıyla kazıyarak elde ettikleri Olympiakos galibiyetiyle kalan 4 maça daha fazla şans ve umut taşıyabileceklerdi. Tabii bu noktaya gelinmesinin sebebi sadece Asvel maçı değil elbette…
Neyse… Dün Anadolu Efes, kapasitesinin ne olduğunun bilincinde, rakibinin zaaflarını iyi değerlendiren ve en önemlisi de – tüm maç boyunca olmasa da – kopuk kopuk olsa da özellikle son periyottasavunma olarak “nihayet” olması gereken sertlik seviyesine erişerek kazanmayı başardı.
Sinan Erdem Salonu’nda üst üste 6 galibiyetle gelen Olympiakos’a da ilk 6 hedefi doğrultusunda ağır bir darbe vurdu Anadolu Efes… Dün, topu daha iyi paylaşıp, bireyselliği bu kez “abartmadan”, hücumda akıllı çözümlerle “takımca üreterek” galibiyete giden yolu açtı. Walkup, Williams-Goss ve kenardan gelen Larentzakis’inverimsizliğinin yanında, McKissic’in de faul problemiyle 7 dakika sahada kalıp “0” çekmesi, Milutinov’un sakatlığı sonrası uzunlarda zaten “sıkıntılı” bir takım haline dönüşen Olympiakos’un kısalardan da sınıfta kalmasına yol açtı. Ama hakkını yememek gerek; Efes’in de, 3. periyot hariç Olympiakos’a karşı ikili oyun savunması ve penetre girişimlerine aldığı önlemlerle set çekmesinin de farklı galibiyette payı büyüktü.
Sonuç itibarıyla Efes, yarınki Alba Berlin mücadelesi dahil kalan 4 maçın her birini “finale” dönüştürdü. Evindeki son 7 maçın 6’sını kazandı Lacivert-Beyazlılar… Ancak dış sahada Baskonia ve Fenerbahçe BEKO ile oynayacakları maçlar onlar adına kaderi belirleyecek…
