Pandemiden sonraki ilk altyapı şampiyonasında gördük ki takım antrenmanlarının yapılmadığı, maçların oynanmadığı, aslına bakarsanız bireysel gelişim çalışmalarına fırsat tanıyan uzun süreci bazıları iyi geçirmiş, bazıları kötü… TBF'nin TV kalitesinde youtube üzerinden yaptığı spikerli maç yayınlarını izleyenler kulüplere notlarını verdi.
Olanakları fazla olan, altyapıya kaynak ayıran, tesis, malzeme, konaklama, servis sorunu bulunmayan, kumaşı iyi oyuncu portföyüne sahip kulüpler eğer antrenör konusuna doğru yaklaşmıyorlarsa bütün diğer zenginlikleri çöpe gider. Öyle büyük kulüpler biliyoruz ki dışarıdan altyapıya oyuncu getirirken yüzbinler sayar, tasarrufu ise antrenör maaşından yaptığını zanneder. Öncelikli olarak altyapının başında donanımı, deneyimi yüksek kariyerli bir teknik adam şart… Kulüp de altyapı çalışanlarını "Aman, dereceye girelim." diye baskı altına almayacak, aksine "Kaçıncı olursan ol ama A Takıma oyuncu yetiştir." diyecek. Altyapının başındaki teknik direktörün önceliği altyapı antrenörlerinin gelişimini sağlamak olacak, bu konuda da kulübün antrenörlere yatırım yapmasını sağlayacak. Kulüp gerekirse antrenörleri eğitmek için dışarıdan antrenör getirecek veya kendi antrenörlerini basketbolun altyapısının güçlü olduğu ülkelere öğrenim amaçlı olarak en az bir sezon gönderecek. TBF Eğitim Kurulu antrenör kalitesini yükseltmek için ne kadar çalışırsa çalışsın, bu iş kulüplerde biter. Altyapılarda çalışan antrenörlerin 'çoğunluğunun' değişen basketbola ayak uyduramadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Elbette bu konuda tek faktör antrenör değil ve başka dinamikler var ama son yıllarda birkaç istisna dışında büyük oyuncu yetiştirememizin nedenlerinden biri antrenmanların içeriği ve kalitesindeki yetersizlik. Kulüplerin ise bu konuda şikayete hakkı yok çünkü her şeyden önce antrenörlerin kendi gelişimleri için daha fazla ve doğru çaba harcaması şart ama oyuncu kadar antrenör yetiştirmek de kulüplerin işi.
Eğer bir antrenör dereceye girmek için sadece oyuncuların var olan özelliklerinden yararlanıyorsa, o antrenörü gönderin gitsin. Eğer bir antrenör "her şeyi yapan oyuncu" projesiyle oyuncuların eksiklerinin üzerine düşüyorsa, bırakın istediği kadar maç kaybetsin çünkü artık tek yönlü oyuncular demode oldu ve onlar basketboldan ekmek yiyemezler, sizin A Takım oyuncunuz da olamazlar. Örneğin, bütün oyuncular belli düzeyde şut sokmak zorunda. Çünkü takımda şut atamayan bir oyuncu, setlerin kırılması, hücumun 4 kişi oynanması demek ki, bu da rakip savunma için büyük bir nimet. (Şut sokamayan gitsin hentbolcu olsun, başlıklı yazıma hentbolcular alınmış. Mutlaka hentbolun da zorlukları vardır, amacım hiçbir branşı aşağılamak değildi ama hentbolda hedefin basketbola göre daha büyük olduğunu vurgulayarak, şut sokamayanların belki de hentbolda başarılı olabileceğini belirtmek istemiştim.)
Her oyuncunun pas fundamentali olmalı, her oyuncu gerektiğinde topu getirebilmeli ve saha görüşüne bağlı olarak asist de yapabilmeli… Elbette bazılarını daha kaliteli…
Altyapı antrenörleri şunu iyi bilmeli ki insanlar şampiyon altyapı takımlarının koçlarını ya hatırlarlar, ya da hatırlamazlar… Ama büyük oyuncuları yetiştirenler hiçbir zaman unutulmazlar. Mesela bana göre Aydın Örs'ü daha değerli yapan Korac Kupası şampiyonluğu değil, Hidayet Türkoğlu, Ufuk Sarıca, Mirsad Türkcan, Volkan Aydın, Ömer Onan gibi birçok oyuncuları yetiştirmiş olmasıdır. Kerem Tunçeri oynarkan Galatasaray altyapılarda hiç şampiyon olamadı ama hepimiz Tunçeri'yi Koray Mincinozoğlu'nun yetiştirdiğini şükranla hatırlıyoruz. Ya da Alperen Şengünlü Banvit altyapısının şampiyonalarda kaçıncı olduğunun sizce büyük bir önemi var mı? Ama NBA'de oynayan Alperen'in Ahmet Gürgen elinde geliştiğini hepimiz biliyoruz… Dereceye odaklı antrenörler kendilerine yatırım yapıyor demektir, oyuncunun gelişimini ön plana alanlar ise basketbolun gerçek emekçileridir.
Çok uzadı… Özetle… Kulüpler altyapı politikalarını, kulüplerle birlikte Eğitim Kurulu antrenör eğitim müfredatını, "büyük oyuncu" hedefiyle yeniden gözden geçirmeli. Küçükler Şampiyonası'nda beğeniyle izlediğimiz oyuncuların kulüplerini ve koçlarını tebrik eder, yatırımlarının karşılığını alamadığını düşünenleri ise hatayı kendilerinde aramalarını öneririz.
Kaynak: Basketfaul