A Erkek Milli Takım Başantrenörü Ergin Ataman, Yunanistan galibiyetinin ardından konuştu.
Ataman, ‘’ Bu şanlı galibiyet, tüm ülkemize armağan olsun! Biz tatmin olmuyoruz! Yunanistan’ı böyle yenip finale çıkmaktan da tatmin olmuyoruz! Burada şampiyon olacağız inşallah…”




3x EuroLeague şampiyonu
1x EuroLeague Yılın Koçu
1x EuroCup şampiyonu
1x EuroChallenge Şampiyonu
6x Türkiye Şampiyonluğu
6x Türkiye Kupası Şampiyonu
8x Süper Kupa Şampiyonu
1x Saporta Kupası
1x Yunanistan Şampiyonu
1x Yunanistan Yılın Koçu
⏳Koleksiyonunda sadece 1 eksik var.
İnş Pazara bu kupada gelecek gelmiş geçmiş en iyi Koçlar kategorisine girecek.
Ya dünya şampiyonası ve olimpiyat?
İnşallah onlarda
Türk basketbol tarihinin açık ara en iyi koçu Ergin Ataman’ı canıgönülden tebrik ederim. Bir Fenerbahçeli olarak sayısız eleştiri yapmışlığım vardır, fakat tüm bu eleştirilerimin kapsamı Türk basketbol kulüpleri arası rekabetin bir parçasıydı ve hepsi geride kaldı. Milli Takım kesinlikle çok başka bir his ve bu bağlamda bir Fenerbahçeli olarak (Mertbabaya da selam olsun 🙂 utanmadan çekinmeden haykırıyorum: İmparator Ergin Ataman bu işin kitabını yazdın, binlerce kez helalolsun sana. Saygıyı dibine kadar hakediyorsun. Bu arada bu sezonki Panathinaikos-Fenerbahçe maçlarının ateşli atmosferlerinde yine Gergin Ataman demeye devam edebilirim, orası ayrı :)) ama coaching konusunda kralsın Ergin hoca vesselam…
Son olarak, Yunanistan’ı eze eze yenen bu takımda yer alan Ercan Osmani, Şehmus Hazer ve Alperen Şengün’ün [maalesef kapanmış bulunan] Banvit’in bir zamanlar ektiği, beslediği, büyüttüğü, geliştirdiği basketbol tohumları ve harika meyveleri olduğunu derin bir acıyla, üzüntüyle hatırlatmak isterim. Basketbol yatırımları İstanbul, İzmir Bursa’ya neden sıkışıp kalsın ki? Banvit Türkiye’yi tarayıp Batman’dan Şehmus’u, Giresun’dan Alperen Şengün’ü bulabiliyormuş, olabiliyormuş ve basketbolun geleceğine harika yatırımlar yapabiliyor ve muhteşem sonuçlar elde edebiliyormuş. Ülkece cinayetlere karışan, uyuşturucu kullanımına saplanıp bataklıklarda yok oluşa terkedilen veya güncel hukuki terminolojiye uygun olarak söyleyeyim “suça sürüklenen çocuk”lari konuşup “yapsak yapsak ne yapsak” diye düşünen bürokrat, siyasetçi, işadami, il-ilçe belediye başkanı, devlet okulu müdürü, vali, kaymakam, sosyolog, kriminolog ya da her kimsen artık sana sesleniyorum: gençlerimize, bizim çocuklarımıza, evlatlarımıza, gözbebeklerimize; özellikle de asgari ücret bandında sefilce hayat süren ailelerde büyüyen gençlerimize yatırım yapın, onlara kendilerini gösterebilecekleri, fiziksel, bedensel, ruhsal, mental, ahlaki, sportif açılardan gelişebilecekleri imkânlar sunun, fırsatlar oluşturun; aval aval seyretmeyin sefaleti, toplumsal çöküşü, imkân verin, imkan yoksa imkân yaratın! Kolejlerde okuyanlar ve aileden zengin olanlar bu imkana otomatik olarak sahipler ve X,Y,Z altyapı takımlarında da parayı basıp (basketbola elverişli olmayan) çocuğunu sahaya süren aile bireyi (ve paranın ayarttığı altyapı koçu) sözüm sana: yapma bunu, kendine de çocuğuna da yapma! Adaletten sapma, ilk kural bu, son kural da bu: adalet ve forma rekabeti! Belki çocuğun başka alanlarda harikalar yaratacak, “yetenek” yoksa zorlama onu, çocuğunu hem kendine hem de arkadaşlarına düşman etme! Yatırım yeteneğe yapılır, zaman ve imkân israf etme, klasik ama çok doğru pedagojik ilkeye uy: balıktan ağaca çıkmasını bekleme ve emin ol, her çocuk özel, her çocuk yetenekli, seninki de onunki de ve dünyadaki en zorlu tespitlerden biri şu; kimin neye yatkın ve yetenekli olduğunu keşfetmek; bu çok zor ama yapılamaz değil, profesyonelce yaklaşıldığında elbet her varoluş -senin çocuğun da dahil- evrensel varoluşun senfonisinde kesinlikle bir yeri olan anlamlı bir notadır, sen farketmesen de! Suça sürüklenen çocukların değil, egosunu törpülemeyi öğrenmiş, ahlak ve karakter kazanmış/kazanmakta! olan cesur, zeki, adil, mütevazi, kibirsiz ve çevik AllStar Türk genç basketbolcuların, müzisyenlerin, ressamların, yazarların, işadamlarinın, teknisyenlerin, gazetecilerin, esnaf ve zanaatkarların, çiftçilerin, düşünce insanlarının, yönetmenlerin ve sair sayısız meslek dallarının ustaları olan genç vatandaşlarımızın güzel ülkemin her tarafında çiçekler gibi açması ve geleceğimizin dünümüzden çok daha iyi olması ümidiyle…
güzel ve objektif yorumlarınız için teşekkürler.
Güzel yorumuna bende tesekkür ederim kardesim.
Duygulandim ve sevindim ülkemde ne güzel insanlar var diye.
Eline sağlık eski dost…Banvit’i unutanın kalbi kurusun!!!
Zamaninda Ergin hocamiza laf sallayan(bilhassa fenerliler) simdi yazmaya utanir olmuslar…Alayina isyan olumune ERGIN ATAMAN!
onlar kendilerini biliyorlar. şu mutlu günde hiç onlara prim vermeyeceğim ama moda tabirle ve biraz da seviyeyi bilerek düşürerek ağlayarak günlüklerine yazabilirler.
dar rotasyon diyince sen be canım hocam yine yaptın sihirini. sahada her anını maça adayan 5 ler ve kenarda her an sahaya girebilecek askerler. hepsine tebrikler.
Niyeyse birilerine rezilce yalakalık yapıp, konuyla alakasız bir takım ve oyuncularıyla ilgili abuk sabuk yorumlar yayınlanıyor ama diğerlerinin yayınlanmıyor.
Sayın editör rumuzlu arkadaş; Milli Takımımızın EuroBasket’te final başarısını konuşurken, bu başarıda genç Türk oyunculara yatırım yaparak hem onların keşfedilmelerine hem de gelişim süreçlerine doğrudan doğruya katkı sağlayan Banvit organizasyonuna spesifik olarak Ercan, Şehmus ve Alperen bağlamında yaptığım gönderme, konuyla “alakasız” değil, tam da Milli Takım başarısıyla göbekten alakalı bir husus. Bu çocuklara şans, imkân, fırsat verilmeseydi ve bu kardeşlerimiz kendilerini parkede gösterme ve yine “parkede geliştirme” olanaklarına sahip olmasaydı, Ergin Ataman’ın başarılı coaching’ine karşın, çok büyük olasılıkla en fazla çeyrek final görebilecektik. “Alakasız ve abuk subuk” olan şey, Banvit göndermem değil, senin çarpık algı dünyanda yapmaya çalıştığın trash talk olabilir. Ergin Ataman’ın coaching performansına yaptığım övgüye gelince, anlaşılacağı üzere bu övgü “yiğidi öldür, hakkını ver” kabilindendir ve bunda da etik anlamda hiçbir sorun görmüyorum. Sırf Fenerbahçeliyiz diye, önümüzdeki somut gerçeklere karşı başımızı kuma gömemeyiz; dönüp yakın geçmişe baktığında, Ataman’ın Efes’inin bizim Obra’nın takımını iki periyotta yere serdiği epey maçımız var, Efesle üst üste 2, hatta covid sezonu da bence Efes’in hakkının açıkça yenilmesiyle 3 euroleague kupası var; Euroleague’de 16. sıralara demir atıp dibe vurmuş Panathinaikos ile 1 yıl içinde kazandığı 1 Euroleague kupası var. Bunu mertçe takdir etmek rezillik değildir, yiğide hakkını teslim etmektir; takdir etmemek ise rezillik değilse bile açık bir körlüktür, bir miktar komplekstir ve duygusal saplantıdan ibarettir. Gerek yok renktaşım buna, inan hiç gerek yok. Ergin Ataman’a yönelik eleştirilerime gelince, saymakla bitiremem ve hepsinin de arkasındayım; şu an final maçı öncesi yazıp dikkatleri ve milli takım motivasyonunu bozmak istemem. “Beni söyletme”, tahrik etme demek istiyorum sana ama yine de ucundan azcık dokunup geçeyim; Ataman, kariyeri boyunca çalıştırdığı takımlarda genç Türk oyunculara hemen hemen hiç şans vermemiştir, yetiştirici koç kimliği yoktur, el yakan anların sürelerini daima yabancı yıldız oyunculara vermiştir, bazen coaching’de epey saçmalamıştır (bir önceki turnuvada Fransa-Türkiye maçının son saniyelerinde serbest atışlarda Alperen’i kenara alması ve Gobert’in hücum reboundu ile elenmemize yol açması gibi), şişkin egosu başına beladır. Bu hususlardaki eleştirilerimin aynen arkasındayım ve daha fazlasını da pekâlâ yazabilirim, ki şu aşamada bu noktaları daha fazla uzatmanın da bir anlamı da yok. Bu problemli ve karanlık taraflarına karşın, evet, Ergin Ataman, kupa kazanma anlamında, açık ara Türk Basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı Türk coach’udur, bunu yazmak ayıp değil günah değil; eleştiri haklarını saklı tutarak, Ergin Ataman’ın (yani rakibin, antitezin) başarılarını utanmadan sıkılmadan çekinmeden söyleyebilmelisin, bu seni küçültmez, tam aksine, büyütür, kesinlikle büyütür ve daha saygıdeğer yapar; saygılarımla “editör”