Fenerbahçe BEKO, bu sezon ilk kez böylesine görkemli bir hücum performansıyla kazanmayı başardı Belgrad’da… Geçen hafta yine bu sezon ilk kez 90 sayı ürettiği Alba Berlin maçı kriter olamaz… Ancak dün hem de Kızılyıldız gibi zor bir deplasmanda 96 sayı üreterek kazanmak belki de Sarı-Lacivertliler için yeni bir başlangıcın habercisi olabilir…
Evet, Fenerbahçe BEKO için potasında 91 sayı gördüğü bir maçı kazanıyor olmak gerçekten de coach Jasikevicius’un oyun felsefesi ile örtüşen bir durum değil… Zaten 80’in üzerinde sayı yediği 7 maçın 5’ini kaybetmişti Sarı-Lacivertliler… Belki de bu sezon ilk kez ‘savunmanın ikinci planda’ kaldığı bir 40 dakikayı galibiyetle taçlandırmayı başardı Kanarya…
Elbette her maç bu senaryo ile ilerleyecek değil… Zaten her maçı bu şekilde kazanmak da olası değil… Ancak bir savunma takım olarak ‘fabrika ayarlarını’ gerektiğinde böyle ‘esnetebiliyor olmak’ çok ama çok önemli…
Son birkaç yıldır Kızılyıldız’a karşı şansı tutmayan, bu sezon da evinde Sırp ekibine tam 21 sayı farkla kaybeden Sarı-Lacivertliler, aynı kırılgan döngüyü yaşadığı Zalgiris deplasmanından sonra Belgrad’a da çok ‘kararlı’ gitmişti, belli ki… Bu duyguyu oyunun başından sonuna kadar da hissettirdiler.
Dünkü ‘özel’ hücum gecesinin en parlak ismi elbette Nicolo Melli’ydi. İtalyan uzun bu kez kısalardan bekleneni yapıp, çizgi gerisinden hünerini konuşturdu. Daha 15. dakika dolmadan 4. üçlüğü geçirmişti bile çemberin içinden… Maçı da 5/8 üçlük isabetiyle noktaladı. Sertaç’ın olmadığı gecede, hiç 2 sayılık atış denemeden 16 sayı, 7 ribaund, 3 asist ve 1 top çalma ile 24 verimlilik puanına ulaşıp sezonun kendisi adına en etkili performansına imza attı.
Nigel Hayes Davis’i savunmak, karşısında kim olursa olsun gerçekten de hiç kolay değil. Repertuarında birbirinden farklı seçenekler var ABD’li oyuncunun… Dün de yine oyunun her anında, her ihtiyaç duyulduğunda sorumluluk almaktan kaçınmadı, 27 sayı, 2 ribaund, 2 asist, 2 top çalma ile 27 verimlilik puanıyla MVP O’ydu… Tarık da yüksek yüzde ile eşlik etti Nigel’a… 22 dakikada 6/8 şut isabetiyle 16 sayılık katıkı verdi, 1 ribaund, 1 asist, 1 top çalma ile maçı 16 verimlilikle kapattı. Guduric de son bölümde birkaç hata yapsa da 11 sayı, 2 ribaund, 8 asist, 1 top çalma ile yine oldukça verimliydi.
Bireysel performansların ötesinde Fenerbahçe yine ‘takım kimliği’ ile ön plana çıkmayı başardı. Top paylaşımı, doğru şut seçimi konusunda yine çark kusursuz seviyedeydi. Zagars da 4 sayı, 5 asist, 2 top çalma ile hatasızdı. Hall, Colson, Birch de aldıkları sürenün hakkını verdiler.
MCCOLLUM GÜVEN VERDİ
Fenerbahçe BEKO’nun kısa bir süre önce Karşıyaka’dan kadrosuna kattığı Errick McCollum da dün ilk kez Sarı-Lacivertli forma ile 19 dakika süre aldı. Tecrübe denen şeyin ne anlama geldiğini kanıtlar gibiydi McCollum… Sanki uzun yıllardır bu formayı giyiyormuşçasına özgüvenli, aidiyeti hisseden, faydalı olmak için elinden geleni yapan bir McCollum vardı sahada… Önümüzdeki hafta 37. yaşını dolduracak olan ABD’li şutör, younu forse ederek değil, ihtiyaç olduğu anlarda sahneye çıktı. 2’si faul çizgisinden, biri de farkın 9 sayıya eridiği son 3 dakikaya girilirken kaydettiği can alıcı üçlük olmak üzere 7 sayı üretti. 1 ribaund ve 1 asistin yanında Dos Santos’a yaptığı blok da takipçiliğinin ödülüydü. Kısacası varlığının fayda getireceğini daha ilk maçtan hissettirdi.
Sonuçta Fenerbahçe çift maç haftasının ilk ayağında üst üste 3. galibiyetini elde ederek maç eksiğine rağmen ikinciliğe oturdu. Cuma akşamı evindeki Zalgiris maçı, ‘yukarılarda kök salmak’ adına artı hanesine eklenebilecek bir 40 dakika olacak…
