Merak etmeyin dostlar! Yaşıyorum. Sağlığım da yerinde… 3 hafta yazmamak tamamen benim tercihimdi. Sustum şu seçim (TBF Başkanlığı) sürecinin iki hafta öncesinde ve bir hafta sonrasında çünkü. Sen ne dersen de Basketbol Federasyonu Başkanı’nı devletin oyları belirleyecekti… Ve öyle oldu ‘nitekim’: Bir gün öncesinde ‘yukarısı’ Harun Erdenay’ı seçin demiş olmalı ki, Lutfi Arıboğan’ın listesindeki güdümlü iki aday (Botaş ve İBB) son anda tüyünce… Artık seçim sonuçlarını beklemeye gerek kalmamıştı: Harun ‘Başkan’dı! Turgay Demirel, bir seçimi daha kazanmıştı…
Merak etmeyin dostlar! Ben, papaza kızıp oruç bozanlardan değilim. Turgay’ın devamı olarak seçilmiş olsa bile ben, Harun’a zaman vermek gerektiğini düşünenlerdenim. Ona beyaz bir sayfa açalım. Seçim öncesinde verdiği ‘Bekleyinbiraz, benim farklı olduğumu göreceksiniz’ mesajına prim verelim: Bekleyelim ve görelim…
Bekleyelim bakalım, basketbolun sevilen çocuğu Harun, Turgay’ın 20 yıl boyunca ‘bizden olanlar ve onlardan olanlar’ diye ikiye böldüğü basketbol ailesini birleştirebilecek mi? Bekleyelim bakalım seçimde karşısında olanları seçimden sonra kucaklayabilecek mi? Bekleyelim bakalım şeffaf olabilecek mi: Hesaplarını bağımsız bir denetim şirketine denetletecek, gelirini giderini açıklayabilecek mi? Bekleyelim bakalım Kulüpler Birliği’yle ilişkilerini Turgay’dan farklı olarak yürütebilecek mi? Biliyorsunuz: Turgay, kulüpleri yolunacak kaz olarak görüyor; Onlardan aldığı paralarla onlara patronluk yapıyordu…
Turgay ve Blatter
Ah! ‘Turgay’ dedim de aklıma geldi. Bakalım bizimki FIBA’da ne yapacak? Oralarda işler Türkiye’deki gibi yürümüyor. En küçük yolsuzlukta yakasına yapışıyorlar insanın.(Bkz. FIFA ve Blatter) Oysa burada 28 milyonun hesabını bile sormazlar (şimdilik) insana. Kapalı kapılar ardında harcanan paraların, ödenen maaşların, üzerinde duran avansların ve geleceğe dönük parasal operasyonların hesabını vermeden gitmesine (şimdilik) izin verirler başkanların…
Öff, sıkıldım! Turgay Demirel yazılarına yeniden başlamak istemiyorum. Turgay’ın seçim sürecinde destek verdiği Harun Erdenay’a öğrettiği belden aşağı çalışmaların hepsini biliyorum. Günü geldiğinde TRT’de ve kulüplerde oynanan oyunları tek tek ortaya dökeceğim ama seçimde iki taraf da ‘devlet’ kartını ayrı ayrı oynadıkları için bugün bu konuyu pas geçiyorum. Ah! Şunu söyleyip konuyu kapatayım: Galiba bu kez devlet oyları bölündü; Ve.. Güçlü olan kazandı!