Basketbol erkeklerde U19 Milli Takımımız, Macaristan’ın Debrecen kentindeki Dünya Kupası’nda ABD’yi 84-70 yenerek bronz madalyaya uzandı.
Yarı finaldeki İspanya yenilgisini bir kenara koyacak olursak, genç Devlerimiz mükemmele yakın bir turnuva geçirdiler… İsim isim yazmak ya da kategorize etmek doğru olmaz… Ancak kadrodaki bir çok isim yakın gelecekte 12 Dev Adam’ın iskeletini oluşturmaya aday… Hem de öyle 3-5 değil, 8-10 oyuncumuz bu iskeletin ana unsurları olabilecek nitelikte ve kalitede…
Geçmişte de alt yapılarda farklı kategorilerde Avrupa’nın ya da Dünya’nın elit takımları arasına girmeyi başarmış takımlarımız olmuştu… Ne var ki onların başarı çizgisini, kalitesini yukarıya taşıma konusunda hep sıkıntı yaşamıştık…
Şampiyon olan İspanya’ya ve yine final oynayan Fransa’ya baktığımızda – ki halihazırda Fransa’nın uzun yıllardır Afrika kökenli yıldızlarıyla fark yarattığını görüyoruz – kadrolarında çok sayıda siyahi oyuncunun “ana unsur” olduğuna şahit oluyoruz… Bu noktada İspanya’nın, Fransa gibi “doğasında” olmasa da küçük yaşlarda “keşfederek” alt yapı takımlarında yetiştirdiği, şans verdiği isimlerin alabildiğine sivrildiğini de gözlemliyoruz… İspanyollar, futbolda uzun yıllardır yaptıklarını şimdi de basketbolda hayata geçirmiş, özellikle Afrika kökenli yıldız adaylarını küçük yaşta ülkenin önde gelen kulüplerinin bünyesine katılmasıyla ve en önemlisi de bu kulüplerin, bu oyuncuların gelişim süreçlerini “doğru yönetmesiyle” olabilecekleri en iyi seviyeye getirdiklerini de görüyoruz… Barcelona ve Real Madrid bu “devşirme jenerasyona” ev sahipliği konusunda önderlik ediyorlar…
Aslında bizdeki tablo hala, “kendi özünden yıldızları bulup çıkarma” odaklı… Bunu takdir etmemek de mümkün değil… Ancak Dünya’nın değiştiğini ve artık bu genç değerlerimizin yanına “artı değer” katacak genç yetenekleri bulup, alt yapılara kazandırmamız gerektiği gerçeğini de göz ardı edemeyiz…
Elimizdeki değerlerin yukarı tırmandıkça eksik kalan yönleri hep “özgüven” oldu; olmaya da devam ediyor… U19 takımımızdaki isimlere baktığımızda, kulüp takımlarında aldıkları sürelerin son yıllarda fazlalaşmasının ne derece olumlu etkisi olduğunu da görüyoruz… Özgüven, sorumluluk alarak, oynayarak elde edilebilecek bir olgu… İleride 12 Dev Adam’ın iskeletini oluşturacak bu gençlerimizin sorumluluklarının artarak, gelişimlerini sürdürmeleri en büyük dileğimiz… İspanyollar, Fransızlar bunu yapıyorsa biz de yapabiliriz… Yeter ki “istikrarla” eksikleri gidermeye, onların gelişimlerine kulüplerinde de devam etmelerine “özel çaba” gösterelim, buna kulüplerimiz başta olmak üzere basketbolun tüm unsurları olarak öncülük edelim…
U19 Takımımız’ın Dünya üçüncüsü olarak, hem de Dünya’nın önde gelen basketbol ülkesi ABD’yi yenerek elde ettiği başarı çok büyük… Bunu takdir ederken yukarıdaki detayları da göz ardı etmeden onların önünü açalım…