Son dört Avrupa Şampiyonası'nda üçüncü kez altın madalyaya uzanan, 1999'dan bu yana sekizinci madalyasını elde eden İspanya…
Geçen şampiyonanın ve kaçırılan altının intikamını yarı finallerde çoktan almış olan, favori titrini her zaman isminin önüne alan takım…
Bu akşam bekleneni hatta belki fazlasını veren efsane…
NBA'den oyuncu katılımının oldukça yüksek olduğu bir Avrupa Şampiyonası geride kaldı.
Finaldeyse yaklaşık 20 Euroleague oyuncusu şampiyonluk için parkedeydi.
Ancak bunlar İspanyolları durdurmaya yetmedi.
İspanya turnuva genelinde kendi sistemini bozmayan bir oyun sergiledi. Final gecesinde de Litvanya karşısında yine bu sistemini uygulamayı sürdürdü ve en büyük gücü Gasol'ü çok iyi korudu; maçın 2. yarısına ve sonlarına yıpratmadan getirmeyi başardı.
Bu maç özelinde, ilk çeyrekteki İspanya savunmasının belirleyici olduğunu söylersek yanlış olmaz. Llull ve Rodriguez asistleri ve enerjisiyle ön plana çıktı. Takımın önemli isimlerinden Rudy Fernandez'in sakatlığının da oyunlarını hiç aksatmadığı gözden kaçmadı. Rotasyon ve kadro derinliğinin bu tarz turnuvalarda ne kadar önemli olduğu konuşulur hep, Claver'in rotasyona dahil olması ve final gecesindeki katkılarıyla bunu bir kez daha görmüş olduk. İspanya, 15 sayılık farkı koruduğu dakikalar boyunca oyunu yavaşlatıyor izlenimi verse de finali ve şampiyonluğu daha çok isteyen taraf olduğunun enerjisini ekranlardan bize aktardı.
Takıma bakarsak, Gasol zaten kendisine ayrı bir bölüm ayrılmasını hak ediyor kuşkusuz. Rudy Fernandez, Felipe Reyes, Sergio Llull ve Sergio Rodriguez; bu dörtlü Euroleague, İspanya Ligi ve İspanya Kupası'nı Real Madrid ile kazanarak bu yılı zaten unutulmaz kılmışlardı. Avrupa Şampiyonluğu eklemek de onları bir kez daha tarihe yazdırdı. Önlerinde 2 kupa daha var; İspanya Süper Kupası ve Kıtalararası Kupa. Velhasıl bu bahsettiğimiz oyuncular İspanya'nın oturmuş sisteminin, birbiriyle oynamaya alışkın parçaları.
Belki de İspanya'nın en büyük avantajlarından biri bu oldu turnuva boyunca. Maçın hiçbir anında oyundan düşmeyen, başarılı top paylaşımı yapan, uzun süredir beraber oynayan yani gerçek anlamda takım olan, favori olduğunu bilen ancak bunun rehavetiyle değil ciddiyetiyle sahada olan bir takım İspanya. Başarısının sırrı çok da saklı değil aslında.
Litvanya için söylenebilecek şey gerçekten çok iyi bir takım olduğu ancak bazı eksiklerine ya da sorunlu bölgelerine çözüm üretememiş olması. Final gecesinde, ilk periyot itibariyle İspanya karşısında çok zorlandılar. Birinci ve üçüncü çeyrekte ürettikleri toplam sayı ikinci çeyrekten az. (1.çeyrek: 8 sayı + 3.çeyrek: 10 sayı= 18 < 2.çeyrek:25 sayı)
Yani özellikle ilk periyotta başlayan; “İspanya'nın sert savunması karşısında zorlanma durumu”, ikinci çeyrekte azalsa da 2.yarıda yine onları zorlayan etken oldu. İspanya'nın savunmasının sertliğine cevap veremediler, kötü dış şut ve yetersiz hücum organizasyonlarıyla finalden koptular.
Ancak her şey bir yana bu şampiyona kuşkusuz Pau Gasol ismini 'altın' harflerle yazacak.
Gasol'ün İspanya formasıyla ulaştığı muhteşem istatistiklerden bahsetmeye gerek yok artık. Çünkü Gasol o istatistikler ve başarıya doymayan yapısıyla şu an hepimizin evinde sohbet konusu.
Eurobasket 2015 Gasol adıyla hatırlanacak ve aradan yıllar geçtiğinde bile herkes bu turnuvayı onun insanüstü performansıyla konuşacak. Gasol, Almanya ve Fransa'da sahaya çıkmadan çok önce basketbol tarihi için ne kadar önemli bir figür olduğunu kanıtlamıştı. Bugün şampiyona bitti ve O Eurobasket tarihinin en yaşlı MVP'si oldu.
Bugün yıldızlaştığı yaş 35 ve bu 35 yıla müthiş basketbol güzellikleri sığdırdı Gasol ama bu finalden sonra tüm basketbol severler ve sporu takip edenler için o artık bambaşka bir konumda.
Onun sayesinde çocuklar basketbola merak salacak ve parkeye çıkacak, onun sayesinde İspanya harika jenerasyonlar yaratmaya devam edecek. Onun gibi özel ve saygıdeğer sporcular var olduğu için spor hala bu dünyadaki yegane keyifli şeylerden olmaya devam edecek.
ÇAĞIL ÖZGE ÖZKUL
GSTV Spikeri/Programcısı



