Sezon içinde de benzer bir ortam vardı ama play-off'ta resim çok daha netleşti. ‘İki veya üç yıldızı bir araya getirsek şampiyon oluruz. Etrafına hangi oyuncuları koyduğumuzun hatta koçun bile önemi yok. Yıldızlar yüzüğü bize getirir’ anlayışı iflas etti.
Lebron James ve Anthony Davis’in yanına Russell Westbrook’u getiren Lakers play-ine bile kalamadı. Komşusu Clippers play-ine kapağı attı ama öteye geçmeye nefesi yetmedi. Kevin Durant ve Kyrie Irving, Boston Celtics savunması karşısında top bile kullanamadı. Brooklyn Nets ilk turda süpürülen tek takım olurken, Durant ve Irving ayrı ayrı birer maç dışında tanınmayacak haldeydi. Durant, Irving ikilisi devre dışı kalınca takımın ne kadar uyumsuz olduğu, Koç Nash’in efsane bir oyunculuk kariyerine rağmen taktiksel açıdan ne kadar yetersiz olduğu ortaya çıktı. Benzer bir sonu Atlanta Hawks yaşadı. Miami Heat savunması Trae Young’u kitleyince güle oynaya turu geçen taraf oldu. Atlanta ile benzer bir yapıda olan Dallas Mavericks ise Luka Doncic’ten mahrum üç maç oynamasına rağmen Utah Jazz’ı 4-2 elemeyi başardı. Aradaki fark Dallas Mavericks’in Luka Doncic’in zaaflarını örtecek ve ondan maksimum verim alabilecek bir sistem inşa etmenin başlangıcında olması. Henüz inşa ettiler diyemiyorum ama Jalen Brunson’la ofansif sorumluluğunu paylaşacağı bir yardımcısı ve Dorian Finney Smith, Reggie Bullock gibi şut atan, uzun kollu iyi kanat savunmacılarıyla Doncic’in yükünü hafifletmeyi ve onun oynamadığı maçlarda ise belli ölçüde işleyen bir sistemi inşa etmek üzereler. Geçen sene hiç süre almayan Josh Green bütün ofansif kısırlığına rağmen savunma direnciyle yeni yapıda bir rol kapmayı başardı. Dallas'ın temelini attığı bu yapı 2. turda Jazz karşısında olduğu kadar iyi işlemedi. Çünkü karşısında çok daha oturmuş bir sistem buldu. Phoenix Suns, Pelicans serisinin aksine sistemini daha iyi uygulayınca Dallas direnemedi. Kanat oyuncuları katkı verdi. Devin Booker skoru sırtlandı. De Ayton, McGee ikilisi boyalı alandan üretime devam etti. Payne, Johnson kenardan iyi katkı verdi ve Phoenix, Dallas karşısında farklı iki galibiyet elde etti. Üstelik ilk maçta beklenen asist sayısının altında kalan Chris Paul’a rağmen Suns zorlanmadı. Booker ve kanat rotasyonundan Jae Crowder, Mikal Bridges onun asist açığını kapattı. Benzer bir senaryoyu Milwaukee Bucks-Boston Celtics serisinde gördük. Boston savunma temelli sağlam bir yapı kurdu ama en az kendisi kadar sert bir savunma görünce üstelik bu yapının merkezinde Giannis Antetoukonmpo olunca ilk maçı ve saha avantajını kaybetti. Öte yandan Celtics için sezon bitti diyemem. Mutlaka direnç sergileyeceklerdir. Zaten ikinci maçı kazandılar.
Miami Heat-Philadelphia Sixers eşleşmesinde sistem ve yıldız karşılaşmasının bir diğer örneğini gördük. Heat oyun kurucusu Kyle Lowry’den, Sixers ise Joel Embiid’den mahrum oynadı iki maçı. Her ikisi de eksiklerini aradı ama maçları farklı kazanan Heat oldu. Çünkü Embiid’in sırtında kazanmaya alışkın olan Sixers onun yokluğunda bir B planı oluşturamadı. Üstüne James Harden’ın sorumluluk almaktan kaçınan, almaya çalıştığında da düşük yüzdeyle atan oyunu eklenince Tyrese Maxey’in direnişi en fazla farkın 20’nin altına düşmesini sağladı. Heat ise rakibinin aksine savaşarak, yardımlaşarak ve sistemine yaslanarak ayakta kalmayı başardı. Üstelik sadece Jimmy Butler, Bam Adebayo gibi aslarla değil Gabe Vincent, Max Strus ve Caleb Martin gibi bir sene önce Gelişi Ligi’nde oynayan oyuncuların 20 dakika ve üzeri oyunda kaldığı bir ortamda 2 galibiyet elde etmeyi başardı.
Artık yıldızların çıkın oynayın şeklindeki kolaycı yapılar değil sisteme entegre edilmiş veya etrafına bir sistem kurulmuş yıldızlardan oluşan kadroların devri. Jimmy Butler, Ja Morant, Stephen Curry, Luka Doncic, Giannis Antetokonmpo, Jayson Tatum, Devin Booker gibi yıldızlar daha verimli oynamalarını sağlayacak parçalarla çevrelenmek zorunda. Basketbol çok hızlı ve daha geniş bir alanda oynanıyor. Her an yaşanması muhtemel sakatlık riski var. Ayrıca agresif savunmaya izin veren yeni faul yorumu savunma baskısını arttırdı. Artık kişiler üzerinden kalıcı başarı zor. Birbirini tamamlayan parçalarla etrafı donatılmış orkestra şefleri şampiyonluk için daha aydınlık bir yol.
Şov üstü trash talk
Ja Morant, Golden State Warriors karşısında 47 sayı, 8 ribaunt, 8 asist ve 3 top çalmadan oluşan muhteşem bir performansla seride durumu 1-1'e getirdi. Delerek attı, % 41’le 5 tane üç sayı isabeti buldu. Savunmaya destek oldu, asistleriyle arkadaşlarının skor bulmasını sağladı. Kısaca yapılması gereken her şeyi yaptı. Üstelik Dillon Brooks’un maçın başında oyundan atıldığı, çoğu önemli oyuncunun da beklenen katkıyı yapamadığı bir günde maçı Golden State’ten alıp Grizzlies’e getirdi adeta. Performansından aldığı güvenle olsa gerek maç sonu Stephen Curry’ye dönerek sözlü sataşmada bulundu. Morant daha önce James Harden ve Minnesota serisinde Karl Anthony Towns’a karşı benzer bir tavır sergilemişti. Belli ki bu işi seviyor. Trash talk olarak adlandırılan bu sözlü sataşmaları şovun bir parçası olarak gördüğüm için kabul edilir buluyorum. Zaten Morant sataşmasını sınırı aşmadan yapıyor. Ancak Curry’nin bir cevabı olacaktır. Muhtemelen sözlü sataşma şeklinde olmaz. Sağlam bir performansla olur. Ama illa olur. Morant da pekala bir cevap alacağını hatta rakibinin bunu bir motivasyon aracı olarak kullanabileceğini biliyor. Buna rağmen yapıyor oluşu her türlü rekabete hazır olduğunu ve korkmadığının göstergesi. Bu da bir süper star adayı için önemli bir karakter. Ja, en iyi olmak istiyor. Bunun için de her şeyi yapmaya hazır olduğunu her fır4satta gösteriyor.
Sakal aranıyor
Son yıllar James Harden açısından pek iyi geçmiyor. Sürekli mutsuz, ayrılmak istiyor. Ayrılırken de profesyonelliğini sorgulatan tavırlar içine giriyor. Hepsinden önemlisi de eski performansını aratıyor. Bu düşüşü yaşla açıklayamayız. Henüz 32 yaşında. Lebron James’in 37 yaşında, Chris Paul’un 36 yaşında neler yaptığını, ağır sakatlıklardan dönen Stephen Curry ve Kevin Durant’ın takımlarına neler kattığını görüyoruz. Onlara bakınca Harden’ın performansı çok sırıtıyor. En vahimi kötü yüzdeyle atması, eski skorerliğinden uzak olması değil. Harden sorumluluk almaktan kaçınıyor. Pas verip çekiliyor. Kötü gününüzde olabilirsiniz. Bunun telafisi mümkün. Ancak bir lider oyuncunun böylesi teslim olmasının açıklaması olamaz. Sixers, Harden’a önemli yatırım yaptı. 2 draft hakkı ve önemli oyunculardan vazgeçti. Yüksek olasılıkla da 36-37 yaşına kadar alacağı maksimum kontrat da verecek. Ancak böyle oynarsa bu kararı sorgulatmaya devam edecek. Harden hamlesinin mimarı Daryl Morey'nin başı çok ağrıyacak gibi. Sakaldan bu sene için beklentim düşük. Fizik olarak iyi değil. Fazla kiloları var. Eskisi gibi savunmaların üzerine korkusuzca gidemiyor. Resmen Embiid ve Maxey’in arkasına saklanarak, onların gölgesinde oynuyor. Mental bir dönüşüm yaşaması gerek. Geçmiş yıllarda çok fazla çalışmadan ligin en iyilerinden biri olmuştu ama artık o günler geride kalmış. Umarım yaz aylarını iyi çalışarak geçirir de kilo vererek dirilişin başlangıcını yapar. Yeni Harden’ın inşasına tombik görüntüsünden sıyrılarak başlamalı.