Anadolu Efes, Play-In hedefi doğrultusunda kalan maçları arasında evinde de olması artısıyla “en kolayı” olarak görülen maçta Alba Berlin karşısında ecel terleri döktüğü maçı son bölümde Clyburn’ün üst üste beş sayısıyla kazandı, kazanmasına…
Ancak, daha iki gece önce Olympiakos’u farklı mağlup ettiği maçın aksine, sezona çoktan havlu atmış, prestij dışında başka bir hedefi olmayan bir rakibe karşı yapması gerekenin çok uzağındaydı… Savunma sertliği açısından, Olympiakos maçının belli bölümlerinde, özellikle de son çeyrekte gösterdiği direnci bu maçta neredeyse oyunun hiçbir anında gösteremedi Lacivert-Beyazlılar… İlk yarıda hücumda işler yolunda giderken bu detay göze fazla batmadı yine… Devre sonundaki 13 sayılık fark da onların ikinci yarıya “nasıl olsa kazanırım” hissiyle başlamalarına neden oldu. Fakat, Alba Berlin’in 27-12’lik seriyle üçüncü çeyrekte bulduğu şok seri, son periyotta Efes cephesinde doğal olarak hem stres hem de panik havası yarattı… Basit top kayıpları, Bryant dışında diğer isimlerin sorumluluk almaktan kaçması, Clyburn’ün “zarar&yarar” denkleminde eksilerinin artılarından fazla oluşu, Larkin’in de gününde olmayışı ve takım arkadaşlarını kenardan izlemesini beraberinde getirince oyunun son 5 dakikalık diliminde kriz iyiden iyiye kapıyı çaldı.
Alba Berlin, ribaund üstünlüğünü elinde tutup, iri beşle Efes’e özellikle boyalı alanda sorun yaratmaya devam edince bitime iki dakika kala Efes hala tek sayı gerideydi. Mijatovic, “son koz” olarak risk alıp, “saatli bomba” modundaki Clyburn’ü sahaya sürdü. Neyse ki Alba Berlin’in üst üste iki hücumda top kaybı sonrası Clyburn’ün potaya atak edip bulduğu basketin dönüşünde Alba Berlin top kaybının ardından son derece kritik üçlüğü çemberden geçirmesiyle Efes, son dakika içinde 4 sayılık avantajı buldu. Olinde’nin zor üçlükle karşılık vermesi yine salonda soğuk rüzgarlar estirdiyse de Jones’un bitime 2,5 saniye kala potaya giden Mattiseck’e yaptığı müthiş blok, Efes’i son 3 maça girilirken Play-In yarışına tutunmasını sağladı.
Şimdi Lacivert-Beyazlılar, son 3 maçta, 3’üne ikili averajda dezavantajlı olduğu 4 rakiple Play-In için yarışacak. Kalan maçların zorluk derecesi açısından işleri hiç de kolay değil… Baskonia ve ardından Fenerbahçe BEKO ile deplasmanda oynayacaklar. Bu sezon dış sahadaki 15 maçtan sadece 2 galibiyet çıkarabilen, tam 8 maçtır da kazanamayan Efes’e küçük çaplı bir mucize gerekiyor artık… Haftaya Baskonia deplasmanı da bu anlamda “olmak ya da olmamak” mücadelesi anlamına gelecek…