Basketbolda Türkiye Kupası finali… Darüşşafaka Tekfen-Fenerbahçe Beko maçı. Türk basketbolunun ne halde olduğunun göstergesi!
Anlatalım:
Bitime 52 saniye kala Jan Vesely ‘show up’ sırasında Kartal Özmızrak’a faul yapıyor; faul çalındıktan sonra Kartal’ı sertçe itiyor. Sonra olaya Daçka’dan Hamilton dahil oluyor; o da Vesely’yi itiyor. Çek oyuncu da yere düşüyor. Hakemler doğru karar vermek için monitöre, yani futboldaki VAR’a gidiyor. Ama ortaya yanlışlar ve yalanlar zinciri çıkıyor!
Şöyle ki:
Vesely’ye sportmenlik dışı faul veriliyor. Hamilton’a da sportmenlik dışı faul kararı çıkıyor. Yani sportmenlik dışı faullerde durum 1-1 oluyor. Kuralın ‘taraftarcası’ şu: Ağırlıkları aynı olan fauller birbirini götürür ve o sırada top takımlardan birindeyse oyun kaldığı yerden, top o takıma verilerek başlanır. Ama Kartal’a yapılan faul güme gidiyor! Çünkü hakemler, topu Darüşşafaka’ya vermeleri gerekirken, Fenerbahçe’ye vererek kural hatası yapıyor. Ve kıyamet kopuyor!
İnternet sitelerinde, sosyal medyada tüm eski hakemler, basketbolun duayenleri, bunun kesinlikle bir kural hatası olduğu konusunda hemfikirken TBF’nin MHK’sı; şaka gibi bir ‘resmi’ açıklama ile hakemlerini kollayıp kararın doğruluğunu savunuyor. Basketbolu bilenleri keriz zannederek!
Şöyle diyorlar:
– Hakem, Vesely için faul düdüğü çaldığında, oyun durur ve top ölür (Madde 10.3). Top öldüğü anda takım kontrolü sona ermiştir (Madde 14.1.3).
– İki takıma verilen cezalar aynı eşit ağırlıkta olup iptal edileceğinden, uygulanacak herhangi başka bir ceza kalmadığından ve hiçbir takımın topu kontrol etme hakkı bulunmadığından hava atışı durumu oluşur (Madde 42.2.8 ve Madde 12.3).
– Hava atışı durumu oluşmasından dolayı, topu oyuna sokma sırası Fenerbahçe takımında olması nedeniyle oyuna Fenerbahçe takımı kenardan başlamıştır.
Bu ‘resmi’ açıklamaya yanıt, Türk basketbolunun duayen hakemlerinden Necip Kapanlı’nın sitesinden: “Kural hatasının yapıldığının tartışılmaz olduğu durumda hata olmadığını iddia ediyorsanız bu, ancak sizin cehaletinizi ortaya koyar. Oyun kurallarının ‘Özel Durumlarda Fauller’ maddesi gayet net: Aynı duran oyun saat periyodunda birden çok faul çalınırsa ve fauller eşit ağırlıktaysa bunlar birbirini götürür ve oyuna kaldığı yerden devam edilir. Bu karşılaşmada her şey top Kartal’ın elindeyken başladı. Hakemler Vesely ve Hamilton’a sportmenlik dışı faul kararı verdi. Kurallar gereği Darüşşafaka topu oyuna sokacakken, hakemler hata yapıp topu Fenerbahçe’ye verdi.” Ben de bir ekleme yapayım:
– Madde 42-17: Bir çift faul ve iki takımın eşit cezalarının iptal edilmesi durumunda uygulamak için başka ceza kalmamışsa oyun, ilk ihlal olmadan önce topu kontrol eden ya da topu kontrol etme hakkı olan takım tarafından, topun oyuna sokulmasıyla devam edecektir.
Buradaki detaylar önemli ama çok da takılmamak lazım. Çünkü asıl sorun, hakem veya kural hatalarından öte. Hatalar olur, olacak. Ama Türkiye’nin futboldan sonraki en büyük federasyonunun hakem komitesi, özerk ama devlet kontrolündeki bir kurum ve çalışanları, ‘gerçekleri, yazılı kuralları çarpıtan’ bir resmi açıklama yapamaz! Şaşırdım mı? Hayır. Geçen yılın sonlarında yazdığım bir yazıdan alıntı yapayım:
“Basketbolun şansı, futbolun gölgesinde kalması. Konuşmaya sıra gelmiyor! Antrenör yanlışlarını, tembel oyuncuları, skandal hakem hatalarını ve uyanık yöneticileri kimse gündeme getirmiyor. Federasyonun oluşturduğu fanusun içindekiler de kafalarına göre takılıyor ve basketbol geriye gidiyor.”
Birkaç ay önce yazdığım bu ifadelerin ardından şimdi soruyorum:
1- Hangi federasyonun MHK başkanının oğlu oyuncu menajerliği yapıyor? 2- Hangi MHK başkanının oğlunun arkadaşı hakemlik yapıyor ve hangi klasmanda? 3- Federasyon yöneticilerinin bundan haberi olmaması mümkün mü? 4- Bu iddialar futbolda olsa Türkiye’de ne olurdu?
Ortada etik olmayan bir sürü şey varken burnundan kıl aldırmayan basketbol medyası da ‘lay lay lom’ modunda olursa, hiçbir şeye şaşırmamak lazım! Aslına bakarsanız suç sadece basketbolu yönetenlerde veya hakemlerde de değil.
‘Staff’ dediğimiz, bir takımın teknik ekibinin ne kadar işe yaradığını da son maçta gördük!
Selçuk Ernak, bu ülkenin son dönemdeki en iyi koçlarından. Maç stresiyle itiraz etmeyi düşünememesi normal. İşi de değil.
Peki; takımın iki menajeri ve üç yardımcı antrenörü ne yapıyor? Maçın tekrarı bile söz konusu olacakken, bu beş kişi içinde kural bilen yok mu?
Hakemler ‘maç kağıdı’na (esame listesi) imza atmadan önce itiraz etmek akıllarına gelmiyor mu? Gelmediyse orada ne işleri var? Yoksa başka bir şey mi var?
Sonuç: Türk basketbolu, Larkin’i devşirerek gelişmez. Önce kafaların değişmesi lazım!
Kaynak: Sözcü