28 Eylül 2024, Cumartesi
spot_img
Ana SayfaDİĞERARŞİVSiste Kaybolan Adam: Türk Antrenörü / HAYDAR KEMAL ATEŞ

Siste Kaybolan Adam: Türk Antrenörü / HAYDAR KEMAL ATEŞ

Yazmayalım diyorum, ancak yazılmayacak gibi değil ki.
Şöyle bir Türkiye basketbolu düşünün. Kapayın gözlerinizi hayal edin.
“TBL” dünya ligi olmuş, oyuncular dünyanın dört bir yanından. Baş antrenörler, eski Yugoslavya topraklarından, komşu Yunanistan’dan, yardımcılar çeşitli ülkelerden. Oyuncuların yüze 90'ı aynı mahalden ve ABD vatandaşlarından. Oyuncu menajerleri zaten Yugoslavya, İtalyan ortak yapım. Takım menajerleri aynı model.
Nasıl ama?
Yeryüzünde bu güne kadar olmamış bir şey. Fransızlar penisilini bulmuş, Amerikalılar telefonu, biz de içinde Türk olmayan 1. Türkiye Ligi'ni bulmuş oluruz. Belki icat Nobel’ini alırız.
Neyse şimdilik böyle idare ederiz. Bu işi meslek edinmiş Türk antrenörler ve oyuncular hep beraber 2. Lig'e tıkışırız. O da elimizden gidip de 3. Lig'de toplanmadan önce, sevgili camiamız ve basınımız biz Türklerle ilgili aslı astarı olmayan dedikodularla, karalamalar ve aşağılamalarla bizleri iyice bitap düşürürler. 1. Lig'deki değerli, yabancı kardeş, arkadaş ve abilerimiz de, (bize senelerce etik olmadığı söylenen ve ayıplanan, ama hâlbuki onlara göre son derece normal olan) aksiyonlarından ötürü alkışlanırlar. Teknik hatalarını ise “bir bildiği vardır azizim” diyerek geçiştirip, aynı hataları yapan Türk koçları ise katran ve tüyle tanıştırırlar. Oyuncuyu dövüp hakaret edenlere, “Ooo! Gençleri iyi yetiştiriyor” deyip, es kaza bizimkilerden biri yapsa “terbiyesiz, manyak” deyip, linç etmeye kalkarlar.
Yahu, arkadaşlar, bu iş nasıl olacak!!!
Hangi örneği verelim. Hepsi birbirinden acı. En çok yandığım da şu. Yeri geldiğinde herkesin ağzında ciklet, “Tamam ligimize yabancı antrenör gelmesin ama bizim Türk antrenörler de kendilerini biraz geliştirsin.” Ne güzel bir laf değil mi?
Bu laf şeye benziyor, kendisine 2, 3 çocuk vererek senelerce yanında olan, genel tabirle, “saçını süpürge eden” karısını beğenmeyip de aldatan herifin, ona “kendine hiç bakmadın, beni de ihmal ettin ” demesine benziyor.
Biz istediğimiz kadar kendimizi geliştirelim, nafile.
Daha geliştir kardeşim daha geliştir!
Daha gelişelim öyle mi, daha ne yapalım, mutasyona uğrayıp yüzgeç mi çıkaralım. Ona bile laf ederler, “herife bak amfibi olmuş”.
Ne yani basketbolumuzda yeterli olmayanlar sadece oyuncular ve antrenörler mi? Federasyonumuz çalışanları hep Türk, derneklerimiz hep Türk, kulüp yöneticilerimiz hep Türk, basınımız (gazeteci, programcı, spiker, yorumcu) hepsi Türk çocukları. Demek ki herkes dört dörtlük, ama bizler kim bilir kaçta kaç? Bu ne yahu.
Şahsımdan Misal; Toplamda ;
19 yıl profesyonel oyunculuk.
3 yıl kulüp yöneticiliği (Basketbol şube sorumlusu)
30 sene basketbol antrenörlüğü (Tamamı Baş antrenör olarak )
Birinci ve ikinci lig de çeşitli dereceler ve yetiştirilen sayısız lig oyuncusu
Yüksek derece eğitim ( iki fakülte mezuniyeti)
2 yabancı, bir ana dil 3 lisan
Toplam basketbol içinde geçen 52 senelik bir emek ve tecrübe.
Bir iki tane hakikaten üst düzey olanlar hariç (aslında o kadarı bizde de var), gelin bu güne kadar Türkiye'ye gelip fazla barınamadan giden yabancı antrenörleri hatırlayalım ve bir de ben ve benzerlerim gibi, (kendilerini bir türlü geliştirememiş olan! Az bilgili az kültürlü, hiç Avrupalı!) çalıştırıcı arkadaşlara bakalım.
Yani şu mu?
Bu gelen arkadaşların hepsi Avrupa’nın en iyi ligi denilen Türkiye Liginde antrenörlük yapabilecek kapasitede ve kalitede, ama biz gelişmemiş tip Türk antrenörler, Avrupa’nın (San Marino ve Lüksemburg dâhil) hiçbir ülkesinde çalışacak kapasitede değil.
Bize yani akranlarımıza, yaşlı, enerji ve hırslarını kaybetmiş diyenler, gelenlerin yaşı yerine boncuklarına bakarlar.
Ayrıca bakın bu kadar yabancı ile çalışan kulüplere… Hepsi istedikleri dereceleri elde edebiliyorlar mı? Senelerce milli takımımızda bir Türk çalıştırıcı göremedik. Şimdi Ergin Ataman geldi de rahatladık, ne oldu daha mı kötü oldu?
Diyorlar ki, nasıl yabancılar dünyaya yayıldı, bizim antrenörlerimiz de Avrupa’da ya da en azından Arap yarım adasında çalışsınlar. Yahu, daha nasıl anlatalım! Biz hariç herkes örgütlenmiş, herkes birbirini kolluyor. Kolaysa Amerikan mafyasını, ya da Yugoslav mafyasını aş da göreyim. Gidin bakın bütün birleşik Arap Emirlikleri'ne… Ya Amerikalı ya da Yugoslav. Araya İspanyol sıkışırsa ne ala.
Avrupa zaten her konuda yasak. Adamlar bizi almıyor almaz, onlar her şekilde buraya gelir, ama bizi kendi ülkelerine katiyen almazlar (Tek müspet örnek Erman Kunter, Allah'tan varsın Erman). Alana kadar da çatlatırlar. Sana 1000 Euro teklif ederler, kendileri gelip 50,000 Euro isterler. Bunu anlamak için daha ne kadar uğraşacağız! 1000 senedir onlar hep alır, biz de 1000 senedir hep veririz, alamayız. (bak. Osmanlı dönemi kapitülasyonlar ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği başvurusu geçmişi vb.)
El İnsaf!
Ama bu işin ciddiyeti nasıl ve ne zaman anlaşılır biliyor musunuz?
Olmaz ama eğer olursa diyoruz;
Yabancı yöneticiler de gelip, Türk basketbolunda ve Türk kulüplerinde yöneticiliğe talip oldukları zaman.
Ondan sonra hep beraber bu işleri bırakıp mum yakarız.
Hayırlı akşamlar,
İyi Uykular…
BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler