Anadolu Efes’i, Euroleague’in flaş ekibi Alba Berlin karşısında galibiyete iki yıldızı Clyburn ve Micic taşıdı.
‘Kriz anında camı kırma’, dünün özelinde Efes’in oyunun sonuna kadar maçın içinde kalmasını ve hatta kazanmasını sağlayan faktörü en iyi anlatan tabirdi. Lacivert-Beyazlılar, neredeyse maçın başından sonuna kadar bu ikilinin “bireysel becerisiyle” çoğunlukla rakibi kovaladı, bazen de kaçtı. Efes her sıkıştığında, krizden çıkarmayı başaran Clyburn ya da Micic’ti. Clyburn 19’da 5, Micic de 17’de 6 isabetle standartlarının altında bir yüzde ile oynasalar da bu yüzdeler bile Efes’e kazanmaya yetti. Alba Berlin gibi baş döndüren tempo ile oyunu sürükleyen, rakibin hücumdaki en ufak hatasını – ribaundu aldığında – geçiş hücumlarıyla cezalandırma konusunda çığır açan bir rakibe karşı 40 dakika diri kalmanız gerekiyor. Efes dün oyunun sonunda bunu başardı ve kazandı. Bu noktada Dunston’ın da hakkını vermeli… Efes’in öne geçtiği son bölümde rakibin kritik hücumlarında savunmada ateşi yakan ve Alba Berlin’e “dur” diyen isim de O’ydu.
Deplasmanda uzatmada gelen Monaco ve ardından iki gün önce Valencia’ya karşı iç sahada alınan yenilgilerde savunma kadar ribaund sorunu da rol oynamıştı. Koumadje gibi boyalı alanda 2.23’lük bir silaha sahip olan, aynı zamanda atletik uzunlarıyla da pota altında rakiplerine sorun yaşatan Alba Berlin’e karşı ribaundlarda 47-37 üstünlük kurdu Efes… Bu da maçın kilit noktalarından biriydi. Bu maça kadar Euroleague’de ilk 3 hafta sonunda en skorer takım (maç başına 88 sayı) olan Alba Berlin’i 74 sayıda tutan Efes, son 2 karşılaşmada arıza veren savunmasına çeki düzen verince kazanmayı başardı.
Efes’in hücumda sürekli “yaratıcı oyuncuların eline bakma” ve takım içinde de artık bu durumu “kabullenme” konusunu çözüme kavuşturması gerekiyor. Micic ya da Clyburn üzerinden gelecek doğaçlamayı bu kadar sık kullanmak, oyunu sürekli onların üzerine yıkmak yerine düzen dahilinde sayı kovalamak uzun vadede daha faydalı olacaktır.
