Euroleague’de yeni sezonun ilk gecesindeki maçlar gösterdi ki, boş tribünler ya da ‘bir avuç’ seyirci önünde oynamanın ev sahibi takımlar için hiçbir avantajı yok…
Anadolu Efes’in, Zenit karşısındaki kaybı da bu gerçek ışığında değerlendirilebilir elbette… Ancak Shane Larkin’in yokluğunun arkasına sığınmak doğru olmaz… Hele de geçen sezonu 24-4’le domine etmiş, kadrosunu tamamen korumuş, birlikte oynama alışkanlığı olan bir takımın, kadrosuna 9 yeni isim ekleyen, tepeden tırnağa değişen bir rakibe karşı bunu avantaja dönüştürememesi olağan bir durum değildi. Bunda da en önemli faktör, iki takımın uzun rotasyonlarındaki isimlerden aldığı katkı arasındaki farktı.
Zenit coachu Xavi Pascual, Larkin’in yokluğundan da fayda ile cesur bir karar alıp, daha doğrusu kumar oynayıp, Efes uzunlarının boyalı alanda topla buluşmasını önlemeyi hedefledi. Bunu yaparken de kısalardan olabildiğince yardım getirip, içeriye iyi kapanıp Efes’in boyalı alana top trafiğini azami ölçüde sekteye uğrattılar. Üçüncü çeyreğin başındaki bölümde Efes, rakibinin aldığı bu riske Beaubois ve Simon’la cezayı kesti kesmesine… Fakat oyunu tamamen çizgi gerisine taşıyıp, maçı bu şekilde kazanmak mümkün değildi. Zaten isabet yüzdesinde de bir türlü süreklilik sağlayamadılar. Pota altından da bir şeyler üretmek gerekiyordu ki bu bağlamda Micic’in penetreleri, Efes’in maça tutunmasını sağlayan en önemli faktördü. Ancak Lacivert-Beyazlılar’da Dunston, Sertaç, Moerman ve Pleiss dörtlüsünün skora ve ribaundlara katkısı sınırlı kalınca, bu bölgede Zenit’e karşı fark yaratacak bir avantajı kullanamamış oldular. Poythress, Thomas ve Gudaitis özellikle maçın kırılma anlarında aldıkları kritik ribaundlarla Zenit’e maçı kazandıran ‘küçük detaylara’ katkıda bulundular.
Haklarını vermek lazım. Kevin Pangos&K.C. Rivers ikilisi, hem Efes’in maçı alıp götürmeye kalktığı üçüncü periyodun başında hem de oyunun son bölümündeki kritik hücumlardaki yaratıcılığı Zenit’e maçı kazandıran en önemli faktördü. Özellikle Barcelona’da aradığı ortamı bulamayan Pangos’un, Zalgiris günlerindeki ‘özgürlüğüne’ Zenit’te kavuşmuş olması Kanadalı oyuncunun yeteneklerini yeniden sahaya yansıtmasını sağlamış görünüyor. 23 sayı, 7 ribaundla ilk haftanın en büyük sürprizinin altına imzasını atmış oldu.
Efes, geçen sezon da belli dönemlerde Larkin’siz kalmış ama onsuzluk hiç bu kadar sırıtmamıştı. Tabii ki sezon başı olması, bu gibi kayıpları telafi edilebilir kılıyor. Fakat Lacivert-Beyazlılar’ın hem seyircisiz de olsa motivasyonlarını yukarıda tutmaya hem de görkemli geçen sezonun ardından tüm takımların ekstra motive olacağı bir rakip konumuna geldiklerini unutmamaları gerek…
