Phoenix süpürdü, Bucks-Nets serisinde sakatlıklar dengeleri değiştirdi
Sıkışık takvimin ve kovid protokolünün oyuncuları fazlasıyla yıpratmasının sonucu çok sayıda sakatlığın yaşanması oldu. Utah Jazz’da Mike Conley, Brooklyn Nets’de James Harden ve Kyrie Irving, Denver Nuggets’da Jamal Murray, Milwaukee Bucks’da Dante Divincenzo, Sixers’da Danny Gren, Atlanta Hawks’da De Ande Hunter sakat oldukları nedeniyle play-off mücadelesinde takımlarını yalnız bırakan isimler. İlk turda elenen takımlardaki sakatları da eklediğimizde bu seneki play-off hikayesinde sakatlıklara geniş yer ayırmamız gereği ortaya çıkıyor. Sağlıklı kalanın bir adım önde olduğu serilerde en formda takım Phoenix Suns. Denver Nuggets’ı 4-0’la süpüren Suns erkenden yarı final biletini alıp Jazz-Clippers serininden gelecek rakibini beklemeye koyuldu.
Big three’den geriye bir tek Durant kaldı
Brooklyn Nets-Milwaukee Bucks serisi birbirinden çok farklı maçlara sahne oldu. Sakat olan James Harden’dan yoksun mücadele eden Brooklyn Nets ilk iki maçı farklı kazanırken Milwaukee Bucks’ı sindirdi. Sahada istediğini yapan Brooklyn Nets karşısında Bucks sahip olduğu fizik avantajını dahi kullanamadı. Hatalar zinciri şeklinde geçen 3. maçta kazanan taraf bu defa Bucks oldu ama galibiyet daha iyi oynadığından değil Nets maçın sonunu çok kötü oynadığı için geldi. 4. maçta ise serinin seyrini tamamen değiştirecek bir gelişme yaşandı. Çok sert geçen ve hakemlerin zaman zaman kontrolü kaybettiği 4. maçın başında Kyrie Irving sakatlanınca Nets hücumda iyice tıkandı ve Milwaukee Bucks iyi oynamadığı bir maçı daha kazanarak 2-2’lik eşitliği sağladı. Serinin geleceğini Kyrie Irving’in ne zaman döneceği belirleyecek. Şayet oynayamazsa tek başına Kevin Durant yeterli olmaz. Nets kadrosunun geri kalanı vasat altı veya ciddi defoları olan oyunculardan kurulu. Bu kadroyla zaten savunması yetersiz olan Brooklyn Nets’in verimli hücum etmesi çok zor. Öte yandan Milwaukee Bucks geriden gelerek seride eşitliği sağladı, bu şartlarda moral üstünlüğe sahip olması gerekir. Ancak oynadığı oyuna bakınca Bucks için kesin kazanır diyemiyorum. Çünkü Bucks bu seride ana planını bile uygulamakta zorluk çekti. 3. maçta boyalı alanı kullanmaktan çekinen 1/8 isabetle üç sayı denemesi yapan bir Giannis Antetokounmpo izledik. Aynı şekilde Jrue Holiday alışkın olduğumuzun çok dışında oynadı. Koç Mike Budenholzer tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi hamle yapamadı ve tıpkı bizler gibi Bucks’ın başarılı olduğu sistemin dışına çıkmasını izledi.
Brooklyn Nets’e gelirsek James Harden’ın yokluğunu gayet iyi idare ettiler. Kevin Durant hücum ve savunmada etkili oldu, Kyrie Irving fazla egoist oynamadan skora katkı yaptı. Brooklyn Nets kaybettiği 3. maçtan sonra bile Harden’sız turu geçecek görüntüsü verdi. Ancak Nets kadrosu hem Irving hem de Harden’ın yokluğunu kapatacak kalitede değil. Kevint Durant ne kadar büyük bir yıldız olursa olsun hücumu organize eden değil hücumu sırtlanan isim. Sınırlı kapasiteye sahip Bruce Brown, Landry Shamet, Mike James gibi isimler Kyrie ve Harden’ın paslarıyla verimli oldular ama onlar olmadan hücuma katkı yapmaları zor. Bu şartlarda Bucks savunması ikili üçlü sıkıştırmalarla Durant’e yoğunlaşarak kolayca Nets hücumunu tıkayabilir.
Kyrie Irving sağlıklı dönerse ibre yeniden Brooklyn Nets’e döner. Irving’in olmadığı bir senaryoda ise ne kadar iyi oynamasa da ağır basan taraf Milwaukee Bucks.
Joel Embiid boyalı alanı domine etti, Hawks direniyor
Sixers şok yenilgiyle başladığı serinin diğer iki maçını kazanarak 2-1 öne geçmeyi başardı. İlk maçta hem savunma yapmakta zorlanan hem de savunma tercihlerinde hata yapan Philadelphia diğer maçlarda daha doğru savunma hamleleri yaptı. Koç Doc Rivers, ilk maçta yaptığı Trae Young’u Danny Green’le savunma tuhaflığından sıyrılarak diğer maçlarda Ben Simmons ve Matisse Thybulle ile dönüşümlü savundu. Gerektiğinde Tobias Harris yardıma geldi. Bu savunmayla 3. maçta Trae Young istediği çoğu şeyi yapamadı. Jeol Embiid üç maçta da 36.8 sayı ortalaması yaparak Hawks boyalı alanını domine etti. Ligin en iyi çember savunucularından Clint Capela, Joel Embiid karşısında çaresiz kaldı. Sixers, 2. maçta Shake Milton’dan, 3. maçta ise temsilcimiz Furkan Korkmaz’dan benç katkısı almayı başardı. 3. Maçta sakatlanarak oyunu terk eden Danny Green’den gelen ilk bilgiler 2-3 hafta oynayamayacağı yönünde. Bu durum Furkan Korkmaz’ın oyunda kalma süresinin 15-20 dakika civarı olabileceği anlamına gelir. Şimdiye kadar play-off performansı gayet başarılı olan Furkan’ın kalan maçlarda istikrarını sürdürmesi sezon sonu kontratı biteceği için çok önemli.
Uzun süre sonra yeniden play-off sahnesinde yer alan Atlanta Hawks ise beklentilerin üzerinde bir performans sergiledi. Trae Young takıma liderlik ediyor. 28 sayı ve 9.7 asist ortalamaları ile Hawks hücumunun merkezi durumunda. Bogdan Bogdanovic, John Collins ve Danilo Gallinari skora katkı yapan diğer isimler. De Andre Hunter’ın sezonu kapatması Hawks için önemli kayıp oldu. Yerine oynayan Solomon Hill belli oranda savunma katkısı yapıyor ama hücumda Hunter’ın yaptıklarını yapamıyor. Hawks, Joel Embiid dışındaki Sixers oyuncularıyla bir şekilde savunmada baş ediyor ama Embiid konusunda Hawks savunması çaresiz.
Sixers 3. maçta Atlanta Hawks’ı farklı yenerken rakibine sert bir mesaj verdi. Tecrübe, kadro kalitesi gibi etkenleri sahaya yansıtmayı başaran Philadelphia tur için favori olduğunu gösterdi. Ancak 3. maçtaki savunmasını diğer maçlarda da sahaya yansıtması lazım. Çünkü Atlanta Hawks belki çok genç ve tecrübesiz ama geri adım atmayan yapısıyla sürpriz yapabilecek bir takım.
Clippers’ın sorunu istikrarsızlık ve kafa karışıklığı
Çekişmeli geçmesini beklediğim Utah Jazz-Los Angeles Clippers serisi skor açısından beklentilerimi karşıladı. Jazz ilk maçı son topu savunarak kazandı, 2. maçı daha farklı bir skorla kazanan gene Jazz olsa da Clippers’ın maça ortak olduğu anlar oldu. Los Angeles’da oynanan 3. maç ise baştan sona Clippers’ın üstünlüğünde geçildi ve skor 2-1’e geldi. Sahada oynana basketbola bakarsak ne yaptığını bilen tarafın açık ara Utah Jazz olduğunu görüyoruz. % 41 isabetle maç başına 18 tane 3 sayı isabeti bulan Utah Jazz’da sakat olan Mike Conley’in boşluğunu Joe Ingles doldurmaya çalıştı, fena da oynamadı ama Utah Jazz’ın Conley’in eksikliğini hissetmediğini söyleyemeyiz. Seride 37 sayı ortalaması ile oynayan Donovan Mitchell ilk iki maçın kazanılmasında büyük rol oynadı. Rudy Gobert boyalı alanda Clipperslı oyuncular için caydırıcı unsur oldu. Utah Jazz’da ilk üç maç itibarıyla sistemin çalıştığını söyleyebiliriz. Mike Conley’ın durumu belli değil şayet Conley oynayacak duruma gelirse Jazz’ın tur şansı çok daha artar.
Clippers’a gelirsek; karşımıza istikrarsızlık ve kafa karışıklığı çıkıyor. Dallas serisinden bu yana Kawhi Leonard ve Reggie Jackson dışındaki isimler inişli çıkışlı grafik sergilediğine şahit olduk. Bir maçta çok iyi oynayan diğer maçta sahada kayboldu. Koç Tyron Lue’un net bir planı var gibi görünmedi. Jazz karşısında bir ara alan savunması yaptırması inanılacak gibi değildi. Ligin en iyi 3 sayı atan takımı Jazz, bu ikramı bolca 3 sayı isabetiyle cezalandırmayı bildi. Ayrıca Dallas serisinde 20 dakika ortalama ile süre alan ve katkı da veren Terrence Mann ilk iki Utah maçında neredeyse süre bulamadı, 3. maçta bu defa 22 dakika süre buldu ve gene katkı verdi. Bu da Tyron Lue’un hala denemeler yaptığını gösteriyor. Los Angeles Clippers hangi oyun sistemiyle, hangi oyuncularla oynayacak, o oyuncular nasıl katkı verecek? Bütün bu soruların cevabını bilmiyoruz. Bu belirsizlik Clippers’ın en büyük açmazı.
Seride 2-1’ geride olmasına rağmen Los Angeles Clippers en az Utah Jazz kadar turu geçme adayı. Ligin en iyi kanat rotasyonuna sahip ve Kawhi Leonard çok formda. Yani un, şeker, yağ var. Clippers doğru ustayı bulursa lezzetli bir helva yapabilir. Bunun için Koç Tyron Lue’un takımı kendine getirecek hamleler yapması, denemeleri bırakıp, kiminle nasıl oynayacağına karar vermesi, oyuncuların da istikrarlı olması gerek. 3. maçtaki savunması, basketbolcularından aldığı katkıyla Clippers, Konferans Finali’ne yükselir ama ilk iki maçtaki Clippers kalan maçları kaybedip tatile çıkar. Los Angeles Clippers’ın play-off gidişatını hangi Clippers’ın sahneye çıkacağı belirleyecek.
Phoenix, Nuggets’a şans tanımadı
Phoenix Suns, play-off’ların üstüne koyarak ilerleyen tek takımı. Yedi yıllık aranın ardından yeniden polay-off yapan Arizona ekibi adeta geçen yılların acısını çıkarırcasına etkili oynuyor. Lakers karşısında 2-1 geriye düştüğü maçın ardından oynadığı 7 maçı da kazanan Phoenix bu karşılaşmaları Lakers ve Nuggets’ı adeta ezdi. Lakers serisinde yaşadığı omuz sakatlığını tamamen atlatan Chris Paul bu galibiyet serisinde başrol oynayan isim oldu. Tempoyu istediği gibi kontrol eden Paul, takımını çok iyi yönetti, asistleriyle neredeyse takımın tamamını devreye sokmayı başardı, kritik anlarda orta mesafeden bulduğu sayılarla Denver’ın oyuna ortak olmasına bile izin vermedi. Lakers serisinde pota altında Deandre Ayton ve hücumda 40 sayı ortalama ile oynayan Devin Booker’la etkili olan Phoenix Suns, Denver Nuggets karşısında takım halinde hem hücumda hem de savunmada etkili oldu. Booker bu seride 20’li skor katkısı yapmasına rağmen Chris Paul, kanat oyuncuları Miles Bridges ve Jae Crowder başta olmak üzere takımın genelini devreye soktuğu için Phoenix hücumda bir sıkıntı yaşamadı.
Denver Nuggets ise Nikola Jokic’le bir noktaya kadar dirense de maçları farklı kaybetmekten kurtulamadı. Normal sezonun MVP ödülünü alan Sırp pivot play-off’ları da unvanına yakışır oynadı. 3. maçta triple double yapan Jokic, iki teknik faulle oyundan atıldığı son maçın daha ilk devresinde double double yapmayı başardı. Ancak Michael Porter JR ve Aaron Gordon Phoenix Suns savunması karşısında etkili olamayınca zaten savunmada ligin en kötü takımlarından biri olan Nuggets 4-0’lık skorla süpürülmekten kurtulamadı.
Şampiyonluğun güçlü adayı Lakers’ın ardından Denver Nuggets’ı maç vermeden süpüren Phoenix Suns şampiyonluk yolunda en sorunsuz ilerleyen takım durumunda. Suns, Utah Jazz-Los Angeles Clippers serisinden galip çıkacak rakibini beklerken, Nuggets serisini erken bitirdiği için en kötü ihtimalle 1 hafta dinlenme imkânı bulacak.