Çukurova Basketbol Mersin Yenişehir Belediyesi, Türkiye Kupası’nı müzesine götürdüğü tarihi sezonu bir de Avrupa Kupası ile taçlandırmak için gelmişti Bourges’a…
Umana Reyer Venezia karşısında kağıt üzerindeki üstünlüğünü ilk 24-9’luk ilk periyotta sahaya da yansıtmıştı. Fagbenle, Bonner, Hayes üçlüsüyle hücumda fark yaratırken, Bonner’ın bloklarıyla da rakibine duvar örmüştü bu çeyrekte… Ancak bu tip yarı final, final maçlarında oyunun başında farklı öne geçen takımlar için bunu maçın sonuna kadar korumak ayrı bir beceri, tecrübe ve en önemlisi de “soğukkanlılık” ister…
Her şey yolunda giderken, ikinci çeyrekte rakibin alan savunması ile verdiği reaksiyona “düzen dahilinde” hücum etmek için sahaya Baric’i sürerek çözüm bulmaya çalıştık. Ancak bu hamle, “doğaçlama” çözüm tercihlerinin, yanlış şut seçimlerinin, gereksiz birebir zorlamaların önüne geçemedi… Niyet iyi de olsa, rakibin getirdiği yardımlarla top kayıpları gelmeye başladı. Bu noktada “sakin kalmak” gerekiyordu. Yapamadık… Biz hata yaptıkça, İtalyan ekibi moral motivasyonunu yukarı çekti. Ve ürkekliği üzerinden atan rakibe “kazanabilirim” hissini verdik. İşin kötüsü, takım o kadar çabuk “kırıldı” ve oyundan düştü ki, savunma da iyiden iyiye gedik vermeye başladı… 9 sayı yediğimiz ilk periyodun ardından ikinci çeyrekte rakibe 33 sayı üretme şansı tanıdık… Bunun açıklaması olamaz!.. Devre sonunda fark 2 sayıya eridi ve ikinci yarıda maç adeta yeniden başladı.
Ne varki rakip bizi çözmüştü, ancak biz onlara karşı alan savunmasına çözüm üretmekte “bireyselliğin” ötesine geçemedik. Adı üstünde burası Final-Four ve finallerde takım kimliğini sahaya daha iyi yansıtan ekipler yukarı tırmanıyor. Bireysel çözümler sizi bir yere kadar taşıyor…
Üçüncü periyotta başa baş giden oyunda ikinci kırılmayı ise son periyodun ortalarında yaşadık… Rakibin üst üste boş hücumlarında bu kez “aceleciliğin” kurbanı olduk.. O kadar basit hatalar birbirini takip etti ki, maç da avuçlarımızın içinden kaçıp gitti… Rakibin de Thornton ve Anderson’la kırılma anlarında bulduğu sıra dışı üçlüklerin üzerine 39.34’te NDour’un üçlüğü tuzu biberi oldu. Çukurova’nın yıldızı Bonner’ın, bitime 15 saniye kala 10 metreden yolladığı “acele” üçlük atış ise hatalar zincirinin son halkasıydı adeta…
Bütün sezon “frenlenen” egolar bu gibi “vitrin” turnuvalarda “kabus gibi” ortaya çıkabiliyor… Kalite farkı, ne yazık ki “kağıt üzerinde” kaldı…
ÇBK için daha ilk yıllarında bu seviyelerde boy göstermek çok büyük iş… Kupayı er ya da geç getirecek olan şey ise “istikrar” ve hatalardan ders çıkarmak olacak…
GÖKHAN TÜRE