Serinin ilk maçında Fenerbahçe BEKO, Anadolu Efes’in sezona dair defolarını açığa çıkarmıştı… Rakibinin kırılganlığından faydalanıp, kararlı başlayıp, öyle de bitirmiş ve tarihi bir farka ulaşmıştı…
Dün de aynı şeyi Anadolu Efes yaptı!.. Hem de 42 sayıyla tarihi hezimeti yaşadığı maçtan sadece 2 gün sonra!.. Tabii ki ortaya tarihi bir fark ya da ezici bir üstünlük çıkmadı… Ancak Clyburn’ün son andaki mucize üçlüğüyle Ülker Arena’dan, o berbat maçtan sadece 2 gün sonra galibiyet çıkarmayı başardılar…
Farkın 42 sayı ya da tek sayı olması fark etmiyor!.. Galibiyet için 1 sayı bile yetiyor ve Efes, o “gurur kırıcı” ağır yenilginin ardından oyuncularının verdiği “onur mücadelesinde” kazanıp seriyi eşitlemeyi ve de saha avantajını eline geçirmeyi başardı…
İlk gün o tarihi farkı bulan Fenerbahçe BEKO, rakibinin direncini çok erken kıran yüksek motivasyon ve kararlılıkla sahadaydı… Dün de benzer bir başlangıçla farkı 13 sayıya kadar tırmandırdılar… Ancak bu kez Efes, kritik eşiği Larkin’in omuzlarında aştı… ABD’li guard, Micic’in yine tel tel döküldüğü oyunda Bryant ile birlikte sorumluluk aldı ve Efes’in bu kez “kırılma” yaşamadan devre sonunda ayakta kalmasını sağladı.
Dün, Zizic’le Beaubois’yı tribüne yollayıp, Pleiss ve MBaye’yi sahaya sürerek iki radikal değişiklik yapmıştı Lacivert-Beyazlı takımın coachu Ergin Ataman… Pleiss’ın tek başına Motley’nin atletizmi ile baş edebilmesi mümkün değildi… Bu anlamda boşluğu bu kez Furkan Haltalı doldurdu. En azından Efes’in en çok ihtiyaç duyduğu “potayı savunma” konusunda Zizic’ten daha iyi katkı verdi.
İlk maçta kaybettiği özgüveni devre arasında bulan Efes, üçüncü çeyrekte momentumu tamamıyla eline geçirdi. Clyburn’le potaya atak eden, Larkin ve Bryant’la kritik atışları sayıya çeviren Efes, 25-16’lık çeyrek skoruyla son periyoda önde girdi.
Efes, oyun içinde ivme kazandıkça, Fenerbahçe BEKO da tam tersine aşağıya düştü… Fenerbahçe’nin bu sezon özellikle Euroleague’de normal sezonun son bölümünde kaybettiği maçlardaki “nasıl olsa kazanırım” mantığıyla sahada olunca düzenden çıkıyor… Dün de bunun bir benzeri yaşandı… Ve fark 13 sayıya tırmanana dek “doğrulardan vazgeçip” bireyselliğe yönelince de işler arap saçına döndü. Motley’nin top kayıpları, Guduric’in “ısrarla” çemberi dövmesi Efes’in ekmeğine yağ sürdü. Bu noktada Itoudis de, günün suskun ismi Pierre’i kenara alıp formda Tarık’ı sahaya sürmekte çok geç kaldı. Aynı durum Calathes&Wilbekin değişikliği için de geçerliydi!..
Nitekim Wilbekin ve Tarık’ın, Guduric Hayes-Davis’le birlikte çizgi gerisinden bulduğu isabetli atışlarla ev sahibi takım yeniden maça ortak oldu… Son bölüm gerçekten de nefesleri kesti… Efes 1 sayı önde iken Larkin’le topu kenardan oyuna sokarken top kaybı yaptı. Topu çalan Hayes-Davis, bitime 6 saniye kala yaptığı smaçla Fenerbahçe’yi tekrar öne geçirdi. Ancak son hücumda Clyburn, Guduric ve Hayes-Davis’in çabasına karşın son anda bulduğu mucizevi üçlükle seriye eşitliği getirdi. ABD’li oyuncu, 38,5 dakika sahada kalıp 5/10 üçlük isabetiyle 35 sayı, 10 ribaund, 3 asist, 1 top çalma ile 35 verimlilik puanına ulaştı ve müthiş bir istatistiğe imza attı.
Gerçekten de uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek bir finalle noktalandı mücadele… Ve Efes, adeta küllerinden doğarak, 42 sayılık yenilginin ardından 2 sayı ile kazanarak seriye 1-1’lik eşitliği getirdi…
Özellikle ikinci yarısı gergin geçen maçta yaşanan birkaç detaya dikkat çekmekte fayda var…
Son periyotta Anadolu Efes’in yıldızı Clyburn’ün üst üste bulduğu 2 üçlüğün ardından tribünlere işaret parmağıyla “sus” işareti yapması neden cezasız kaldı? Bir de değil, “iki kez” aynı şeyi yapan, tribünleri tahrik etmeye yönelik harekette bulunan Clyburn’e teknik faul çalınmıyorsa eğer, geçen hafta Tofaş-Fenerbahçe BEKO mücadelesinde Guduric’in bulduğu bir basket sonrası rakibine (Rob Gray) eliyle “benden kısasın” işareti yapan Guduric’e neden teknik faul çalındı? Biri bizi aydınlatsın lütfen!..
Saha içi tribünlerdeki bazı taraftarların, maç içinde bazen rakip oyuncular bazen de hakemlere yönelik “taciz girişimleri” vardı… Güvenlik görevlilerinin uyarılarına kulak asmayan bu kişiler, tıpkı futbol takımının Sevilla ile oynadığı UEFA Avrupa Ligi eleme maçında sahaya yabancı madde atarak oyunu soğuttuğu gibi yine takımlarının muhtemel bir galibiyetinin önüne geçmeyi başardılar!.. Son bölümde molası kalmayan ve 6 saniye kala pota altından topu oyuna sokan Efes, panikle hücum edecekken, saha çizgisine kadar gelen bu taraftarların (!) sayesinde oyunun durmasıyla zaman kazanıp, kenardan taktiği alıp hücum etme fırsatını buldu. Clyburn de topu alıp, kenardan yarı sahayı geçip, Guduric ve Hayes-Davis’in üzerinden mucize üçlüğü buldu.
Bu basketin ardından saha ortasına kadar gelerek sevinen coach Ergin Ataman, galibiyeti getiren müthiş basketin heyecanıyla rakibi Itoudis’i tebrik etmeyi “atladığını” fark edip kenara baktığında ise Itoudis çoktan soyunma odasının yolunu tutmuştu!.. Itoudis’in, Ataman’ı bekleyip, elini sıkması doğru ve şık olandı; yapmadı; ayıp etti!..
Öyle görülüyor ki Sinan Erdem Salonu’na taşınacak serinin kalan maçlarında gerilim eksik olmayacak… Bu gergin atmosferde de aklını kullanan, sakin kalmayı başaran, sahaya odaklanan taraf bir adım önde olacak…