Alperen Şengün 1.5 senedir NBA macerasında sürekli gelişim göstererek ilgi odağı oldu.
Son birkaç haftada ise gelişim patlamaya dönüştü. Üst üste kariyer rekorları kırmaya başladı. Sacramento Kings maçında ilk triple double'ını yaptı. 27 sayı olan bir maçta bulduğu en yüksek skoru Los Angeles Lakers maçında 33'e yükseltti. Aynı maçta 15 ribaunt, 6 asist ve 4 top çalmayla tarihi bir performans sergiledi. İstatistiksel olarak da geçen yılın çok üstünde. 41 maçta 27.4 dakika oyunda kaldı. %55 şut oranıyla maç başına 15.1 sayı, 8.8 ribaunt, 3.2 asist ve 1 blokluk katkı yaptı. Sayıda 5, ribauntta 3, şut yüzdesinde %7'lik artış kaydetti. Ayrıca faul yüzdesini arttırdı. Üç sayı atmaya başladı. Henüz üç sayı yüzdesi istenilen seviyede değil ama o konuda da gelişeceğine kuşkum yok.
Alperen hücumda az şey yapıyor ama onu da mükemmele yakın yapıyor. Temel silahı basketbol zekası ve ayak hareketleri. Ayaklarını çok iyi kullanıyor. Vücudunun esnekliğini kullanarak sıçramadan, ayak feyki veya çabuk dönerek rakibini ekarte ediyor. Sırtı dönük veya yüzü dönük olsun farketmiyor, potaya yakın top aldığında büyük oranda olumlu sonuçlandırıyor. Alperen çok çabuk düşünüp uyguluyor. Karar verme yeteneğine sahip. İkili sıkıştırma geldiğinde boştaki arkadaşını kolayca buluyor. Pasları için ayrı bir paragraf gerek. Elit gardların sahip olduğu türden saha görüşüne sahip. En ufak boşluğu değerlendirip doğru pası verebiliyor. Bu özelliğiyle sadece bireysel anlamda katkı yapmakla kalmayan takım arkadaşlarını yükseltilen bir oyuncu. Son zamanlarda yapılan Nikola Jokic benzetmesine de katılıyorum. Tıpkı onun gibi fiziğinden beklenmeyecek kadar çabuk. İyi pasör. Birebir oynama özelliği ve şutunu geliştirirse Sırp pivot gibi etkili 'point pivot' olabilir. Kariyeri boyu gösterdiği gelişime baktığımızda ofansif eksiklerini gidereceğini düşünüyorum. Alperen'in kariyerini savunmada göstereceği aşama belirleyecek. Net bir atletizm eksiği var. Bu savunmada sıkıntı yaşamasına neden oluyor. Elit bir savunmacı olmasını mümkün görmüyorum. Vasatı bulsa yeter. Hücum repertuarı ve oyun zekası o denli üst düzeyde ki; ortalama bir savunma yapsa bile all star seviyesinde bir oyuncuya dönüşür.
Alperen Sengun tonight:
33 PTS
15 REB
6 AST
4 BLK
82% FGM pic.twitter.com/N2BFZVhvJ8— NBA (@NBA) January 17, 2023
Alperen'in bu parlak performansından daha çok rekabetçi tavrını seviyorum. Rakip kim olursa olsun, asla geri adım atmıyor. Embiid, Davis, Jokic, Gobert fark etmiyor. Üstlerine gitmekten çekinmiyor. Yeniyor, yeniliyor ama asla denemekten vazgeçmiyor. Bu özelliği elbette yeteneği ve cesaretinden kaynaklanıyor ama en az onlar kadar Banvit organizasyonunda onun için yapılan doğru planlamanın etkili olduğunu düşünüyorum. Banvit sadece ülkenin dört bir yanından genç yetenekleri bulup onları eğitmekle kalmıyor, bir plan dahilinde oynatarak gelişimini sağlıyordu.
Bandırma kulübü Alperen'i 16 yaşında 2. lig takımına gönderdi. Orada kendisinden yaş ve fizik olarak güçlü oyunculara karşı ortalama 20 maç oynadı. 17 yaşında 1. lig takımında oynadı. Beşiktaş'ta oynadığı sezonu da sayarsak Houston Rockets'a gitmeden 100 civarı profesyonel maça çıkmıştı. Erken yaşta rekabete alışkın olması NBA yıldızları karşısında mental olarak güçlü kalmasını sağladı. Alperen'le gurur duyarken sessiz sedasız kapanan Banvit için üzülüyorum. Kulübe sahip çıkmayan başta basketbol federasyonu olmak üzere Türk basketbol kamuoyunu suçlu buluyorum. İlerleyen yıllarda oyuncu yetiştirmekte zorlandığımızda Banvit'in sahip çıkmayacak neler kaybettiğimizi daha iyi anlarız.
Yeniden Alperen'E dönecek olursak; kaydettiği gelişimle ilgi odağı oldu. Houston taraftarı onu seviyor. Çünkü sempatik ve çalışkan. Takım arkadaşları seviyor. Çünkü paylaşımcı biri. Bütün bu özellikleri rakiplerinin saygısını kazanmasına ve medyanın ilgisine neden oldu. Alperen böyle çalışmaya devam ederse Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur'dan daha başarılı bir NBA kariyerine sahip olabilir. Ancak kilit nokta çalışmak. Alperen ne kadar yetenekli olursa olsun, atletizm eksiği var. Şutunu geliştirmeli ve birebirden skor üretebilmeli. Oyuna dair en önemli eksiği kolay faul alması ve maç başına 2.3 top kaybı. Bunların üstüne giderek azaltmalı. Özellikle faulsüz savunma yapmayı öğrenmeli. Buraya çok çalışarak geldi. Bundan sonra gideceği seviyeyi de çalışması belirleyecek.
Çanlar Ömer Faruk için çalıyor
Ömer Faruk Yurtseven için sezon başı yaşadığı sakatlık belki de kariyeri adına kırılma noktası. Miami sıkıntılı bir sezon geçiriyor. Takım ribaunt alamıyor. Yedek pivot Dewayne Dedmon çok formsuz. Bütün yük Bam Adebayo'nun üstünde. Şayet Ömer sakatlık yaşamasaydı, ribaunt gücüyle 15-20 dakika alması çok kolaydı. Böylece sezon sonu bitecek kontratı için Miami veya bir başka takıma karşı eli güçlenecekti.
Sakatlık buna engel oldu ama daha fazla yıkıma da neden olabilir. Zor günler yaşayan Miami Heat, Orlando Robinson'la garanti olmayan kontrat imzaladı. 18 maça çıkan 2000 doğumlu pivot, 17.9 dakikada 5.1 sayı ve 4.3 ribaunt katkısı yaparak rotasyonda Dedmon'un önüne geçerek Adebayo'nun yedeği oldu. Ömer'e kıyasla daha çabuk, ribauntlarda Ömer açık ara önde ama Robinson da fena değil. Henüz gösteremedi ama Robinson, NCAA yıllarında şut atabiliyordu. Ofansif açıdan bir adım önde. Ömer Faruk mental açıdan Robinson’dan daha iyi. Ömer’in özgüveni Robinson’da yok. Bununla birlikte maç maç daha iyi oynayan Robinson’un tedirginliğini atması uzun sürmez.
Basketbolcumuzun sakatlığının üç ay süreceği söylenmişti. Umarım öyledir. Şayet süreç uzarsa yavaş yavaş lige ısınan Robinson yerini iyice sağlamlaştırabilir.
Temsilcimizin uzun süreli kontrat bulması çok zor. Bir önce dönüp, bari takımdaki yerini korusun. Ömer geçen sene sergilediği performansla bir başka takımda da şu ankine benzer 1.5-2 milyon dolarlık kontrat bulabilir. Ancak Miami Heat ortamı ve Koç Eric Spoelstra, Ömer’in eksiklerini gidermesi adına çok önemli.