Türkiye Basketbol Federasyonu tarafından Sapanca’da düzenlenen Arama Konferansı, ikinci günün ardından tamamlandı.
NG Sapanca Otel’de düzenlenen Arama Konferansı’na Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Harun Erdenay, TBF Asbaşkanları ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile basketbol camiasından isimler katıldı.
Arama Konferansı’nın kapanış konuşmasını yapan TBF Başkanı Harun Erdenay, şunları söyledi: “Öncelikle herkese katılım sağladığı için çok teşekkür ediyorum. Bu organizasyonun gerçekleşmesinde emeği olan, emek veren herkese de ayrıca teşekkür derim. Arama Konferansı çok güzel bir ortamda oldu. İnşallah birkaç ay sonra inşallah yeniden bir araya geliriz. Hepinizin ayağına sağlık.”
Konferansın ikinci gününde grup çalışmaları yapıldı. Gruplar, aşağıdaki başlıklar altında toplanarak çalışmalar yapıldı:
Aile, Antrenör Kulüp İlişkisinin Zayıflığı
Menajer Müessesesi
Sporcu Eğitimi
Antrenör Eğitimi
Yabancı Oyuncu Fazlalığı ve Yabancı Staff
Başarının Tanımı (Milli Takım – Kulüp)
Sistem ve Uzun Dönem
Arama Konferansı'nda katılımcıları görüşlerini şu şekilde dile getirdiler:
Ahmet Kurt: “Federasyon mu Menajerler mi Yönetiyor”
“18 yaş altında kontratları nasıl engelleriz, mevzuatla nasıl engelleriz o konuya baktık. İspanya’da, İtalya’da Finlandiya’da, insan hakları konusunda neler yapacağız bir araştırmak lazım… Oradan bir şey çıkartabilir miyiz… Mevzuatları gözden geçirelim ve bir şey bulalım. 18 yaş altındaki oyuncuların standart ücret alması konusunda bir öneri geldi. Sonuçta serbest piyasa ekonomisinde sen 100.000 dolar versen daha yüksek ücret vermek isteyen çıkacak. Bu dertleri herkes biliyor… Dertler elbette derin ama biz çözüm aradık. Düzgün yapılan menajerliğin yararlı, etik değerlerin dışına çıkanların büyük zararlar verdiğini biliyoruz. Menajer komisyonunun sadece oyuncudan alınması gerekiyor… Oyuncu, müşteri kabul edilmeli. Biz böyle düşündük. Ancak Türkiye’de bel altı sistem hep yürüdüğünden oyuncunun verdiğini, düşündüğü sistemi kulüp el altından verebilir. Biz derdimizi koyalım. Kulüp yöneticileri ve menajerleri bir araya getirebilirsek, onları kabul edip dışlamazsak, bazı şeyleri yapmamaları gereğini söyleyebiliriz. ‘Bunu, şunu yapabiliyorsun, şu çocuğu yok ettin…’ şu şekilde yönlendirirsek önemli… Menajerlerinde oyuncuya yatırım yapması gerekli… Aile baskısına karşı durup, çocuğun oynayacağı yere gönderiyorsa, aileler kontratları bozup menajerleri zorluyorsa bir şeyler çözümlenebilir.”
“Federasyonunun bir komite kurması gerekiyor. Sonuçta burada büyük bir para var. Aileler küçücük çocuklarını; 18-22 yaşta ilk paralarını almaya çalışıyorlar. Menajerler de bunu bildiğinden oyunu geliştirmek 10 yıl 20 yıl para kazanmasını sağlamak yerine ilk paraları anne, baba, konu-komşuya dağıtarak menfaat sistemi kuruyor. Bu çocuklar sonrasında kayboluyor… Hak etmedikleri paraları alıyorlar. Buraya en son baktığımızda; federasyon ne yapabilir, bir de bu menajerleri içimize almamız lazım… Federasyondan kapı dışarı etmeyelim. Onlar ayrı bir gruptu ve basketbolu domine ediyorlardı… Federasyon mu yoksa menajerler mi basketbolu yönetiyor, bunu anlamış değiliz… Paket halinde takım kuruyorlar, antrenörler veriyorlar… Etik değerlere nasıl engel oluruz bilmiyorum ama antrenör ile oyuncu menajerliğinin aynı çatı altında olmasını doğru bilmiyoruz. Biz el altından neler yapılabileceğini biliyoruz ama bu sistemin basketbolda karar verici olduğunu biliyoruz. İçimize alıp çözelim.”
Nedim Karakaş: “Menajerlerle İlgili Yönetmelik Çıkartılmalı”
“Basketbolumuzu menajerler yok ediyor gibi konuşuyoruz… Bir taraftan doğru bir taraftan da değil… Etik olan ve olmayan menajerler var. Burada ailelere ve federasyona görevler düşüyor. Aile, menajer ve kulüp yönetimi, sporcuyu belli bir şekilde kanalize etmesi lazım… Üç sac ayağını bir şekilde getirip ortak fikir çıkartmak gerekiyor. Ben 2004 yılında federasyondan ayrıldım. Menajerlerle ilgili yönetmelik o dönem çıkıyordu. O yönetmeliğin çıkartılıp dağıtılması gerekli.”
Akın Süel: “Özel Sözleşmeler Cezalandırılacak”
“Fransa’da bahsettiğimiz sistem Türkiye’de var. O sistem ülkemizde çalışmıyor. O sistemin çalışır hale getirilmesi lazım. Özel sözleşmeler tescil edilmiyor. Özel sözleşmeler tescil edilmediği için artık cezalandıracağız.”
Efe Aydan: “Oyuncu Yetiştirmenin Anayasasını Hazırlayalım”
“Sporcu eğitimi konusunda bir grup oluştu ve öncelikle konuya nasıl gireriz diye tartıştık. Eğitimin tanıtımını öğrenmeyi öğretmek olarak tanıttık. Çocuklar okullarda bir çok şey öğreniyor ama öğretmenlere de bunları nasıl öğretecekleri öğretiliyor. Bu gibi eğitimlerin sporcunun yeteneklerini daha iyi sergilemesi konusunda yararlı oluyorum. Spor dışı eğitim çok önemli… Bir tarafta da eğitim ile spor var olduğunda işin içinde çakıştığını görüyoruz. Bu ikisi hep çakışıyor. İyi eğitim alması için oyuncunun basketbola ara vermesi gerekiyor. İmtihanlara giriyorlar ve bu süreçte basketbol eğer çocuk eğitime ağırlık verdiriliyorsa spora veriyor. Çocuk yetenekli ise okula verdik ve iyi eğitim almasını istiyoruz, okul da kendisinin reklamını yapmak istiyor ve çocuk okula gidiyor gibi yapılıyor… Birçok konuda antrenmana daha çok ağırlık verdirilerek okula gitmeden sınıf geçmeye başlıyor. Bunun da doğru olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla bunların çözülebilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı işe Spor Bakanlığı’nın bir araya gelmesi gerekiyor.”
“Ortak paydada buluşarak bir takım noktalara varılması gerekiyor. Bu uzun vadeli bir çalışma. Federasyon bir şekilde güçlerini kullanarak Milli Eğitim ve Spor Bakanlığıyla koordine olarak nasıl sporcu yetiştiririz gibi bir değerlendirme yapmalı. Önemli kişiler de ikna etmeyi sağlamalı. Spor ile eğitim bir arada yürüyecekse bu sporculara özel eğitim verilmeli. Nasıl yapalım diye düşündük. Bir sporcunun antrenman saatlerine göre eğitim sistemi yapabilirsek, bir sistem oluşturursak belki de gerçekten sporcuların önce sporcu gibi antrenman yapması ve eğitim alması sağlanabilir. Bu da orta vadede gündeme gelebilir. Devlet kurumu olduğundan, örnek de verdiğimiz, mesela Türk Telekom bir okul kurabilir. Aynı Estudiantes gibi. Bu orta vadeli bir fikir gibi olabilir. Eğer faydası görülürse yaygınlaşması da görülebilir. Başka konularda var… Sadece eğitim değil, sporcunun kendisini de nasıl geliştirmesi konusunda çalışma yapması lazım. 18-22 yaş olarak görmemek lazım. Çocuğun gelişmesi için konularda anayasa gibi bir şey hazırlayalım. Bunun da herkese uymasını sağlayalım. 10-11-12 yaşındaki çocuklar nasıl antrenman yapmalıdır. Bu çocuklara basketbolun hangi düzenleri öğretilmelidir, neler yapmalı, bunları nasıl çocuğa yüklemeli, bu insanlara bu çocuklara şu şekilde antrenman yaptıralım. Bu şekilde bir kitabı hayata geçirelim. Eğitim dışında sağlık beslenme gibi konularda gerçekten çok ciddi bir kitap hazırlayalım.”
Yrd.Doç. Seyfi Savaş: “Maç Kazanma Odaklı Bir Yapı Var”
“Antrenörlük sisteminin Türkiye’de başındaki insan olarak kısa bir özet geçeceğim. Antrenör yeterlilikleri içerisinde yasayla kesinleşmiş adı konmamış bir yapı var… Müsabaka ve maç kazanma odaklı bir yapı var. Şimdi bu sporcuların bireysel özelliklerini ön plana çıkartacak bir antrenör yapısı oluşturulacak. Antrenörlerin bu kararsızlıkta özellikle kararsızlığa iten en önemli etken; fiziksel ve mental olarak oyuncuların bu noktada hazırlanmaması… Bunlar özel eğitim ve ihtisas gerektiren şeyler. Bu konuda bilgi birikimine sahip olsanız da özel bir eğitim almanız lazım. Bu yapının özel hale getirilmesi gerekiyor. Türkiye’de spor liseleri konuşuluyor ve ben bu yapının içerisindeki biriyim… Oyun ve eğitim adı altında ders var, temel basketbol eğitimiyle ilgili ders var. Ama bu dersi verecek hocayı nereden bulacağız? Bu dersler İstanbul’da, Antalya’da, Bursa’da doğru veriliyor ama diğer hocalar ne durumda? Bununla ilgili YÖK bir yapısal çalışma yapıyor. Hantal bir yapıya sahip olduğumuzdan kendi içerimizde bazı şeyleri seslendirmeye başladık. Geçmişten günümüze çok fazla çalışma yaptık. Basketbol derslerinin yer almasını sağlayacak çok fazla çalışma yaptık. Bunların hepsi bir çabadır. Yapı tamamen özerk hale geldiğinde bu iş istediğimiz hale gelecek. Bunların hepsinin hayata geçirilmesi için yönergelerin fonksiyonunun getirilmesi lazım. Antrenör eğitiminde kurs ve seminerlerin ardından denetimlerin yapılması lazım. Stratejik çalışmalara ihtiyaç var. Özerk hale geldiğimizde bunları hayata geçirebiliriz.”
Ertuğrul Erdoğan: “Risk Aldık ve Başarıya Ulaştık”
“Antrenör kararsızlıklarıyla ilgili söylenecek çok şey var. Ben göreve geldiğimde bir proje vardı. Nihat İziç’in sunduğu bir projeydi, maç kaybedince proje rafa kalkıyordu. Risk aldık ve bu riski alanlardan biri de bendim. Antrenörün bir genç oyuncuyu oynatması; yönetimle birlikte bir proje olursa mümkün. Ligde herhangi bir antrenörün genç oyuncuya süre vermesi kesinlikle risk. Ama ben kendi adıma bu riski aldım ve bir enerjiyle bu bize geri döndü ve ligde kaldık. Yaptığımız transferlerle şimdi bunun ikinci adımına geçtik. Yabancı sayısını dikkatlice bir şekilde transfer yaptık. 6 yabancıyı yine almış durumdayız. Antrenör olarak kendimizi düşmeden uzak tutuyoruz. Bir yandan da iş kaybını minimize ederek takım kuruyoruz. Profesyonellerin çok da alacağı bir karar olarak görmüyorum. Bunu bir proje olarak görüyorum. Yönetimsel bir sorundur bu. Biz o riski aldık ve tuttu.”
Remzi Dilli: “18-22 Yaş Arası Çocukların Oynatılması Gerekli”
Türkiye’de altın jenerasyonlar 10 yılda bir geliyordu ve hep vardı. 1973 yılında Zeki, Erdal, Abdullah abilerin oynamış olduğu, Avrupa Şampiyonasına giden isimlerdi… Altın jenerasyonda bir tane yabancı belki vardı ya da yoktu… 10 senede bir işi büyüttük 50’li yıllarda Efe, Mehmetli jenerasyon vardı, Balkan Şampiyonası çok önemliydi… Onu kazandığımızda bu jenerasyon vardı ve 1 yabancımız vardı. Sonrasında devam etti, Tamer’li, Ömer’li, Levent’li, Başkan Harun Erdenay’lı 60’lı yine 10 yıllık bir ara… Sonrasında o dönemde de 2 yabancı vardı. Yavaş yavaş 79’lu jenerasyona geldiğimizde Aydın abilerle Avrupa ikincisi olduğumuzda tüm Türkiye’nin 12 Dev Adam diye inlemiş olduğu organizasyonda yabancı oyuncu sayımız 3’tü. Devam ettik; jenerasyonlar kısaldı; 1986’lılar Ömer Aşık’lı, Ersan’lı, Semih’li, Oğuz’lu takımlarla beraber 2010’da Türkiye’nin basketbolun doruk noktasına çıktığı bir organizasyon oynuyoruz… ABD ile final oynuyoruz, biz dünya ikincisi oluyoruz. Bu jenerasyon oynadığında yabancı sayısı 3+2. Böyle bir şey var… Sonrasında 1993, 1995’liler geliyor altın jenerasyon olarak… Şimdi bu oyuncuları nasıl oynatacağız diye soru var. Yabancı oyuncu sayısı kulüplerin aşırı taciziyle bir şekilde artıyor. Bununla beraber bir de başımıza felaketler gelmeye başlıyor. Yabancı antrenörler, asistanlar, kondisyonerler ve şimdi yabancı hakem gelsin diyen de var…”
“Biz serbest piyasa ekonomisine açıyoruz… Nereye kadar açacağız. Şuan biz para buluyoruz ve insanlar geliyorlar… Ama biz gitgide bu kavramlardan uzaklaşıyoruz. Yıllara bağlı olarak kısa vadede 2016-2017 için bir şey yapmalıyız. Ama seçimden sonra devam edecek 4 yıllık organizasyonda federasyonun bu işlere yaptırımlar getirmelidir. Son iki yılda Basketbol Federasyonu’nun yabancı sayısını 6+2’ye devşirme hariç çıkartması sonucunda böyle bir göreceli başarı gelmiş gibi gözüküyor. Çalışan insanların sponsor ve para bulması, bizim geniş basketbol kültürümüz, antrenörlerimizin de çalışmaları sonucunda, bu seneden başlayarak değil, biz kademeli olarak yabancı sayısını azaltmalıyız. Bu arda 18-22 yaş arası çocukların kadroya kurallar konularak dahil edilmesi gerekli. Bunu her şekilde yorumlayabiliriz. Hırvatistan 4 yabancı, 18-22 yaş arası bir oyuncu mutlaka oynayacak dedi. Biz koymak zorunda değiliz.”
Aydın Örs: “Yabancı Antrenörler Konusunda Kriterler Getirilmeli”
“Antrenör Derneği Yönetim Kurulu Üyesiyim. Bizi en çok eleştirdikleri konu; ‘Yabancı antrenörler burayı istila etti, siz ne yapıyorsunuz?’ diyorlar. Bu konuda radikal kurallar getirilmesi konusunda söylüyoruz. Somut sonuç şimdilik çıkmadı. Özellikle yabancı antrenörler konusunda çok önemli kriterler getirilmeli. Uluslararası seviyede nice milli takım maçları yönettim ve euroleague antrenörlüğü yaptım ama bir ülkeye gittiğimde ‘Sen 4-5 yılda ne yaptın?’ diye sorarlar. Bu çok önemli bir konu.”
Emin Balcı: “Durum Tespitleri Doğru Şekilde Yapılmalı”
“4+1’ler falan telaffuz ediliyor, altın jenerasyonlar dendi, ama bir taraf hep boş kaldı… Anadolu Efes’in Koraç Kupası şampiyonluğu sırasında daha ortada Bosman kuralı yoktu… Anadolu Efes’de iki yabancı ile oynuyordu. İspanyollar, Fransa’da da yabancı sayılmaya başladı. Bosmandan sonra ortalık karıştı ve AB oyuncuları yabancı sayılmamaya başladı. Formüller o nedenle çıktı. 2010’a geldiğimizde Euroleague kuralları oturtturdu ve istisnasız kadrolar açık kaldı. Kulüp başarısı mı yoksa milli takım başarısı noktasına geldik. Ben sadece şu yanılgıya düşmeyelim diyorum; arz talep dengelerini ve uluslararası konjonktüre bakmak gerekiyor.”
Okan Çevik: “Altın Jenerasyonu Oynatma Formülü Bulmalıyız”
“Burada hepimiz Türk Basketbolu için konuşuyoruz… 6 yabancı ile sahaya hiç Türk oyuncu çıkartmadan maçı bitirebiliriz. Bu Türk antrenörlerinin umurunda. Ana temel staff 4 kişi desek, 3’te 1’ini zaten yabancılara teslim etmişiz, acaba onların umurunda da mı? Türk antrenörler yer bulduğu sürece daha umurunda olduğundan Türk oyuncuları daha fazla kullanacaktır. Altın jenerasyonu yetiştirdik. Bu oyuncuları ligde oynatamıyoruz. Aynı jenerasyon oyunculara kendi yaşıtlarıyla maç yapma imkanı sağlıyor. Yarışma düzeni sağlayamıyoruz. Diğer liglerde oynatacak formüller üzerinde durduk. Anlık yapılabilecek çözümlerde bazı kulüplerimizin hiç altyapısı yok, dengesiz olacak… Genç takım yaşını doldurmuş oyuncuları nasıl değerlendireceğiz.. 4+1 sisteminde bir Türk oyuncu olacak ve bir pozisyonu onunla dolduruyoruz… 3-4 tane oyuncuya dakika açacaktır… Genç oyuncuların tüm Türkiye'deki takımlara dağıtılmasıyla ilgili bir draft sistemi için çalıştık. 22 yaşındaki bir oyuncuyu Anadolu Efes yetiştirdi. Eğer bu takım oyuncuyu istemiyorsa, NBA’de olduğu gibi tek tek kulüplere sorularak, bu sırayla oynayabileceği kulüplere teklif edilecek. Ben Efes’ten bu oyuncuyu tamamen almıyorum ve yetiştiricilik bedeli ödüyorum. Yıl sonunda oyuncu kulübüne geri dönüyor.”
Barbaros Akkaş: “Ligde Oynayacak Yerli Oyunculara Yaş Sınırı Getirmek Gerekli”
“Bugüne kadar yapılan en büyük hatalardan birisi, bir öneriyi tek başına ele alıyoruz… Bu 4+1 ‘i şimdi Süper Lig dahil olarak yaş sınırı getirmediğinizde iki kişi nemalanacak… Tecrübeli oyuncular son yıllarındaki kişi nemalanacak ya da geçmiş zamanlarda diğer formüllerdeki federasyon bu isimlere altın tepside sunduğundan sadece fiyatlar yükseldi ve menajerler bu Türk oyuncuları daha fazla maliyetle pazarladı… Bunları birbirine bağlamak lazım… 24 yaş sınırı koyarak, 18-22’de federasyon o rakamları belirleyip, dolayısıyla hem kulüpleri madur etmemek lazım. Menajerlerin nemalanmaması lazım hem de 4+2’de milli takımda oynamayacaksa oyunlara yer açmamak alazım.”
Murat Özyer: “Milli Takımın Yetenek Havuzunu Arttırmalıyız”
“Bir takım kısa başlıklar oluşturduk. Şuana kadar konuşulan tüm konuların başlıkları da mevcut. Öncelikle seçim sonrası için dört yıllık Master Plan’ın federasyon tarafından oluşturulması gerektiğini düşündük. Burada A Milli Takım Antrenörü ve ekibinin 4 yılık anlaşma yapıp, bu planı A Milli Takım ve ekibiyle oluşturmasının doğru olduğunu düşündük. Ana planın nasıl işlemesi gerektiğini ve düzeltebilmesini fikir vererek, yaptırıcı bir şekilde olmadan düşünen bir grubun olmasını düşündük. Oyun odaklı, takım odaklı bir oluşum bizi başarıya götürüyor. Oyuncu odaklı devam etmemiz ve asistan antrenörlerle devam ederek, takım oyuncusundan çok yetenekli oyuncuların gelişimine sağlamayı hedefledik. Altyapı organizasyonun yeniden yapılanmasını gerektiğini konuştuk. Tekrardan düzenlenmesi, denetlenmesi ve 5 senelik kriterlerin kulüplere getirilmesi… Ersan İlyasova örneği var. Milli takıma o gelmeyince sistem bozuluyor. Demek ki biz havuzu dar tutuyoruz. Bunun gelişmesi için ne yapmamız lazım. Milli takımın yetenek havuzunu arttırmamız gerekiyor. Gelişim liginin deplasmanlı olması gerektiğini düşündük. Belki yıldızlar ligini 3 yaşa çıkartıp gençlerle ümitleri proje olarak sürdürebiliriz. Ama gelişim ligini çok destekliyoruz. Rekabetçi bir üniversite ligi kurulması ve kulüp dışı kalan oyuncularında burada yer alması… Uzun vadede Master Plan’dan bahsettik. 4 yılık bölüm içinde stratejik master olan yapılması ve ikinci dört sene içerisinde de taşlan bir planın yapılması gerektiğini düşündük. Federasyonumuzun gücünün kulüplerle birleştiğinde etkin olduğunu gördüm.”