Yazmakta biraz geciktim! Aslında bu biraz kasıtlı oldu. Çırağan sonrası, etrafı şöyle bir koklamak istedim. 50 gün kala diye başlayan konuşmalar sonrası, azıcık kendime, azıcık dışarısına kulak kabarttım. Neler yapıldı? Neler söylendi? Sonrasında neler söylenecek? Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmedi mi yoksa?
Düşler dünyasına açılan pencerenin en önemli kanadını buram buram yaşadım. “2010’da Dünya bizim olmalı” böyle bir cümleyi söylediği zaman takvim yaprakları 1998’i gösteriyordu! 12×365 günü yedik bitirdik, toplam olarak son 50’yi bir hatırlayalım dedik!
Bu satırların her bir harfi için tuş vurdukça saniyeler geri sayıma devam ediyor.
“PASTANIN ÜSTÜNE VİŞNEYİ KOYMA ZAMANI”
Çırağan Saray olarak kariyerinde kimleri ağırladı kimleri! Geçmişin sarayı; yeni çehresi ile hiçte özelliklerinden bir şey kaybetmemişti. Krallar, Başkanlar, Siyasilerin en zirvesi, ya da iş dünyasının devleri! Bu kez sarayımız 2010 Dünya Şampiyonasına 50 gün kala basın toplantısında basketbol adına en fazla söz sahibi FIBA Genel Sekreteri Patrick Baumann ve FIBA İletişim Direktörü Florian Wanninger’i konuk ediyordu.
Bana göre yazılı ve görsel medyanın ilgisi çok iyiydi. Canlı televizyon ve radyo bağlantıları vardı. Sporun artık olmazsa olmazı “sponsorlar” ve temsilcileri tam takım Çırağan’da söylemleri bekliyordu.
Avrupa Şampiyonası elemelerine hazırlanan A Kadın Basketbol Takımımız, tüm idareci ve oyuncuları tam kadro saraydaydı. Hepsi bir birinden güzel ve şık giysiler içinde hem Federasyona hem meslektaşlarına destek vermek amacı ile gelmeleri çok hoştu.
Erkek Takımımız ilk kez toplandı. Bütün oyuncular oradaydı.
Radyospor olarak, yemek salonunun yanına kurduğumuz stüdyoda: Federasyon Başkanı Turgay Demirel, Genel Sekreter Ali Özsoy ve başta Hidayet Türkoğlu ile oyuncuların tamamı, 2010 organizasyonu ve sahada elde edilecek netice olarak ne kadar iddialı olduklarını mikrofonlardan Asist programının dev ismi Murat Murathanoğlu ile birlikte Radyospor’un ulaştığı her yere anlattılar. Kadın oyuncularımızda mikrofonlardan organizasyona ve oyuncularımıza destek vermesi müthişti.
İlk önce TBF Genel Sekreteri Ali Özsoy 12 x 365 günü özetlerken, yapılanlar, yeni salonlar, eskilerinin revize edilmesini hatta bitim sonrası test meç ve organizasyonların başarı ile neticelendiğini anlattı. Özsoy: Belki de uzun zamandır her cümlesinin bitiminde sırtından derin bir yükün kalktığını huzura kavuştuğunu hisseder gibiydim. Son cümlesinden sonra derin bir ohhhh! çekti. Görevin en önemli bölümü başarı ile tamamlanmıştı. Türkiye her şeyi ile 50 gün sonrası büyük Şampiyonaya hazırdı.
Görevi icabı “ince eleyip, sık dokuyan” oğlu ne yaparsa yapsın mutlu olmayan babalar gibi, suratı hep tezgahta sıkılmayı bekleyen limonlar gibi ekşili duran, mutsuzluğu, huzursuzluğu daima güzelliklere galebe çalan yaşamı kederli görünümlü olarak geçen “Patrick Baumann” Ali Özsoy sunumu ve basın mensuplarının sorularından sonra, bin botoks yapılsa düzelmeyecek çatık kaşları belki de, yaşamında ilk kez güleç bir tavra döndü ve inanması güç ama esprili bir şekilde: PASTANIN ÜSTÜNE VİŞNEYİ KOYMA ZAMANI diyerek cümleye başladı.
Baumann: “Her şey planlanan şekilde yürüyor. Türkiye’ye gelen takımlar ve izleyicilerin çok iyi zaman geçireceğine inanıyorum. Artık sadece pastanın üstüne vişneyi koymak kaldı. Şampiyonanın başlayacağı ve pastayı yemeyi dört gözle bekliyoruz. İndianapolis, 2006 Japonya gibi, bu şampiyonanın eskilere göre daha büyük olup almaması değil, NE KADAR BÜYÜK BİR ŞAMPİYONA OLACAĞI ÖNEMLİ” dedi. Evet FIBA Genel Sekreteri bu şampiyona için çok ümitliydi ve öyle huzur veren cümlelerle hepimizin içini ısıttı. İnanıyorum ki, Federasyon adına yapılanlardan TÜRK olarak yediden yetmişe hepimiz mutlu olduk, oluyoruz ve turnuva bitimi aynı duygularla mutlu olacağız…
Hayatının neredeyse tamamını FIBA İletişim Direktörü olarak geçiren Florian Wanninger, yılların deneyimi ile: “Şu an çok iyi durumdayız.(Nasıl ama? Tam bizim safımızdan biri gibi konuşuyor) Çok çok önemli bir turnuva, SAHNE HAZIR BİZ BU SAHNEYE ÇIKMAYA HAZIRIZ” dedi. Çok mutluydu. Evet bizlerde mutluyduk Bay Patrick, Bay Florian! Çok zor ve korkulu günler geceler sonrası böyle bir güne ulaşmak kolay olmadı. Birde bu taşın altında elleri olan dostlarımıza sorsaydık! Nasıl mutlu musunuz?
Kısa ve öz 50 gün nedir ki, nice elliler bitirdik. Ancak Hükümet, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve Başta İstanbul Belediyesi ve turnuva düzenlenecek tüm belediyeler bizzat kendi organizasyonları gibi üzerlerine titredikleri 2010 DÜNYA BASKETBOL ŞAMPİYONASI geçmiş tüm benzerlerinin üstünde ve gelecekte yapılması imkansız görsellikte olacağına inanıyorum.
YUNANİSTAN (ATİNA)-ABD (INDIANAPOLIS)-JAPONYA (TOKYO) ve TÜRKİYE….
4 sene sonrası başka bir kıta başka bir şehir, tam 16 yıl sonra Avrupa, kim bilir hangi şehir! Sonra bir 16 yıl daha! Kısaca bu DÜNYA ŞAMPİYONASI ORGANİZASYONUNUN kıymetini bilelim.
Tüm basın toplantısının sonunda sponsorların mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Kolay değil. Yaptığı desteğin iyi, güzel ses getirmesi ve önemli dönüşüm sağlaması hem onlar hem basketbolumuz için çok önemli. Bence hedef on ikiden vurulmuştu.
Son olarak:
Turgay Demirel’in dediği gibi: “2010 Dünya Şampiyonası ülkemiz için çok önemli bir organizasyon, Olimpiyatlara açılan bir penceredir. Herkes bu turnuvayı bir şölen olarak kabul etmeli, farkına varmalı ve tadını çıkarmalı”



