A Erkek Milli Takım Başantrenörü Ergin Ataman, Sırbistan maçının ardından konuştu.
Ergin Ataman: “Maça çok kötü başladık, bu da aslında beklediğim bir şeydi. Vücut ritmi diye bir şey vardır. Siz, grup birincisi olan bir takımın maçını saat 12.00’ye koyarsanız, vücut ritmi olarak hazır olamayız. Bu maç saati, FIBA’nın yaptığı iki saçma şeyden biri. Dünyanın en saçma şeyi; sabahın köründe oyuncuları buraya getirip maç oynatmak. Bu olmaz. İkinci yarıya iyi başladık, toparlandık. Ama İsveç takımı çok iyiydi; ikili oyunlarda Larsson çok iyi isabetler buldu, onu durdurmakta zorlandık. Neticede kazandık. Hedefimiz madalya. FIBA’nın gelişmeye ihtiyacı var. İnsanlık aya giderken FIBA yerinde sayıyor. Oyuncular sakatlanıyor ve takımlar 9-10 oyuncuyla sahaya çıktı. Neden 14-15 oyuncuya kadroda yer verilmiyor. Maç saatinin yanında bu da bir sorun’’dedi




İmparator ‘un basın toplantısı mükemmeldi , umarım haber yaparsanız!!!
Iyi de maç saatleri,14-15 oyuncu olayına şimdi tepki vermenin ne anlamı var, maç saatleri ve diğer şeyler yeni belirlenmiyor ki. Daha önce tepki ver ki anlamı olsun da derdi , kendisinin hep gündemde olup herkesin kendisi hakkında konuşması.
Bir de çok bilmişler bu maçın saati önceden belli demez mi!?!? eleştiri yapmak için başını çukurdan ara sıra çıkaran içimizdeki Türkiyeliler!!! Doğrusu top 16 ve çeyrek filallerde ilk önce ev sahibi seçer saati sonra diğer takımları yerleştirir FIBA…
bu detayı bile görmezden gelirler onlar. mert bey. artık ciddiye almamak lazım geçtim bıraktım onları
Arkadaş 1 Günde yiğidi öldürün hakkını verin hayatınız hep muhalif olmakla geçiyor şu takımı Sırp çalıştırsa şuraya bu tarz tek yorum yazmazsınız adam ezeli rakibin Türk bir de üstüne başarılı hazımsızlığınız ölene kadar geçmeyecek sevmediğiniz Ergin Hocamı manşetlerde gördüğünüzde hazımsızlığınız için soda için belki o iyi gelir bizden size şifa olmaz 🙂
yok tolga hocam yok. onlar o tip insanlar bu dediğinizi anlamaz onlara kasayla soda lazım ama bunu da kabul etmezler.
Biraz biberleyelim.
Hocam sahaya odaklandiginda en kurnaz taktisyenlerden biri. Bana bu yönüyle Halil Üner’i hatirlatiyor. Ona da sinir olurduk ama kafayi sahaya verdi mi bir cinlik yapar olmadik maclari kazanirdi. Ne yazık ki domestik düzeyde kaldi. Yoksa Pozzecco filan yanından geçebilir miydi bilmem.
Hocam özellikle son 15 yilda isleri bambaşka seviyeye tasidi. Bu turnuvada da takimi çok iyi hazirladigini takdir ediyor ve zevkle seyrediyoruz. Kenar yönetimiyle de uyum içinde görünüyor. Fakat unutmayalim ki 2009’da lokomotif gibi giderken, belki 2010’dan bile daha iyi oynarken önce Slovenya macindan kalan yorgunluk, sonra bazilarini hala anlamadigimiz hakem kararlariyla konsantrasyonumuzu kaybetmiş (ah Ömer ne diye topu tutacagina ucluk atip maci almaya kalkarsin ah) ve o turnuvada inisli cikisli bir görüntü veren Yunanistan’a garip bir sekilde elenmistik.
Hal böyleyken önce İsveç gibi fizik ve kalite olarak yetersiz bir takima karsi dar rotasyona sarilmak, sonra da FIBA’yla tartisma yaratmak ve sürdürmek takimin konsantrasyonu icin iyi kararlar gibi görünmüyor. Polonya ve İsrail (“süper yildizi” savunma yapmayan takimlardan biri olan Yunanistan’i elemeleri sürpriz olmaz) çok iyi takimlar. Dar rotasyonun getireceği yorgunluğa bir de konsantrasyon kaybi eklersek tadimiz ve madalya firsati kaçabilir. Hocamizin isabetle söylediği gibi, basarili bir sonucla bu takim önümüzdeki 5-6 yila damga vurabilir. Ama tersi olursa “favori İzlanda” günlerine ayni hizla donebiliriz. Herkesin endişesi bu.
2009 kadrosunda Ender oyuncuydu. Yardimci koç olarak mevcut olumlu havanin yaratilmasinda çok katkisi olduğuna, teknik ekip toplantilarinda bazi hatirlatmalari da acik sözlü bir sekilde yapacagina inaniyorum.