NBA’de rekabet sadece takımlar üzerinden değil yıldızlar üzerinden de anılır. 80’li yıllar Lakers-Celtics rekabeti kadar Magic Johnson-Larry Bird üzerinden okunur. 90’lara Michael Jordan damga vururken, 2000’ler Kobe Bryant ve Shaquille O’Neal ortaklığında Lakers hanedanlığına sahne olmuştur. 2010’larda bayrağı devralan Lebron James, Stephen Curry ve Kevin Durant kariyerlerinin sonuna yaklaştı. 2020’lerin ortasında bayrağı devralmasını beklediğim Giannis Antetokounmpo’yla rekabet etme potansiyeli olan çok sayıda genç yıldız adayı var. Çok yetenekliler ve çeşitli silahları var. Aralarından bazıları süper star olacak. Ancak önce bazı defolarından kurtulmaları gerek.
Jayson Tatum: Egoizm
Hakkı yeterince teslim edilmeyen oyunculardan. Sade bir stile sahip. Yeterince patlayıcı olmaması ne denli etkili bir oyuncu olduğunu göz ardı etmemize neden oluyor. Çok zor şutları sokuyor ama o kadar kolay gösteriyor ki ne yaptığını fark edemiyoruz. Bu yönüyle bir başka Celtics efsanesi Larry Bird’e benzetiyorum. Sade ama çok etkili. İlk yılında daha çok orta mesafeden atıyordu. İlerleyen dönemde hücumunu çeşitlendirdi. Her şekilde sayı atıyor. Birebir skor üretebiliyor. Üç sayılarla etkili olabiliyor. Zaman zaman savunmada kaytarıyor ama konsantre olduğunda iyi savunmacı. 3 ve 4 numara oynayıp savunabiliyor. Çok yönlü bir oyuncu. Kritik anlarda sorumluluk almaktan çekinmiyor. Son iki yılda biraz bencil bir oyuncuya dönüştü. Bu nedenle zaman zaman takım arkadaşlarıyla arasında sorun yaşıyor. Aslında bu tavrı kendi oyununa da olumsuz yansıyor. Topu elinde çok tutması fazla yorulmasına neden oluyor. Ayrıca rakip savunmaların işini kolaylaştırıyor. Pas vermeyeceğini bildiklerinden penetre kanalını kapatıp, şutunu bozmaya odaklanıyor rakip savunmalar. Oysa al ver yapsa hem savunmayı çözer hem de kolay basket atar. Bu durumun biraz da Celtics’in hücum yönlendiren bir oyuncuya sahip olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum. İyi bir pasör olmadığından hücum Jayson Tatum ve Jaylen Brown’in birebirlerine kalıyor. Tatum’da biraz gençliğinden kaynaklı toylukla bireysel oyunu biraz abarttı. Bu durumun kalıcı bir sorun olacağını düşünmüyorum. Eski koçu şu andaki GM’i Brad Stevens top yönlendiren bir oyun kurucu bulduğunda 98 doğumlu forvet topu paylaşmaya razı olacaktır.
Luka Doncic: Eksik profesyonellik
Listedeki hatta NBA’deki gençler arasında açık ara en yetenekli isim. La Melo kadar iyi pasör, Trae Young kadar skor gücü, Tatum kadar hücum repertuarına sahip. Hepsinden daha iyi liderlik özelliklerine sahip. Kritik anlarda doğru karar verebiliyor. Tek başına takım adeta. Henüz 16 yaşında R.Madrid formasıyla Eurolegue oynadı. Erken yaşta gergin ortamlarda oynamaya alışkın olduğu için NBA’de kendini göstermesi kolay oldu. Kritik anlar, seyirci baskısı, ikili üçlü sıkıştırmalar, el yakan toplar Doncic için problem oluşturmuyor. Yetersiz bir kadrosu olmasına rağmen önceki yıllarda olduğu gibi bu sene de yüksek olasılıkla takımını doğrudan play offa taşıyacak. Sezona iyi başlayamadı ama son dönemde MVP seviyesinde oynuyor.
Güler yüzlü bir yapısı var. Şaka yapmayı seviyor. Genç, yakışıklı ve sevimli. Bu yönüyle hem genç kızların hem de çocukların sevgilisi. Buna Avrupalı olması ve sıra dışı bir yeteneğe sahip olduğunu eklediğimizde global çapta bir pazarlama potansiyeline sahip olduğunu görüyoruz. Bu nedenle Dallas Mavericks’in sahibi Marc Cuban adeta kulübün anahtarını ona verdi. Aynı nedenle NBA Başkanı Adam Silver, Sloven oyuncuyu NBA’in yüzü olarak görüyor. Luka Doncic neşeli ve eğlenmeye düşkün. Ancak yaz tatilini bir sporcu gibi yaşamıyor. Son iki yılda tatilden kilo almış olarak dönüyor. Bu sene nargile içtiği görseller medyaya düştü. NBA öncesi Real Madrid döneminde de tatilden kilolu olarak dönüyordu. Doncic henüz 22 yaşında bir genç. Yakışıklı, Dallas’la 5 yıl 207 milyon dolarlık sözleşmeye imza attı. Artık zengin. Elbette eğlenecek ama ölçülü olmak zorunda. Çünkü atletizmi yeterli değil. Özellikle savunmada büyük sorun yaratacak bu eksikliği olağan üstü sezileriyle kapatıyor. Rakibini çok iyi analiz ediyor. Adeta ne yapacağını bir iki saniye önceden kestirip ona göre hamle yapıyor. Bu yeteneği savunma ve hücumda sorun yaşamasına engel oluyor. Ancak temaslı oynayan, maçlarda en az ikili savunulan bir oyuncu bir de kilosuna dikkat etmezse rakipleriyle baş edemez. Seziler de bir yere kadar etkili olur. Bugün sorun olmayan fiziksel dezavantajlar yaş ilerledikçe sıkıntı yaratır. Hatta sakatlıklar adı ardına gelir. Sezona kilolu girmesi performansını da olumsuz etkiliyor. Bir sezon başındaki oyununu hatırlayalım bir de şimdiki. Şu anda MVP seviyesinde oynuyor. Çünkü sezon öncesine oranla daha fit. Bu da oyununa olumlu yansıyor. Doncic tıpkı Kobe, Lebron gibi bir potansiyele sahip. Onlar çok daha büyük atletik ve fiziksel özelliklere sahip olmalarına rağmen hep çalıştılar. Lebron 30 yaşında Hakeem’den post up dersi alıp sırtı dönük oyununu geliştirdi. Şutunu elit seviyeye taşıdı. Pas odaklı oynamaya başladı. Bu sene de 37 yaşında pivot oynamaya başladı. Çünkü eskisi gibi rakiplerini ezercesine potaya yönelemiyor. Oyununa artı özellikler katarak en iyi olmaya devam etmeye çalışıyor. En iyi olmak zor ama en iyi kalmak daha da zor. Bunun için çok çalışmak gerek. Doncic’in sahip olduğu bütün bu yeteneklere rağmen Lebron veya Kobe gibi büyük başarılar elde etmesini zor görüyorum. Çünkü kafasında çok çalışmak yok. Bu sene koç ve idari kadroyu istediği isimlerle yeniden kurması da bir başka dezavantajı olabilir. Koç Jason Kidd bir yerde onu işe alan Doncic’i yazları sporcu gibi tatil yapması ve daha çok çalışması konusunda uyarabileceğini hiç sanmam! Üzerinde büyük etkisi olan annesi Mirjam Poterbin umarım tehlikenin farkındadır ve oğlunu uyarır. Çünkü takımın sahibi Mark Cuban dahil Doncic’e eleştiri getirmeye cesaret edebilecek başka biri yok.
Doncic’in bir başka eksiği düşük şut yüzdesi. Bu sene % 31’le üçlük atıyor. Kariyerindeki en yüksek üçlük ortalaması % 35 olmuştu. Ancak ben bu konuda gelişeceğine eminim. Şu anda takımda ona hücum organizasyonunda yardımcı olacak oyuncu sayısı çok az. Doncic pozisyon hazırlayan ve ana skorer olarak oynamak zorunda. Çünkü Dallas hücumu onun eline bakıyor. Tim Hardaway JR dahil diğer yardımcı skorerler onun paslarıyla etkili olabiliyor. Üstelik bunu rakip savunmaların ikili hatta üçlü sıkıştırmalarıyla ve adeta dayak yerken yapmak zorunda. Bu kadar zor şartlar altında da haliyle şut yüzdesi düşük olacaktır. Zaman zaman bitirici oynamasını sağlayacak ve rakip savunmaların ilgisini üzerine çekecek takım arkadaşlarının sayısı artarsa Doncic daha iyi yüzdeyle üçlük atar.
LaMelo Ball: Disiplin
La Melo Ball henüz yıldız statüsünde değil. Skor üretme açısından Jayson Tatum, Luka Doncic gibi isimlerin gerisinde. Yüksek olasılıkla da hiçbir zaman onların seviyesinde skorer olamayacak. Ancak onların sahip olmadığı bir yeteneği var. 2001 doğumlu basketbolcu NBA’de ikinci yılında beklentileri aşa aşa devam ediyor. İlk sene yılın çaylağı ödülünü aldı. Seyir zevki yüksek bir oyuncu. Olağan üstü bir pas yeteneğine sahip. Saha görüşü, oyun zekâsı elit seviyede. Oynadığı çoğu maçta jeneriklere girecek estetik hareketler yapıyor. Açık alanda durdurulması çok zor. Her şekilde asist yapabiliyor. Bakmadan, kafasının arkasından hatta iğne deliği diyebileceğimiz kadar en ufak boşluktan asist yapabiliyor. Koşabilen ve topsuz kat edebilen her oyuncu onunla çift haneli skor üretebilir. Lider karaktere sahip. Öz güvenli bir oyuncu. Topu aşağıdan çıkardığı için bloklanmaya çok müsait ve kötü bir şut stili var ama bloklanmıyor. % 35’le maç başına 2.6 üç sayı isabeti var. Bu yüzdeyle ve bu isabet sayısıyla attıktan sonra şutun stili çok da önemli değil. 20 sayı, 7.4 asist ve 7 ribaunt ortalaması ile oynuyor. Boyunun(2.00) avantajını kullanarak rakip gardlara fiziksel üstünlük kuruyor. Patlayıcı değil ama topla seri. Her iki eliyle pas verebiliyor. Sahada adeta su gibi akıyor. Onu izleyeme bayılıyorum. Ancak Koçu James Barrego’nun Ball’ı izlerken benim kadar rahat olduğunu sanmıyorum. Çünkü savunmaya hiç takılmıyor. Kötü de olsa savunma yapmak, yapmaya çalışmak bir şeydir. La Melo onu bile yapmıyor. Oyunu tek yönlü oynuyor. Barrego, geçen sene savunması yüzünden dakikalarını kıstı ama sonuç alamadı. Pas yeteneğiyle savunma yapmadan da önemli bir oyuncu olur ama iddialı bir takımda 30-35 dakika süre alamaz. La Melo’nun savunma sorununu aşacağını düşünüyorum. Savunma yapmasına engel fiziksel bir dezavantajı yok. Konsantre olursa ortalama bir savunmacı olabilir. Yeter ki istesin. Asıl sorunu şov merakı nedeniyle oyun disiplininden uzaklaşması. Her pasının her hareketini estetik yapma merakı zaman zaman gereksiz zorlamalara ve hatalara yol açıyor. Arada bir basit oynamalı. Zaten yeterince estetik hareket yapıyor. Bu konuda kendini yeterince ispat etti. 2001 doğumlu basketbolcunun oyuna dair eksikleri yanında bir diğer olası sorunu daha var. Çocuklarını bir reklam ve gelir kapısı olarak gören babası LaVar Ball. Hornets’in sahibinin Michael Jordan olmasından mı kaynaklanıyor bilemem henüz La Melo’yu zor durumda bırakacak bir tavır içine girmedi. Ancak kontrat senesinde daha fazla para talep etmek için saçma kıyaslamalara girebilir. Bunu daha önce Lonzo Ball için yapmış ve bana göre oğlunun Lakers kariyerinin sonlanmasında önemli rol oynamıştı. La Melo Ball babasına sesiz kalması gerektiğini söylemeli. Yıldız olmakla arasında büyük engel yok. Yeteneklerini disiplinle birleştirip savunmaya konsantre olsun ve saha içinde kalsın yeter.