Anadolu Efes, Pınar Karşıyaka önünde serinin ilk maçını “küçük detaylarda” kazanmıştı… Efes’in açık farkla kazandığı dünkü ikinci maçın sonucunu belirleyen detaylar ise “fazlasıyla büyüktü”!..
Lacivert-Beyazlılar hem de daha 6. dakikada sahada “kader değiştirme” özelliğine sahip isimlerin başında gelen Will Clyburn’ü sakatlığa kurban verse de, bu anlamda sahip olduğu zenginliği maçın sonuna kadar en iyi şekilde ve verimli biçimde kullanarak kazanmayı başardı. Efes’in rakibinden “en belirgin” farkı, hücumda çok daha akıcı ve akılcı olmasıydı. Pınar Karşıyaka’ya göre farkı burada yarattılar.
Karşıyaka dün de oyuna top kayıplarının da getirisiyle yine kötü bir başlangıç yapmıştı. İlk çeyrekte Efes’in 5 üçlük isabetine karşı yakın mesafe atışları dahi kaçıran, boyalı alana, Delgado’ya her top indirdiğinde gelen yardımları cezalandırmak bir yana sadece top kaybı ile rakibini ödüllendiren bir Karşıyaka vardı bu kez… İkinci çeyrekte çizgi gerisinden toparlanıp geri gelseler de ikinci yarıda beklenen savunma direncinin yerinde yeller esiyordu… Direnci koyan taraf, Clyburn’ün devre dışı kalması sonrası düşmek yerine ivme kazanan Anadolu Efes oldu…
Evet; kağıt üzerinde eksik kalsa da hala rakibine göre oldukça zengin bir Anadolu Efes vardı yine Kaf Kaf’ın karşısında… Ancak ikinci maçta Clyburn’lü Efes’e karşı gösterdikleri kararlılık ve direnç olmayınca 38’er dakika süre alan Larkin’i de, MBaye’yi de yıpratmayı başaramadılar….Bu ikiliye sezonun Efes adına en çok parlayan ismi olan Bryant da eşlik edince, rakibinden 10 fazla ribaund alan (21 hücum!) Karşıyaka’nın, onca ikinci şans topuna karşın 15/33 2 sayı (% 45) ve 9/35 3 sayı (% 25) isabetiyle ve de 15 top kaybıyla Efes’i evinde yenmesi mümkün değildi…
Efes, dünkü galibiyetle şampiyonluğun kapısını araladı. Ancak Karşıyaka’da, en belirgin özelliği “pes etmeyen karakteri” olan Pınar Karşıyaka’nın kolay teslim olmayacağı da net… Arka arkaya 3 maç kazanmak hem de Anadolu Efes gibi bir rakibe karşı kolay değil… Fakat Karşıyaka, seriyi 2-2’ye getirebilirse ve şampiyonluk düğümünü 5. maça taşırsa İstanbul’da her şey olabilir…