12 Dev Adam, Dünya Kupası elemelerinde dün Letonya karşısında “kalp kıran” bir yenilgi aldı…
Öncelikle ev sahibi ekibi ve İtalyan coachu Luca Banchi’yi 40 dakika boyunca neredeyse kusursuza yakın, yüksek motivasyonla, takımdaki tüm oyuncuların mükemmel bir uyum içinde topu paylaşarak ve tabii “inanılmaz” bir özgüven ve yüzde ile sonlandırdığı geçiş oyunlarındaki bu becerisi için kutlamak gerekiyor. Baş döndüren bir tempo ve yine baş döndüren bir pas trafiği ile oyunu nakış gibi işlerken, o tempoya rağmen sadece 10 top kaybı yaptılar… 35 üçlük atışın 20’sinde isabet bulmaları sık görülebilecek bir durum değildi!.. 22 sayı, 14 ribaund, 3 asist, 6 blokla oynayan Porzingis’in, Ay-Yıldızlı ekibin savunmada zaten hassas olan iç-dış dengesini darmadağın ettiğini de hatırlatmakta fayda var…
Ve dünkü basketbolu aynı seviyede, aynı şut yüzdesiyle oynamaya devam ettikleri sürece, daha doğrusu “onlara bu basketbolu oynama fırsatını kim verirse” “kevgire çevirmeleri” de işten bile değil…
Milli Takımımız’ın dünkü hücum performansına, en azından “havlu attığımız” üçüncü çeyreğin ortasına kadar söyleyecek söz yok… Zaten hazırlık maçlarında bu açıdan tatmin edici bir seviyeye geldiğimizi görmüştük. Sorun savunmadaydı… 12 Dev Adam’ı bu süreçte yenmeyi başaran rakipleri de bu eksiği değerlendirmişlerdi. Dünkü olağan dışı farklı skor yanıltmasın… Önceki maçlarda “neyi iyi yapamıyorsak”, yine orada aksadık! Letonya, sadece hazırlık sürecinin başından beri çare bulamadığımız savunma zaaflarından azami fayda çıkardı; o kadar… Bir diğer bakış açısıyla Letonya, “ne kadar büyük savunma zaaflarımız” olduğunu yüzümüze vurdu… Devrede 56, 3 çeyrekte 82, 33 dakika 100 sayı yedik Letonya’dan!.. Neyse ki kalan 7 dakikada frene bastılar!.. 85 sayı ürettik… Bu hiç de fena bir rakam değil… Fakat büyük maçlar sadece “atarak” değil “tutarak” kazanılabilir…
Uzunlarımızın ikili oyunlardaki zaafları, atletik uzunlara kolay yenilmeleri hazırlık sürecindeki en büyük baş ağrımız… Ancak dün daha net görüldü ki sorun sadece bu değil… Şehmuz Hazer’i bir kenara koyacak olursak, topa yön veren rakip kısaların işini zorlaştıracak nitelikte bir savunma silahına da sahip değiliz. Bire birde “çok kolay” geçiliyor olmamız da uzunların işini daha da zorlaştıran bir diğer faktör… Baskı yaptığımızda dahi yarı sahayı kolayca geçip, potaya gittiler… Bu da bizi “hücum potansiyeli yüksek ama savunması da bir o kadar sıkıntılı” bir takım haline dönüştürüyor… Bunu aşabilmek için elimizde “sihirli değnek” olmadığına, kadromuz artık netleştiğine göre savunmada daha fazla gayret sarf etmek ve belki sisteme dair bazı ufak tefek oynamalar yapmak, bu sorunu tamamıyla olmasa da kısmen çözebilir.
Her takımın sahada bir lideri var… Slovenya’da Doncic, Sırbistan’da Jokic, İspanya’da Llull (sakatlandı), Letonya’da Porzingis, v.b… 12 Dev Adam’da da o pozisyonun dolmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. O rolü üstlenmesi için kadroya dahil edilen Shane Larkin de takım arkadaşlarını ayağa kaldırmak bir yana, fark açıldıktan sonra “oyuna ilk küsen” isim oluyor!.. Halbuki dün oyuna son derece iştahlı, istekli başlamış, verimli de oluyordu. Coach Ergin Ataman, O’ndaki bu “eksik parçayı” Anadolu Efes’te Micic’le tamamlamıştı. Ay-Yıldızlı ekipte de O’nu mental açıdan yukarı çekecek, sadece saha dışında değil saha içinde de “destek atacak”, mental olarak düştüğü anlarda ayağa kaldıracak isimler yok değil…
Son dönemde yok olmaya yüz tutan “kırılganlık”, dün Letonya karşısında yeniden “hortladı”… Rakibin olağanüstü performansının da bunda payı vardı… Ama bu düzeyde profesyonel sporcuların bu kadar kolay oyundan düşmemeleri gerekiyor… Madalya hedefiyle gittiğimiz Eurobasket’te oyun içinde yaşanabilecek gel-gitlere karşı daha sağlam durmalıyız.
Dünkü sonucun ve oyunun ardından “iyi tarafından bakmak” pek mümkün değil… Yine de Eurobasket 2022 öncesi 12 Dev Adam’a “net” bir uyarıydı Letonya yenilgisi… Çıkarılacak ders fazla, zaman ise az… Umarız Millilerimiz bu şoku çabuk atlatıp Sırbistan karşısında bu ağır yenilgiyi telafi edecek sonucu, oyunun iki yönünde de iyi randıman vererek alır…