Fenerbahçe BEKO’da coach Dimitris Itoudis’in yerine göreve getirilen Sarunas Jasikevicius’un, yaklaşık 6 aylık aradan sonra Sarı-Lacivertli takımın teknik patronu olarak sahalara dönmesi basketbol dünyasında büyük yankı uyandırdı.
Oyunculuğu döneminde de Fenerbahçe ile yolları kesişen (2011), Avrupa basketbolunun “oyuncu olarak” efsane isimlerinden biri olan hatta ‘3 farklı kulüpte (Barcelona, Maccabi, Panathinaikos) Euroleague şampiyonluğu yaşayan tek oyuncu’ unvanını da elinde bulunduran ‘Saras’ için coachluk kariyerinin son ve ‘en can alıcı’ bölümü pek de parlak değil… Aslında, 13 Ocak 2016’da Zalgiris Kaunas’ta başlayan head coachluk kariyerinin ilk dönemi birbirinden parlak başarılarla dolu… Göreve geldikten 9 gün sonra Zalgiris’in son finalist Olympiakos’u 20 farkla devirmesi ile başlayan, 2018’de yine Olympiakos’u saf dışı bırakarak Final-Four’a yükselmesiyle devam eden dönem göz kamaştırıcı… Bu noktada dikkat çeken detay ise Saras’ın, bu başarıyı Euroleague’in 2. en düşük bütçeli takımıyla elde etmesi (bu detay çok önemli!)… Sonrasında, 2020 yılından, geçtiğimiz yaz başına kadar devam eden Barcelona evresi… Daha doğrusu bütçelerin, hedeflerin bambaşka olduğu bir seviyeye “terfi ediş”…
Yukarıda bahsettiğimiz ‘en can alıcı’ bölüm işte tam da burası; Barcelona dönemi… Zalgiris’te küçük bütçeli takımın büyük coachu olmayı başarmıştı Saras… Ancak iş Avrupa’nın en büyük kulüplerinden biri olan Barcelona’da, şampiyonluğa susamış bir camianın bu hasretine son vermek misyonunu yüklendiği omuzlar o ağırlığı kaldıramamıştı… Kısacası iş dönüp dolaşıp büyük bütçeli takımın büyük coachu olmaya geldiğinde hedefi tutturamamıştı.
Ancak şu gerçeği de göz ardı etmemek gerekiyor…
Avrupa’ya baktığımızda büyük bütçeli takımın büyük coachu olmayı başaran antrenör sayısı bir elin parmakları kadar… Rahmetli Dusan Ivkovic’le birlikte son 15 yılda bunu başarmış 8 antrenör var… Fenerbahçe, halen aktif olarak çalışmaya devam eden 7 isimden birini, Itoudis’i gönderdi. Haklı gerekçeleri de vardı. Artık iyiden iyiye saha içine yansıyan sorunların çözülme ihtimali olmadığı biraz geç de olsa anlaşıldı. Sorunun temelinde Itoudis’in ‘kibirli’ bir antrenör olması yatıyor… Yakın çevresinden edindiğimiz duyumlardan dem vuracak olursak, “ Basketbolu yeryüzünde ondan daha iyi bilen biri yok.!' Bu bakış açısını kendi iç dünyasında yaşamasında aslında hiç sıkıntı yok… Ama zaten sıkıntı, gerek etrafındaki, üzerindeki idari kadro, gerekse teknik ekip ve en önemlisi de “oyuncular” üzerinde de bu egoyu derinden hissettiren, karşı fikir üreteni dikkate almayan ya da yok sayan, kendini her şeyin üzerinde gören bu bakış açısı… Sonunda bu özelliği Itoudis’in başını yedi…
İlginç olan, Saras’ın da Barcelona döneminin tıpatıp olmasa da benzeşen sıkıntılar nedeniyle, özellikle de oyuncularla ilişkisinin “arkadaş değil de patron” düzeyinde olmasından kaynaklı sonlanmış olması… Yıldız oyuncuları böyle “eski yöntemlerle” yönetmenin mümkün olmadığını fark edene kadar geçen yaz kulüpteki misyonu sona ermişti.
Bu devirde, özellikle de kalburüstü oyunculardan artık ses yükseltip, azarlayıp, aşağılayarak verim almanız ya da verimini yukarı çekmeniz olası değil… Onlarla iyi birer arkadaş olmanız, saha dışında da iletişiminizi üst seviyede tutmanız ve saha içinde de onlara belli sınırlar çerçevesinde istediği özgürlüğü vermeniz gerekiyor… Bu özgürlüğü verdiğinizde kazanacağınızın garantisi yok… Ancak vermediğinizde kaybetmek kaçınılmaz!..
Obradovic bu anlamda kendi içinde evrim yaşayan ve son dönemde çizgilerinin dışına çıkan bir coach… Oyuncuları ile ilişkilerinde zaman zaman yine tatlı-sert diyaloglar olsa da eskiden olduğu gibi “asıp kesen, kenarda terör estiren” kimliğinden çok uzakta; daha babacan…
Jasikevicius’un, geçen 6 ay içinde geçmişi analiz etme fırsatı bulduğunu ve kendi açısından da nerede hata yaptığını, neleri değiştirmesi gerektiği konusunda özeleştiride bulunduğunu düşünüyorum. Sonuçta Barcelona, O’nun için üst seviyede ilk deneyimdi. Sezon ortasında olabilecek seçenekler arasında zaten var olan 2-3 adaydan biriydi Jasikevicius… Daha önce oyuncu olarak da yer aldığı ve az da olsa havayı soluduğu bir kulübe geldi. Umarım kendini “yenilemiş” pozitif anlamda farklı bir Saras izleriz bundan sonra… Fenerbahçe BEKO için de bu değişim bir milat olur ve artık oyuncu, coach kaprislerinin, sakatlıkların olmadığı tekrar yükselişin yaşandığı bir dönemin başlangıcı olur…