7 Kasım 2024, Perşembe
spot_img
Ana SayfaNBAEfsaneler de pes eder / İSMAİL DURLANIK

Efsaneler de pes eder / İSMAİL DURLANIK

Larry Bird, Magic Johnson ve Isiah Thomas'ta olduğu gibi efsane basketbolcudan başarılı koç, GM, başkan olmaz tezinin son örneği Michael Jordan oldu. Jerry West dışında başarılı olan yok. Jordan 13 yılın sonunda herkesin gördüğünü fark ederek Charlotte Hornets çoğunluk hisselerini takımın küçük hissedarı Gabe Plotkin'in liderliğindeki bir gruba satmak için görüşmelere başladı. Adrian Wojnarowski anlaşmanın henüz tamamlanmadığını ancak olumlu sonuçlanmaya yakın olduğunu belirtti. Michael Jordan çoğunluk hisseyi devredecek ancak küçük bir bölümü kendisinde kalacak.

Ekselansları, 2010 yılında 180 milyon dolara aldığı hisseleri tam 1.77 milyar dolara elden çıkarmaya hazırlanıyor. Ticari olarak yatırımının karşılığını kat be kat almış. Finansal açıdan başarılı ancak 13 yıllık başkanlık dönemi sportif olarak son derece başarısız. Draft seçimleri, koç ve GM tercihleri genelde kötü oldu. Jordan geçmisle bağını bir türlü koparamadı. Basketboldaki değişimi göremedi. Larry Brown ve Bernie Bickerstaff gibi demode koçlarla zaman kaybetti. James Barrego gibi gençlere sabır göstermedi.

En son hamlesi Barrago'yu kovup, daha önce denediği ve kariyer galibiyet yüzdesi 24 olan Steve Clifford'u takımın başına getirmek oldu. Jordan başkanlığındaki Hornets 13 yılda sadece 3 kez play-off yaptı. Hepsinde ilk turda veda etti. Heat ve Orlando Magic'e süpürüldü. Jordan'ın draft seçimleri çok kötüydü. 2. sıra seçimi Emeka Okafor vasatı aşamadı, yeni Larry Bird yakıştırmasıyla 3. sıradan seçtiği Adam Morrison bırak yıldız olmayı NBA oyuncusu bile olamadı. Çaylak kontratının ardından silinip gitti. Bir ara BJK formasıyla ligimize de geldi ama sezonu tamamlayamadı.

Ardından basketbolu bıraktı. 2. sıra seçimi Michael Kidd Gilchrist, 4. sıradan Cody Zeller, 9. sıra seçimleri Noah Vonleh ve Frank Kaminsky, Jordan'ın hayal kırıklığı yaratan diğer seçimleri oldu. Kemba Walker, PJWashington, Miles Bridges ve LaMelo Ball dışındaki seçimler genelde başarısız oldu. Tartışma yaşadığı Malik Monk'u çaylak kontratının ardından serbest bırakarak işine duygularını karıştırdığını gösterdi. Müzmin sakat Gordon Hayward'a 4 yıl 120 milyon dolarlık kontrat vermesi başarısızlığın oyuncu seçimiyle sınırlı olmadığının göstergesi. Üst üste iki ağır sakatlık yaşamış bir oyuncuya böylesi yüksek ve uzun süreli kontrat vermek büyük riskti. Nitekim Hayward hemen her sezon maçların yarısında sakat olduğu için oynamadı. Hornets hatasını anladı ve onu takas etmek istedi. Ancak maaşı yüksek ve sakatlığı garanti olduğu için elde kaldı. 

Jordan, egosundan mı, basketbolun gittiği yeri görememesinden mi bilemiyorum. Umut veren bir kadro kuramadı. 13 yılda takımını çıkardığı en yüsek seviye vasata ulaşmak oldu. İyi senesinde 7 veya 8. sıradan play-off yapan. İlk turu aşamayan. Geleceğe dair umut vermeyen, sıkışmış bir takım yarattı. Oysa Charlotte Hornets defalarca ilk üç sıradan seçim yaptı. Sadece drafttan bile kazanan veya kazanma umudu olan bir takım yaratabilirdi. Olmadı.

 

Kazanmaya alışkın biri olarak takım sahipliği serüveninin böyle bitmesi  kuşkusuz Jordan'ı üzmüştür. Ancak kendisi için en sağlıklı kararı verdiğini düşünüyorum. İki eli kafasında, ne yapacağını bilmez halde, umutsuz, çaresiz şekilde Jordan'ı görmek beni üzüyordu. Onun böyle yıkılmış hallerine alışık değiliz. Kazanmayı bilen biri için bu kadar kaybetmeyi hazmetmek zor. Üstelik kaybetmenin nedeni kendinizseniz vazgeçmek en iyisi. Michael Jordan 1.77 milyar dolarla servetine servet kattı. Artık golf mü oynar, pokere mi sarar, dünyayı mı gezer fark etmez. Mutlu olmaya baksın. NBA tarihinin en büyük oyuncusu oldu ama başkan olarak sınıfta kaldı. Hayatını yaşasın. Umarım son anda satıştan vazgeçmez. GM veya başkanlık ona göre değil. İlla basketbolcun içinde kalmak istiyorsa yorumcu olsun. Fazlasını yapamıyor.

Suçlu Darvin Ham

Lakers yeni yüzüyle çoğu şeyi olumlu anlamda değiştirdi. Ancak skoru koruma ve maç sonunu iyi oynama konusunda hala yetersizler. Bitime bir dakika kala 4 sayı önde oldukları Dallas maçını son saniye şutuyla kaybederek ne kadar yetersiz olduklarını bir kez daha gösterdiler. Lakers evinde oynadığı bu maçı kazansa rakibini altına alarak 6. sıraya çıkacaktı. Böylesi hayati maçı adeta rakibe hediye etti. Mor sarılılar, benzer şekilde çoğu maçı ya zora soktu ya da kaybetti. 35 sayılık farkın 12'ye düştüğü Pelicans maçı ve son dakikasına 7 sayı önde girmelerine rağmen kaybettikleri Celtics maçı bir çırpıda aklıma gelenler. Lakers genelde rahat maç kazanamıyor. Farklı öne geçse dahi maç içinde düşüş yaşayarak rakibi maça ortak ediyor.

Takas öncesi bu durumu kadro yetersizliğine bağlıyordum. Çünkü LeBron kenardayken takım hiçbir şey üretemiyordu. Ancak şu anda LeBron olmadan kazanacak rotasyona sahipler. Sorunun koçtan kaynaklandığı ortada. Dallas maçının son dakikasında Anthony Davis'in yaptığı hatalar da koçun suçu. Davis'e çok fazla yükleniyor. Bütün savunma yükü onun omuzlarında. Dallas maçında 37 dakika oyunda tuttu. Yorgun olan Davis haliyle hata yaptı.  Ham, oyunu okumada ve rakibin hamlelerine karşılık vermede eksik. Darvin Ham için kötü koç diyemem ama taktik yönden yetersiz. Korkuyor ve maç içinde yaşanan kriz anlarında ne yapacağını şaşırıyor. Müdahale edemiyor. LeBron'un olduğu maçlarda koç dokunuşuna gerek yok. Çünkü doğru kararı veriyor. Ancak yokluğunda çözüm üretmek koçun işi.Darvin Ham'ın Lakers'daki geleceği bu seneki performansına bağlı. Takım play-off yapamazsa gider. Ancak kalırsa mutlaka asistan kadrosuna deneyimli taktisyenler eklemeli. Çünkü Lakers'ın kadrosu zirveye oynamak için yeterli. İşler yolunda gitmezse faturayı kendisi öder.

Eyyamcı Silver

David Stern, NBA markasını her şeyin üstünde tutan bir yöneticiydi. Bu uğurda yıldız oyuncuları bile harcamayı göze alıyordu. Meşhur Detroit-Indiana kavgasında verdiği cezalar, uyuşturucu kullanan veya şiddete meyilli oyunculara karşı tavizsiz tutumunu gösterdiği sayısız örnek var. Ron Artest, Gilbert Arenas, Jermaine O'Neal, Monta Ellis fark etmeksizin  kurala uymayan Stern'den en ağır cezayı aldı. Adam Silver ise Stern'in aksine taviz veriyor. Jokic'in abileri ve Morris kardeşler arasında yaşanan tehdite sessiz kaldığı gibi Ja Morant'ın çetecilik oynamasını da görmezdeşn geldi. Morant, “silah bana ait değil, üzgünüm” şeklinde röportaj verdi. 8 maçlık göstermelik cezayla silahlı tehdit vb vakaları hasır altı oldu. Oysa benzer anlayıştaki genç oyunculara örnek olacak caydırıcılıkta bir ceza vermeliydi. Umarım yanılırım ama Morant, babasıyla beraber içinde olduğu çeteci anlayıştan pişman olmuş gibi gelmedi bana. Sadece öyleymiş gibi davrandı. Silver'ın yıldızı koruma adına olumsuzlukları görmezden gelmesi sorunu çözmüyor. Aksine yenilerine davetiye çıkarıyor.

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler