İnsanoğlu böyle işte…
Ne kadar verirseniz verin, tatmin olmaz, fazlasını ister… Aç gözlülük mü dersiniz, doyumsuzluk mu, siz karar verin…
Turnuva başlamadan, ‘size gümüş madalyayı verelim’ deseler hepimiz seve seve kabul ederdik…
Ama gel gör ki 12 Dev Adam, bizleri ‘daha fazlasını isteyecek’, şampiyonluğa bile gözünü dikecek kadar cüretlendirdi, yüreklendirdi. Onlar özgüveni tavan yapmış şekilde, birbirlerine kenetlenmiş, takım kimliğiyle sahada müthiş mücadele ve verimlilikle büyümeye devam ederken biz de umutlarımızı katladık… 8’de 8 yaparak geldik finale, olağanüstü bir performansla…
Rakiplerini birer birer devre dışı bırakırken de elbette daha fazlasını, hep daha fazlasını istedik…
Emin olun, bu çocuklar da en az bizler kadar istiyordu o kupayı kaldırmayı… Her biri ellerinden gelenin en iyisini yapmak için çabaladı, yaptı da… Ama kupayı kaldırmaya yeterli olmadı… Sağlık olsun…
İki gün önce Yunanistan karşısında Ercan’ın muhteşem oyunuyla Yunanistan’ı açık farkla mağlup etmiştik… Dün de Almanya’da Bonga çıktı, X faktör olarak maça damga vurdu… Bu işler böyle… Eliniz daraldığında, rakibiniz de ‘ekstra’ sürpriz isimler çıkarıyorsa karşınıza, sonuç dünkü gibi olabiliyor… Almanya’yı da yeri gelmişken şampiyonluğu dolayısıyla tebrik ediyoruz.
Bu sonuca ‘anormal’ demek de abesle iştigal olur… Sonuçta finali kaybettiğimiz takım boru değil, son Dünya Kupası’nın sahibi Almanya… Her şeye rağmen kazanmaya çok yaklaşmıştık. Hele de son 2 dakikaya kadar önde götürdüğümüz bir maçı kaybetmek elbette ağzımızda buruk bir tat bıraktı.
Her maç ‘belirli’ oyuncuların üzerine ağır yük binmesinin bir yerde sıkıntı yaratabileceğini, enerji kaybı doğurabileceğini öngörüyorduk… Ancak bu konuda yapılabilecek fazla bir hamle, alternatif de yok denecek kadar azdı. Adem, dün Ercan’ın açığını bir nebze olsun kapattı… Ancak rotasyon öylesine daralmıştı ki dün, kenardan katkı anlamında Almanya’nın gerisinde kaldık… Cedi’nin 23, Alperen’in 28 sayı ürettiği, kısacası ellerinden gelenin yine fazlasını yaptığı bu düzende enerjimiz de maç sonunda ister istemez düştü… İlk beş katkısı anlamında da Larkin’in çizgi gerisinden 7’de 1 isabette kalması da beklediğimiz bir istatistik değildi… Furkan’ın da devreye girememesi kısalardan üretimde elimizi iyice zayıflattı. Belki turnuva boyunca ekstra işler yapan Şehmus’u daha fazla sahada tutabilirdik. Ama bunun için kimseyi eleştirecek değilim. Haksızlık yapmamalı… Sonuçta coach Ergin Ataman yönetimindeki teknik ekip turnuva boyunca müthiş iş çıkardı. Ataman ve yardımcılarını da tıpkı tüm 12 Dev Adam gibi canı gönülden tebrik ediyoruz. Zaten Ergin hocanın, Eurobasket’in ‘En İyi Coachu’ seçilmesi de tesadüf değildi. Kalitesini ve hünerini yine fazlasıyla gösterdi bu ödülü de fazlasıyla hak etti.
Evet, belki 2 Eurobasket, 1 Dünya Kupası’nda finalde kaybettik. Ama bu takım, turnuva boyunca sergilediği basketbol, takım kimliği ve karakteri ve tabii üst düzey yetenekleriyle Türk basketbolunun yakın geleceğine damga vuracaktır. Turnuvayı izleyen herkesin hemfikir olduğu, ortak noktası da bu zaten…
Milli Takımımız, üçüncü kez Türk halkının içindeki basketbol sevgisini fazlasıyla açığa çıkardı. 12 Dev Adam efsanesini yeniden canlandırdı. Bu, 2001 ve 2010’da, daha önce iki kez ‘değerlendirme fırsatını’ kaçırdığımız ‘basketbol ekolü ülke’ konumuna gelebilmek için önümüze yine bir fırsat sunuyor… Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek, çıtayı hep yukarıda tutmak, Milli Takım’ın hep buralarda görmekle paralel… Bunun için de, Milli Takım’a hem turnuva öncesi hem de sırasında en iyi şartları sunan, onların başarılı olabilmesi adına her türlü çaba gösteren Basketbol Federasyonu’nu ve 12 Dev Adam’ı çocuğu gibi gören, üzerine titreyen Başkan Hidayet Türkoğlu’nu yürekten tebrik ediyorum. Eminim ‘ekol olma’ hedefi doğrultusunda Eurobasket’te kazandığımız gümüş madalyanın yarattığı rüzgarı da en iyi şekilde kullanacaklardır.
Sizlerle gurur duyuyoruz… Tabii ki içimiz buruk… Ama enseyi karartmak yok 12 Dev Adam… Başımızın tacısınız… Böyle devam…




Çok güzel bir yazı olmuş Gökhan bey. Üzerine yorum yapmayacağım. Ancak Koç’un maç öncesi yorgun hali beni endişelendirmişti. Final maçının yakın skorlarla geçmesi zaten bekleniyordu. Son anlarda takımın kaybettiği ivme bir mola ile arttırılabilirdi belki. Tüm maçlarımıza baktığımızda savunma ve hücum mücadele seviyemiz final maçında düşük kaldı. Sorumluluk alan 3 oyuncumuz elinden gelenin en iyisini ortaya koydu ama belirttiğiniz gibi ekstra katkı alamadık kadrodan. Ülkemizin adını onurla Avrupa 2.si olarak yazdıran A Milli Takımımızı ve yönetimini gönülden tebrik ediyorum. Süpersiniz.