Anadolu Efes, Baskonia’nın karşısına arka arkaya elde ettiği 5 galibiyetin özgüveni ve sıralamadaki konfor alanını genişletmiş olmanın rahatlığıyla ama bir o kadar da evinde kazanmanın “kararlılığıyla” başlamıştı maça…
Rakibin bu sezon vitrine çıkardığı ABD’li şutörü Howard’ı savunmakla görevli Beaubois’nın “uçaksavar” vazifesi görmesi, arka arkaya bloklarla Efes’in çemberi korumaya da ne kadar odaklandıklarının da bir göstergesiydi… Kararlılık kendini hücumda da gösterince ve Micic&Clyburn’le dönen çarka bu kez MBaye dahil olunca fark bir ara 13 sayıya kadar tırmandı. Devre sonunda da Efes 46 sayı bulmuş ve 10 sayı öndeydi.
İkinci yarının başında unutulan ya da dikkatlerden kaçan nokta, Baskonia’nın son dönemde rakiplerini 60’lı, 70’li sayılarda tutan bir savunmacı takım kimliğine büründüğü, bunun yanında genelde ikinci yarılarda ritmini bulan bir takım olduğu gerçeğiydi. Kısacası Efes’in ikinci yarıda hücumda ilk yarıdaki kadar rahat boş şut bulamayacağı ya da potaya giderken zorlanacağı aşikardı. Nitekim öyle de oldu. Baskonia son derece sert ve sürekliliği olan savunma ile Efes’in skor üretimini sekteye uğratıp, ribaundları toplayıp Marinkovic ve Howard ile çizgi gerisinden bombardımana devam edip, pota altında da Thompson, Kotsar ve Costello ile üreterek 28-12 gibi müthiş bir seriyle maçı avuçlarının içine aldı. İlk yarıdaki 10 top kaybı, ikinci yarıda 2 ile sınırlı kalırken, ilk yarıda 2 asistte tıkanan Baskonia maçı 13 asistle kapadı. Son periyotta 4 dakikada gelen 10-2’lik seri de, kritik anlarda kaçan atışlar Giedraitis’in mucizevi üçlüğüyle karşılık bulunca Baskonia, Efes’e bu sezon evindeki 3. yenilgiyi tattırdı.
Ligde çoğu takım, buna Baskonia da dahil, daha çok yaratıcı, şutu olan, pas trafiğine dahil olan uzunlarla daha mobil basketbol oynuyor… Efes’te Pleiss dışında diğer iki uzun Zizic ve Dunston’ın bu açıdan eksik kaldığı da bir gerçek… Dün Baskonia bu anlamda da küçük detaylarda fark yaratıp İstanbul’daki ilk maçında çok önemli bir galibiyet elde etti.
Bu arada Marcus Howard’a da ayrı bir parantez açmalı… Howard’ın yerinde başka bir oyuncu olsa 5 bloğun ardından oyuna küser, sonra da oyundan alınıp kenara otururdu. Ama O, dağılmadan üretmeye devam etti. Avrupa’daki ilk yılında sivrilen oyuncuların başında geliyor…