Fenerbahçe BEKO, Monaco’yu evinde ikinci kez yenme ve seriyi bitirme fırsatını avuçlarının içinden kaçırdı…
Evet; bu kez olmadı…
Motley’nin yine olmadığı senaryoda maça yine, hatta ilk maçın daha da ötesinde kötü başladı Kanarya… Daha 50 saniyede rakibinin 9-0’lık serisine izin verdi Sarı-Lacivertliler… Basit top kayıpları birbirini izlerken, Motley’nin yokluğunda Sertaç’ın yine çok erken, daha 2. Dakika dolmadan 2. faulünü alması, ardından oyuna dahil olan Papagiannis’in “kafaca hazır olmadığı” ilk bölümde katkı verememesi Sarı-Lacivertli takımı yine “pivotsuz çözüme” itti…
Neyse ki, ilk maçta Sestina ile krize dur diyen Kanarya, bu kez Dorsey’nin 5 dakika içinde bulduğu 11 sayı ile rakibinin kopup gitmesine izin vermedi. Motiejunas’la çizgi gerisinden “ekstra” katkı bulan Monaco, 6.39’da Litvanyalı pivotun üçlüğüyle farkı 15 sayıya (26-11) çıkardı. Ardından Pierre ve Wilbekin’in çizgi gerisinden yanıt vermesiyle ev sahibi takımın fırtınasına “dur” deyiverdi Fenerbahçe… Çeyrek biterken Wilbekin’in üçlüğüyle fark 10 sayıya (31-21) indi.
İkinci çeyrekte, ilk yarıda yenen 31 sayının ardından Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan şey, savunmaya çeki düzen vermekti. Bu hedef, arzulanan düzeyde sonuç vermese de hücumda “alev alev yanan” bir Fenerbahçe BEKO vardı sahada… Wilbekin, mesafe tanımayan üçlüklerle Kanarya’yı ayağa kaldırırken, tıpkı ilk periyodun sonundaki üçlüğün bir benzerini çeyrek sonunda da çemberden geçirerek devre sonunda farkı 4 sayıya (54-50) eritiyordu.
Üçüncü periyotta Dorsey kaldığı yerden devam ederken, savunma da arzunanan sertlik seviyesine ulaşmıştı Sarı-Lacivertliler’de… Monaco’yu 11 sayıda tutan Kanarya, Dorsey’nin kritik üçlükleriyle ivme kazanıp, bu periyodu Papagiannis’in basketiyle 9 sayı (65-74) önde kapamayı başarmıştı.
Ancak ilk maçta Fenerbahçe’ye galibiyeti getiren “küçük detaylarda” Monaco, hem de Brown’ın sakatlanıp devre dışı kaldığı son çeyrekte öne çıkıp, Kanarya’yı hataya zorlayıp, çeyreğe 12-1 gibi olağan dışı bir seriyle girdi… Tam 7 dakika 28 saniye saha içi isabeti yoktu Kanarya’nın!… Ve bu olağan dışı seri, Monaco’nun kazanmasında en önemli faktördü. Her şeye rağmen, 39.28’de Wilbekin’in üçlüğü, 5 sayılık farkı 2’ye indirdi. Ancak ardından Loyd’un kritik üçlüğü maça noktayı koydu.
Fenerbahçe, belki de seriye büyük ölçüde noktayı koyacak bir galibiyeti avuçlarının içinden kaçırdı… Ancak unutulmamalı ki, Motley gibi tüm sezon boyunca Sarı-Lacivertliler’in boyalı alandaki yükünü ağırlıklı çeken bir oyuncunun yokluğunda serinin ilk maçını kazandı Kanarya… İkinci maçı da yine O’nun yokluğuna karşın kazanma noktasına getirmesine karşın basit hatalarla kaybetti.
O’nun büyük olasılıkla işin içinde olacağı ve evinde oynayacağı 2 maça elde çok önemli bir galibiyetle geliyor şimdi Kanarya… İstanbul’da oynanacak 2 maçta, kaderi belirlemek, Final-Four’un yolunu tutmak artık Fenerbahçe BEKO’nun ellerinde…
Bu sezon evinde oynadığı maçlarda Fenerbahçe’nin 15 galibiyet, 2 yenilgi ile iç sahada Barcelona ile birlikte “en iyi galibiyet yüzdesine sahip 2 takımdan biri” olduğunu göz önüne aldığımızda Final-Four hiç de uzak bir ihtimal değil… Tabii bu noktada, Monaco’nun da bu sezon Real Madrid’den (13-4) sonra deplasmanda en çok kazanan (10-7) takım olduğu gerçeğini bir an olsun unutmadan, seyirci ve saha avantajını en iyi şekilde kullanmanın, bir an bile olsun rakibi hafife almadan, sertliği elden bırakmadan dişe diş mücadele etmeyi bırakmadan…
Yolun açık olsun Kanarya…
