Bu gibi üst düzey turnuvalara başlangıçlar her zaman zordur… Hele de üst üste kaybederek geldiyseniz, moral motivasyonu yitirdiyseniz ve bir de özgüven kaybı oluştuysa, küçük ölçekli takımların da iştahı kabarır…
12 Dev Adam’ın dün Karadağ karşısındaki görüntüsü hiç de iç açıcı değildi. Turnuva öncesi baş ağrıtan savunma zaafları oyunun belli bölümlerinde Karadağ’ın skorda ön plana çıkmasına neden oldu.
Maçın başında çok kolay potaya giden rakibe karşı dış atışlarda üretkenlik sağlayamayınca skorda geriye düştük. Neyse ki kenardan gelen iki isim Melih ve Larkin’in ikinci periyotta arka arkaya 5 üçlüğe imza atmaları oyunu açmamızı sağladı. Ardından da Cedi’nin bitiriciliğini kullanıp bir çırpıda 10 sayılık farka ulaşıp devreyi de konforlu bir biçimde önde kapattık.
Üçüncü çeyreğin başlangıcında ya farkın açılacağı senaryo devreye girecek ya da Karadağ oyuna ortak olacaktı. Korkulan oldu. Ay-Yıldızlılar, ilk yarının sonunda farkı getiren tempoyu yitirip, rakibe yine boyalı alan savunmasında “taviz” vermeye devam edip, basit top kayıpları ve kaçan şutlar birbirini takip edince Karadağ 16-3’lük seriyle oyunu kontrolüne aldı. Ve oyunun kalanı içinden bir türlü çıkılamayan bir krize dönüştü.
TEK SORUN UZUN SAVUNMASI MI?
Karadağ’ın maçı koparma girişimlerine de yine önce Larkin, ardından da Melih kritik sayılarla göğüs gerdiler. Üçüncü çeyreğin sonu ve son periyodun büyük bölümünde krizden çıkmak için çabaladık, durduk. Ama olmadı. Coach Ataman hep uzun savunmasından dert yanıyor. Haklı da… Ama kısaların da bire birlerde bu kadar kolay geçilmesi ve ikili oyunlarda adam takibindeki gecikmeler – hele de takımda Sertaç (Barcelona’da basketbolu geriye gitmiş) ve Alperen gibi yeterli çabukluğa sahip olmayan iki uzun varken – savunmayı felce uğratıyor. Yiğitcan ve Ercan’ın bu takıma olabildiğince azami katkısı, bazen de dün maçın sonunda olduğu gibi Cedi’nin 4 numarada olduğu 4 kısalı oyun ve tabii ki kısaların azami gayreti bu krizi aşmak için elzem…
Dün oyunun sonunda yaşanan gel-gitlerde en kritik an, Perry’nin en kritik hücumlardan birinde pası kenarda heyecanla koşturan coach Ergin Ataman’a (!) atmasıydı. Kırmızı tişört işe yaradı… Eğer Karadağ o hücumdan basket çıkarsa işimiz çok ama çok daha zor olacaktı. Sonrasında, maçın büyük bölümünde devreye giremeyen Furkan, önce 24 saniye kala çok kritik basketle takımını öne geçirip ardından Karadağ’ın hücum faulle sonuçlanan denemesi sonrası uzak mesafeli üçlüğüyle maça noktayı koydu.
Bu galibiyet, Devler’in ilk gün stresini üzerinden atmasına, kaybolan özgüveni yeniden yukarı çekmesine ve önünü görmesine fayda sağlayacaktır. Tiflis’e gelirken hedef grup birinciliğiydi. Şimdi son maça kadar bu şansı taşıma fırsatını iyi değerlendirmek gerekiyor.
GÖRMEK İSTEDİĞİMİZ LARKIN
Dünün en önemli artısı Larkin’in “topa girmesiydi”… Tüm hazırlık süreci ve Dünya Kupası Elemeleri boyunca “sorumluluk almaktan kaçınan” yıldız oyuncu, takımı iki kez düştüğü yerden ayağa kaldıran isimdi. Daha fazlasını da yapacağından, her maç iyiye gideceğinden de şüphemiz yok. Onunla birlikte Melih’in de Ay-Yıldızlı ekibin ihtiyaç duyduğu anda “buradayım” demesi, üç NBA’li isim Alperen, Cedi ve Furkan’dan yeterli katkıyı alamadığımız günde çok ama çok değerliydi.