Sayın basketbolseverler öncelikle hepinizin bayramını candan kutlarım. Bu arada Sayın Adnan Polat'a da bir mesaj göndermek isterim. ''Acı var mı acı ? Bana çok acı verdin, hala da veriyorsun. Çekil artık oradan beceremiyorsun. Al o Yiğit kardeşini de evine dön.''
Çok eskiden, hikaye bu ya; bir mahalede yakışıklı bir genç varmış. Hiç çalışmazmış, çok tembelmiş ve hırsızlık yaparmış. Her gün üç, beş demez birşeyler çalıp, eve getirirmiş. Yaşlı annesi de ''Aferin oğlum, arslan oğlum'' der hırsızlığı teşvik edermiş. Gel zaman, git zaman yakışıklı genç yakalanış ve hikaye bu ya idama mahkum olmuş. Jandarmaların ortasında idama giderken, son arzusunu sormuşlar, o da ''Şu annemi getirin de onunla vedalaşayım'' demiş. Annesini getirdilerinde “Uzat o mübarek dilini de öpeyim” demiş ve annesi dilini uzatır uzatmaz 'hart' diye dilini ısırıp, kopartmış ve “Zamanında bana doğruları söyleseydin bu hale düşmezdim”demiş.
Yıllardır, her yazı yazmak fırsatı bulduğumda günlük, haftalık, aylık gazete ve dergilerde yazı yazan dostların çok önemli bir görev yaptıklarını, önemli bir görev üstlendiklerini vurgulamaya çalışırım. Kendilerine önemli dergi, gazetelerde köşe verilen, o köşelerde yazı yazmak fırsatı yakalayan bu arkadaşlarımızın önemli bir iletişim, mesaj verme görevi yüklendiklerini hatırlatırım.
Gel gör ki Efes Pilsen, Euroleague'in en önemli, en hayati maçında 30'a yakın fark yiyor, berbat bir oyun oynuyor ve ülkenin en büyük gazetesinde yorum yazan dostumuz 'Aman canım' diyor, 'İyi ki bu kötü oyun, bu fark Panathiniakos maçına denk geldi, ya başka maç olsaydı.'' Yahu zaten asıl hedef o maç. Bu maçı kaybettiğin zaman hedeften uzaklaşıyor, bütün yatırımın boşa gidiyor. O maçı kaybettikten sonra ötekileri kazansan, ne olacak ancak sizin mahallede başarılı olursun. Bu da yetmiyor; aynı yorumcu TV'de bu kez Efes Pilsen karşısında maçın neredeyse 3/4'ünü önde götüren Galatasaray, sonuçta yenilince ''Ben söylemistim, Efes Pilsen bunları yakalar, maçı da kazanır demiştim'' demek yerine saçmalıyor. ''Çok iyi oynadılar, öyle oldu, böyle oldu'' diye ne şiş yanıyor, ne kebap.
Beyler sizler böyle yaptıkça, hem kimseye yaranamıyorsunuz, hem hiçbir olumlu mesaj veremiyorsunuz. Sonunda da işsiz kalıyorsunuz. Şimdi bana yağdırıyorsunuzdur. Çünkü alışık değilsiniz, üşenmeyin şöyle bir etrafa bakın; hep aynı yalakalık. Sonunda dilinizi ısıracaklar haaaaa, benden söylemesi.