Ersan İlyasova'nın 5'de 0 üçlük savurduğu, takım olarak 26'da 7 üçlük sokabildiğimiz akşamda, Yunanistan maçını kafa kafaya kazanmamız ilaç gibi geldi.
Komşu çok iyi bir kadroyu yan yana getirmiş. Bakalım onlar, yaşlı ve deneyimli yıldızlar topluluğundan takım yaratmayı başarabilecekler mi?
Yoksa Ataman, 'yıldızsız ve deneyimsiz genç takım yapma' icadını hayata geçerebilecek mi? Bu icat Avrupa Şampiyonası'nda semere verecek mi?
Melih'in doğru zamanda ki isabeti ve Semih'in bütün maça yaydığı olumlu katkısı geceyi lehimize çevirdi. Geceyi kurtardık ama çıkarımları faydaya dönüştürelim.
Eksiklerimiz çok
1.Oyun kurucuda zayıf ötesiyiz… Top getirirken en ufak baskıda top kayıpları yapıyoruz. Kaybetmediğimiz toplar da çeperde dizilmiş adamlarımızca üçlük olarak ateşleniyor. Girerse ne ala yoksa hüsran…
Yunanistan maçında ki kırılma anında Allah'tan Melih imdadımıza yetişti.
2.Takım genç ama oyun tarzı yaşlı. Görünen o ki Ufuk Sarıca'nın bilinmezlerle dolu 'sokak çocuğu' Dixon, Karşıyaka'da bıraktığı yerden devam edecek. İki numara oynayarak üçlükler yağdıracak. Bir numarayı kaptan Sinan ve Kenan'la götüreceğiz. Yani oyun kurucumuz gerçek anlamda başka pozisyonlardan devşirme. Böyle olunca ufak tefek sıkıştırmalar dahi top kayıplarıyla sonuçlanıyor.
Guard gibi guard'ımız yok.
3.Boyalı alan kullanımı mafiş. Uzunlarla pota altını değerlendirme yollarını bulmalı Ataman. Pokerde gelebilecek en kötü el 'beş benzemez'dir. Hangi kombileri tutup kazanacak eli yapacaksın şaşırıp kalırsın. Şansına çekersin ki masada hiç kazanma ihtimalin kalmaz. Ataman aynen o durumda.
Beş dışarıda 'sallabol'dan medet umuyor. Daha ekibinin kilit adamlarına karar verememiş. Ortada ne takım var ne de oyunu… Takım içerden oynamıyor, potaya gitmiyor. Çark-ı-şut ile her akşam kazanmazsın!
Piyango bu çıkmayıverir.