FRANSA – BÜYÜK BRİTANYA: 63 – 56
Şampiyonanın sürpriz takımı Büyük Britanya, çok zorlamasına karşın Fransa’yı mağlup etmeyi başaramadı.
Maça iyi başlayan ve ilk periyodu önde bitiren taraf ada takımıydı. Fransa, çeyrek finalin aksine özellikle hücumda yaptığı basit hatalarla oyuna kötü bir giriş yaptı. Maça 11’de 0 saha içi isabeti başlayan Fransa, ilk 8 dakika sonunda sadece 4 sayı üretebildi. Bu dakikaya kadar oynadığı iyi basketbolla Büyük Britanya, maçı izleyenlerin aklına bir sürpriz daha mı gerçekleşecek sorusunu getirdi. Ancak, bu sorunun yanıtını veren kenardan oyuna giren Marinnes Johannes oldu. Aslında Johannes, oyuna iyi bir başlangıç yapamadı. İlk atışında isabet bulamayan Fransız oyun kurucu, üst üste iki de top kaybı yaptı. Bu noktada koç Valerie Garnier’i verdiği karar ile kutlamak lazım. Oyunda bulunduğu ilk üç dakika itibariyle basit hatalar yapan oyuncusuna güvendi ve onu oyundan çıkarmadı. Bunun karşılığını da Johannes, ark arkaya bulduğu 5 sayı isabeti ile krizde bulunan takımını hayata döndürerek verdi. Gecenin geri kalanında ise Johannes, yarı final maçında unutulmayacak bir bench katkısına imza attı: 20 sayı, 4 ribaunt, 5 asist, 5 top çalma, 2 blok ve 25 verimlilik puanı.
İki takım arasındaki en önemli istatistik farkı da bu noktada ortaya çıktı. Fransa kenar oyuncularından 28 sayı bulurken, Büyük Britanya sadece iki oyuncusunun 9 sayısı ile yetindi. Buraya gelene kadar, Büyük Britanya’nın en büyük eksikliği dar oyuncu rotasyonu ve skor üreten ellerinin azlığıydı. Bu olumsuzluk Fransa karşısında da kendini gösterdi. Yarı finale kadar 22,6 sayı ortalaması ile oynayan takımın lideri Temi Fagbenle, turnuvadaki en kötü performansını (3/12 saha içi isabeti ile 11 sayı) sergiledi. Başta Sandrine Gruda olmak üzere Fransız uzunlar Fagbenle’yi çok başarılı savundular.
Fransa adına ise maçın hayal kırıklığı ABD’li devşirme oyuncusu Bria Hartley oldu. Çeyrek final karşılaşmasının son hücumunda kaydettiği üç sayı isabeti ile Fransa’yı elenmekten kurtaran Hartley, 6’da 1 saha içi isabeti ile 3 sayı ve 4 top kaybı ile oynadı.
Fransa, bu galibiyet ile üst üste dördüncü kez Avrupa Şampiyonası finaline çıkmayı başardı. Bu gerçekten de yadsınamayacak üst düzey bir başarı. Ancak Fransa, kendinden beklenen iyi basketboldan hala çok uzakta. Son üç finali de kaybeden “Maviler” için bu sefer gümüş madalya yeterli olmayacaktır.
İSPANYA – SIRBİSTAN: 71 – 66
Erken finalde galip gelen taraf İspanya oldu.
İspanya, skor gücü yüksek olan rakibini yenmenin ilk aşamasının savunma olduğunu bilerek sahaya çıktı. İspanya’nın ilk beşinde savunma karakteri ön planda olan Cruz, Xargay ve Nicholls üçlüsü yer aldı. Ayrıca İspanyollar, ev sahibi Sırbistan’a karşı, hücumda oyunun temposunu ellerinde tutabilmek amacıyla tecrübeli iki oyun kurucusu Palau ve Cruz ile maça başladılar. Buna karşılık Sırbistan, pivotsuz bir ilk beşe yer verdi. Tempoyu yükseltmek ve rakibine baskı yapmak isteyen Sırp milli takımı, 4 kısa ve bir uzun forvet ile oyuna başlamayı tercih etti.
İki farklı yapı ve strateji ile parkeye gelen takımlardan doğru tercih yapan İspanya oldu. Rakibine ilk çeyrekte sadece 11 sayıya izin veren İspanyollar kontrollü hücum organizasyonları ile 21 sayı ürettiler.
Başlangıç planından memnun olan koç Lucas Mondelo, maçın geri kalanında da iki oyun kurucu ve iki uzunlu düzeninden vazgeçmedi. Hücumda ise toplu perdelemeleri tercih eden İspanya, son çeyrek hariç skor üretmekte zorluk çekmedi. Bunun neticesinde ise 5 oyuncusu çift haneli rakamlara ulaştı. İspanya adına en olumsuz taraf diğer maçlarda olduğu gibi yine dış atışlar oldu. Rahat bir galibiyet aldıkları çeyrek final karşılaşmasında 3 sayılık atışların dördünde başarılı olurken bu maçta da sadece üç isabet bulabildiler.
Ev sahibi Sırbistan, son periyoda kadar öne geçmeyi başaramadı. Sırp koç Marina Maljkovic, ilk 3 çeyrekte, pivotsuz oynamakta ısrar edince Sırbistan savunulması kolay bir takım haline geldi. Toplu oyunculara yapılan perdelemeler istenilen sonucu vermezken, 5 oyuncunun yayın dışında kalması skor opsiyonunu daralttı. Sırplar uzun süre kısa oyuncularının tepeden oynadıkları bire bir ataklar dışında farklı bir hücum tercihi üretemediler. Maç boyunca, çembere gitmeyi seçen Sırbistan kısaları Petrovic (2/11), Dabovic (4/8) ve Jovanovic (1/7) bu düzen içerisinde istedikleri skoru bulamadı. Sadece bir 3 sayı atışında isabet bulan Sırbistan’ı öne geçiren kenardan gelen uzun Stankovic ile oynadıkları yerleşim oldu. Tepeden pota altına inerek içeride bire bir oynayan Stankovic, %66 isabet oranı ile 12 sayı buldu. Sırbistan çok geç bulduğu bu düzeni Jelena Brooks ile devam ettirince son çeyrekte öne geçmeyi başardı. Ancak maçın sonunu daha iyi oynayan tecrübeli İspanya oldu. Sırbistan’a maçı kaybettiren ana unsur başlangıçtaki hücum tercihi ve bu noktada son periyoda kadar ısrarcı olmalarıydı. Diğer bir eksiklikleri ise takımın gerçek bir oyun kurucusunun olmamasıydı. Milica Dabovic’ten sonra Sırp milli takımı oyun kurucu pozisyonunda çok sıkıntı çekiyor. Ne Ana Dabovic ne de Jovanovic asıl pozisyon itibariyle 1 numara değiller. Buna karşılık İspanya ise basketbolun en değerli pozisyonunda Palau, Cruz ve Dominguez gibi Avrupa’nın belki de en iyi oyun kurucularına sahip.
Avrupa şampiyonlarının son dört finalinde üçüncü kez Fransa ve İspanya karşılaşacak. İspanya’nın en önemli kozu kısa oyuncuları ve bahsettiğimiz tecrübeli oyun kurucuları olacak. Bir de 2 Euroleague ve 2 Avrupa şampiyonluğu bulunan koç Lucas Mondelo faktörü var. Mondelo ve takımı birbirine çok iyi uyumlanmış durumda. İspanya’nın elinde altı senedir Mondelo önderliğinde hareket eden oturmuş bir kadro var. Buna karşılık son üç şampiyonanın finalisti Fransa’nın ise en güçlü yanı uzunları olacak. Gerçek bir pivot oyuncusu bulunmayan İspanya karşısında eğer Fransa uzunlarını doğru kullanabilirse 3 kez finalde kaybettiği kupaya bu sefer uzanabilir. Şu ana kadar oynadıkları maçlara bakılacak olunursa İspanya oynadığı basketbol ile bir adım önde gözüküyor. Tabii bir de rakibini daha önce iki kez finalde yenmenin psikolojik üstünlüğünü de unutmamak lazım.