Aile köklerimin ait olduğu Yugoslavya’da kendime idol olarak gördüğüm 3 insan var; Aleksandar Nikoliç, Duşko Ivanoviç ve Zeljko Obradoviç…
Bu nedenle, ‘Karadağ’ın kutsal eli’ lakaplı Ivanoviç’in Beşiktaş’la anlaştığını öğrendiğimde çok sevindim. Çünkü TAU Ceramica efsanesini yaratan koçun, yeterli zaman, uygun şartlar ve kaliteli malzemeyi bulduğunda Türkiye’de ikinci bir, ‘Zeljko Obradoviç etkisi’ yaratabileceğini biliyordum. Ivanoviç geldiğinden bu yana büyük sorunlarla uğraşsa da parkede ‘rakibini ısıran’ bir takım yaratmayı ve gençlere sorumluluk vermeyi bildi.
Biz de, yaşayan Yugoslav efsaneyle bir araya gelip ona sorularımızı yönelttik…
Sayın Ivanoviç, 17 yaşında bir oyuncuyken Kızılyıldız’ı reddetmiştiniz. Bunun sebebi neydi?
Yugoslavya’da aşağı yukarı herkes, Partizan ya da Kızılyıldız’dan birini tutardı. Ben de çocukken, Kızılyıldız’ı desteklerdim. 17 yaşımdayken, bana bir teklif yaptılar. Kızılyıldız takımının kampında 1 ay zaman geçirdim…
Atmosfer çok kötü ve gergindi. Takımda aile ortamı yoktu. Gruplaşmalar vardı. Hiçbir zaman büyük bir yıldız olmayı hedeflemedim. Sevdiğim işi, mutlu olduğum ortamlarda yapmayı hedefledim. Belgrad’da oynayıp, hukuk okumak istiyordum ama 1 ay sonunda ailemi aradım. Gelip beni aldılar. Kızılyıldız maceram, kendi isteğimle başlamadan sona erdi.
Kaynak: hurriyet