MHK'nin Recep Ankaralı'yı Euroleague maçının ardından ayağının tozuyla ligde sahaya çıkarması şaşkınlık yaratmıştı.
Gözler MHK'ye çevrilirken eski basketbolcu ve Basketbol Federasyonu yöneticisi Yusuf Erboy, Totem spor'a yazdığı yazı gündeme geldi:
Sezon başından itibaren takımlarımızın tek ortak nokta hakemlerimizin formsuz, eğitimsiz, standartları olmaması gibi tamamen Basketbol Federasyonu MHK’sının görev ve sorumluluklarını içeren konulardaki şikâyetleri oldu. Değişen ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Maalesef bir adım ileri gidilmedi, hatta erkekler en üst liginde mücadele eden takım yöneticisine bizzat MHK Başkanı tarafından ''Muhatabım değilsiniz'' cevabı verildi. Görev ve sorumluluktan vazgeçtik, nezaketten, hoşgörüden vazgeçilmiş bir noktaya gelindi. Her sporun kendine göre yönerge, mevzuat, yönetmelikleri olduğundan sporseverler de gözlerinde basketbol MHK’sını değişik görebilirler. Bu nedenle basketbol MHK’sı nedir, ne değildir? Yazalım bulunsun!
Türkiye de iki farklı tip spor federasyonu var birincisi bağımsız (nasıl bağımsızsa) sayısı 50+ olan spor federasyonları var. Bir de TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU var. Neden bunlar birbirinden farklı? İkisinin ayrı kanunları var. TFF kanunun olması ve bu kanunun içeriğinde yazanlar ayrıca gelirlerinin büyüklüğü sebebiyle olabildiğince özerk görünüyor! (ama siyaset TFF’ye de çok karışıyor). TFF kanununa göre MHK başkanlık seçiminde sırasında seçiliyor. Bu tam bir seçim anlamına gelmese bile neticede başkanın MHK listesini delegelerin beğeneceği şekilde oluşturma kaygısı olduğunu öngörebilir. Yani seçim öncesinde MHK bir beğeni süzgecinden geçiyor.
Diğer hiç bir federasyonda MHK seçilmiyor. Çünkü bağımsız federasyonlar kanununda böyle bir şey yok. Bu sebeple aslında kurul değil 'komite' adını almalılar. Ancak özellikle basketbol MHK'sı kamuoyunun futbol MHK'sına verdiği değerden faydalanarak kendisini yüceltiyor ve olduğundan daha üstün hale getirmeye çalışıyor. Neticede futbol MHK’sı dışında hiç bir MHK seçimle gelmiyor. 'ATANIYOR'. Seçilmiş olsa bir nebze ön beğeni meşruiyeti kazanacak ve ''Seçerken beni biliyordun ve beni seçtin'' diyebilecek. Ancak ''Atanan hala beğeni sürecindedir ve meşruiyetini gönüllerde seçilmeden kazanamaz''… Sayın Emin Balcı ve MHK’sı da henüz bu süreçtedir. Ancak ne yazık ki sezon başından beri meydana gelen 'olaylara yaklaşımları ya da çözüm yöntemleri' basketbolun MHK’sının bir bakış açısına sahip olmadığını, olamayacağını ispatlıyor. Sanırım basketbolun MHK’sı atananların seçenlere üstünlük sağladığı bir dönemden ve o zihniyete sahip bir camiadan geliyor ve galiba bu zihniyetten vazgeçmeleri imkansız görünüyor. Bu görevlere 'atanma' nedenlerinin takımlara hizmet etmek olmasına rağmen bulundukları mevkileri üstünlük sağlamak, hakimiyet kurmak, güçlü görünmek için kullanmaya çalışmaları gelinen noktanın ispatıdır. Ülkemizde takım ve ulusal takımlarımız seviyesinde futbol ve basketbol branşlarından çok daha başarılı olmuş takım ve bireysel sporcularımız, takımlarımız ve bağlı bulundukları federasyonlarımız var. Spor kamuoyunda ya da ülkemizde kaç kişi VOLEYBOL FEDERASYONU MHK BAŞKANI’nın varlığından haberdar ya da adını biliyor. Ya da HENTBOL FEDERASYONU MHK BAŞKAN’nın adını biliyor?
Reklamları geçelim, futbolun MHK’sından nema almayı bırakalım.
Uzun lafın kısası MHK’nin takımlarla olan iletişimi federasyon çalışanlarına uyguladığınız baskıcı iş politikaları ile kuramazsınız. Çünkü takımlar var olma nedeninizdir.
YUSUF ERBOY