Banvit-Efes serisinde durum 2-2’ye gelince ve özellikle son maçta ortam iyice gerilince Efes Pilsen çok net şekilde favori haline gelmişti. Çünkü yıllardır bu seviyeleri oynamaya çok alışkın bir Efes var. Banvit’in, böylesine tecrübeli bir takıma karşı bile yarı final serisini 5. maça taşıması, asla pes etmemesi ve dün de son dakikaya kadar mücadeleden vazgeçmemesi bile başlı başına büyük bir başarıydı. Serinin ilk maçında yazmıştım, ‘sonuç ne olursa olsun Banvit, ayakta alkışlanmalı’ diye, ben dün onu yaptım.
Kader maçına gelince, beklenen bir şeydi, oyunun teknikten taktikten çıkacağı ve daha çok bireysel yeteneklerle kazanılacağı. Efes’in iki Kerem’i işte burada ağır bastı. Kerem Tunçeri, en kritik anlarda yine takımını çok iyi yönetirken, Kerem Gönlüm de, boyalı alanda hem savunma, hem de hücumda ön plana çıktı.
Efes savunmasının temel amacı rakibi boyalı alandan uzak tutmaktı, müthiş baskısıyla oyunun genelinde de bunu başardı. Davis-Williams ikilisi 7’si serbest atıştan sadece 9 sayıda kaldı. Efes’in tek sıkıntısı boyalı alanı devreye sokamamaktı, Ekrem Memnun da Barac’ı en kritik anda sahaya alarak, bunu başardı. Böyle bir günde Bandırma ekibini ayakta tutabilecek tek şey dış atışlardı. Onu da buldu aslında Banvit. Serkan-Lucas ikilisi çok iyi oynadı. Ancak en önemli kozları Barış ile Simmons‘ın beklentilerin çok uzağında kalması sonlarını hazırladı. İstek konusunda fazlasını sahaya yansıttı Banvit, 13 top kaybı açığını, 8 bloğuyla kapattı. Ama yaptıkları en büyük hata, rakibe verdikleri 16 hücum ribaunduydu.