5 Kasım 2024, Salı
spot_img
Ana SayfaMEDYADA BASKETBOLBunlar da yapamazsa kimse yapamaz / NECİP KAPANLI

Bunlar da yapamazsa kimse yapamaz / NECİP KAPANLI

Geçtiğimiz haftanın ilk günlerinde TBF CEO'su Ömer Onan'ın önemli açıklamaları vardı. Liglerin marka değerine zarar veren takımların İDDAA gelirinden yararlandırılmayacağından başladı, sadece kulüp başkanının yakını olduğu için kulüplerde menajer olarak çalışanlarla devam edip açık şekilde bu kulüpleri eleştirdi, mali kriterlerle ilgili ön çalışmaların yürütülmekte olduğu bilgisini verdi, yıllarca savunuculuğunu yaptığımız maç cezası yerine para cezası uygulamasına ağırlık verdiklerini söyledi ve çocukları basketbola özendirmek için hazırladıkları projeler konusunda bilgilendirmeler yaptı.

Bu federasyonun öncekilere göre çok büyük bir farkı ve avantajı var. Demirel ve Erdenay Federasyonları oy kaygısıyla kulüplere her türlü şirinliği yapıyorlardı. Bu federasyon gücünü yukarılardan aldığı için kulüplere teslim olmak yerine basketbolun geleceği açısından yapılması gerekenlere öncelik verebiliyor. Basketbol camiasında gerçekten basketbolun geleceğini düşünenlerde, "Bunlar da yapamazsa, kimse yapamaz." yorumu hakim. TBF Yönetimi neredeyse ilk bir yılı alınacak kararlar konusunda hazırlıklarla geçirdikten sonra adımları atmaya başladı ve federasyon yıllardır yaşadığı hantallıktan kurtulmaya başladı.

İşi kendi haline bırakan ve basketbolun geleceği açısından politika üretmek yerine, kendi yönetimlerinin devamı için boncuklar dağıtan federasyonlardan sonra bugünkü yönetimin bir şans olduğunu düşünüyor ve genel olarak da beğeniyorum. Herşeyden önce basketbolun geleceğinin sağlam temellere oturmasını istediklerini görüyorum.

Bu yönetimin aldığı en radikal kararlardan biri KBL'de en az iki yerli oyuncunun sahada olma zorunluluğu idi. Tabii yerli oyuncuların gelişimi ile ilgili benzer sorunların yaşandığı erkek basketbolunun en üst liginde yerli oyuncu  uygulaması getirilmemesi şu an için bir çelişki olarak duruyor. BSL'de de bu konuda bir düzenleme yapılacağını tahmin ediyor ve umuyorum.

Buradan defalarca bazı kulüplerin yıllarca ligde oynarken, basketbolumuza ne kattığını yargıladık, "Yerli oyuncuya, Türk antrenörüne yatırım yapmayıp 6 yabancıyla ligde yaşamını sürdüren takımlar olsa ne olur, olmasa ne olur" düşüncemizi dile getirdik. Bu federasyon BGL ile kulüpleri altyapıya zorunlu olarak yönlendirdi ve daha sezonun ortalarında faydalarını görmeye başladık. BGL'nin ilk haftalarında farklı yenilgiler alan birçok Anadolu takımı oyuncularının gelişmeye başlaması ile artık İstanbul takımlarına kafa tutmaya başladı, rekabet arttı. BGL ile A takımlar arasında kurulacak U21 veya U22 Ligi arada kalan yaş grubu için büyük katkı sağlayacaktır.

Federasyonun birçok yeni uygulamasını beğenmekle birlikte eleştirilerimiz de var…
* Bir yandan mali kriterler için çalışmalar yürütülürken, transfer yasağı getirilen kulüpler neden açıklanmaz? Bir oyuncunun, bir antrenörün nasıl bir kulübe gittiğini bilmek hakkı yok mudur? Bu kuralın amacı sözünde durmayan veya hesap bilmeyen kulüplerin afişe edilerek gelecekte aynı yanlışları yapmamasını sağlamaktır.
* EBBL'nin kaldırılmadığı söylense de gerçek anlamda böyle bir lig kalmamıştır. Bu ligin yeterince yararlı olmadığı düşünülürken ıslah edilmesi yerine yok edilmesi doğru bir karar olmamıştır. "Basketbolu Anadolu'ya yayacağız" söylemleri yapılırken bu ligde birçok salonun dolu tribünler önünde oynandığı unutulmuş, EBBL'nin, Yerel Ligler'e dönüştürülmesi ile Anadolu'daki basketbol sevgisi kısıtlanmıştır.
* Özellikle BSL dışındaki birçok ligin istatistik yayınındaki aksaklıkları hatayı taşeron şirkete atarak kurtulmak mümkün değil. Basketbol camiasının muhatabı şirket değil, TBFi. Öte yandan TBF'nin basketbolumuz için çok büyük eksiklik olan istatistiki verilerin toplanması için çalıştıklarını da biliyoruz. Basketbol rakamlarla, rekorlarla konuşulur. Bizde ise maalesef geçmişe dönük bir veri tabanı yok.

Önümüzdeki dönemde aşamalı da olsa mali kriterlerin yürürlüğe konmasını bekliyoruz. Bir diğer konu ise yabancı koçlar için getirilmesi gereken kıstaslar. Antrenörlük Türkiye'de yapılmayacak bir meslek olarak algılanmaya başlanırsa basketbolla ilgilenen kaliteli ve eğitimli insanlar başka sektörlere kaçacaktır.

Bir not: Sitemizdeki haberde Yıldız Milli Takım kadrosunda Ufuk Sarıca, Haluk Yıldırım, Ömer Onan, Can Atsüren'in de çocuklarının bulunduğu oyuncu isimlerinin yanına babalarının ismi paranteze alınarak verilmişti. Her dönemde baba-oğul veya kardeş basketbolcular medya için haber değeri taşımıştır (Kemal Erdenay-Harun Erdenay, Haluk Tunçeri-Kemal ve Kerem Tunçeri, Engin Bayav-Emre Bayav, Kemal Bitim-Onuralp Bitim ve onlarcası…). Yetenekli babaların çocuklarının yetenekli basketbolcu olması son derece doğal. Bu konuyla ilgili haberimizin bazıları tarafından kötü niyetle sosyal medyada kullanıldığını üzüntüyle takip etmekteyiz. Onan, Sarıca, Yıldırım, Atsüren basketbolda hangi konumda bulunurlarsa bulunsunlar, çocuklarının milli takımda olmasının haber değeri vardır. Onların çocuklarını milli takıma seçen antrenörlerin de objektif kıstaslarla hareket ettiklerinden kuşkumuz yok çünkü aksi halde o isimlere hesap vermek durumunda kalacaklar. Milli Takım kadrosunu eleştirecek olsak karnımızdan konuşmaz, direkt yazarız. Bu konuda ortalığı bulandırmak isteyenler en büyük ayıbı çocuklara karşı yapmaktadır. 


Kaynak:
Basketfaul

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler