“Taraftarlar bu geceki maçı, koçlar bu sene oynanacak maçları, genel menajerler ise iki sene sonra oynanacak maçları düşünür” sözü genel menajerleri çok iyi tanımlar. GM’ler herhangi bir hamleyi bugünü, yarını ve geleceği planlayarak yapmak zorunda. Ayrıca idari, teknik ve finansal görev yapacak kadroyu çok iyi seçmek zorunda. İyi scoutlarla çalışmalı ki iyi oyuncular bulabilsin. İyi koçlarla çalışmalı ki oyuncular gelişsin. Bir yandan da kontratı biten oyuncuları kalmaya ikna etmeli. Bunu uygun şartlarda imzalanan kontratlarla yapmalı ki lüks vergi ödemesin takım. Lüks vergisi takım sahiplerinin zarar etmesi veya kârdan önemli bir miktardan vazgeçmesi demek. Taraftar işin bu kısmıyla ilgilenmez. Koçun da umurunda olmaz. Ama takım sahibi bir yandan başarı isterken diğer yandan da para kazanmak ister. GM bütün bunları yaparken takım kazanmalı veya umut vermeli. Aksi halde GM, taraftar ve medya baskısına hazır olmalı. Bu zor görevi üstlenen aynı zamanda da basketbol dünyasının görünmeyen kahramanları genel menajerlerden birkaçının sezon değerlendirmesine geçelim.
Daryl Morey genel menajerler arasında hedefine en konsantre olanı. Tam bir takas ustası. Basınla arası iyi. Zaman zaman bu ilişkiyi gündem yaratmada kullanıyor. İlgiyi de seviyor. Magazin figürü gibi hareket ettiği dönemlere tanık olduk. Bir oyuncuyu almayı kafasına koyduğunda şartlar ne kadar zor olursa olsun takası gerçekleştiriyor. Bu defa da öyle oldu. Önce aşırı taleplerle Ben Simmons için gelen çok sayıda teklifin sonuçsuz kalmasını sağladı. Ardından Simmons’a draft hakları ve iki oyuncu ekleyerek takım sahibi Gretchen Sheirr’le sorunlu ayrıldığı için Rockets’dan alamadığı James Harden’ı bir sene gecikmeyle Brooklyn Nets’ten aldı. James Harden, yeni bir takıma gelmenin etkisiyle gayet istekli ve etkili başladı. Takımın diğer yıldızı Joel Embiid’le saha içinde ve dışında uyumlu gözüktü. Performansı da iyi. Bugün için Harden hamlesi olumlu oldu. Sixers şampiyonluk adayları arasına girdi. Yaşı ve maksimum kontrat alacak olması ve verilen draft haklarıyla pahalıya mal olması geleceğe dönük bir sorun. Sezon sonu yaklaşık 200 milyon dolarlık 4 yıllık maksimum kontrat imzalayacak. Bu, 36-37 yaşında yılda 50 milyon dolar kazanacak olması demek. Harden’la yeniden bir araya gelmek için uzun vadede ciddi risk alan Daryl Morey’in bir diğer artısı geçen sene 21. sıradan seçtiği Tyrese Maxey. 2000 doğumlu gard zaten verimli oynuyordu James Harden gelince net bir hücum silahına dönüştü. Morey, 21. sıradan bir all star yakalamış olabilir.
NBA’in en iyi koçlarından biri olarak gördüğüm Brad Stevens’ın koçluğu bırakarak genel menajer olmasını çok yadırgamıştım. Ancak cesur ve doğru hamlelerle başlangıcı çok iyi yaptı. Koçluğa getirdiği Ime Udoka savunmada Celtics’e sınıf atlatarak doğru seçim olduğunu gösterdi. Kemba Walker’ın kontratından kurtulması Brad Stevens’ın bir diğer artısı oldu. Derrick White takasıyla Jayson Tatum ve Jaylen Brown ikilisinin yanına 3. yıldız getirme projesi yerine tamamlayıcı oyuncuyla farkı bir yapılanmaya gitti. Bu proje tutmasa bile Boston Celtics’in önü açık. Çünkü takımda kötü kontratlı basketbolcu kalmadı. Büyük bir takas için fiyat/performans açısından çok cazip oyuncular Robert Williams, Marcus Smart ve Derrick White ve Payton Pritchard ve Aaron Nesmith gibi gençler var. Brad Stevens top yönlendirecek bir gard alarak bu kadroya bir iki sene şans tanıyacağını düşünüyorum. Ancak bir yıldız fırsatı doğarsa hamle yapmak için tereddüt etmeyeceğini gösterdi. NBA, Brad Stevens adında büyük bir koç kaybetti ama aynı adı taşıyan bir GM kazanmış olabilir.
Rob Pelinka görünüş olarak Los Angeles Lakers’a çok uygun bir isimdi. Bir Lakers efsanesi Kobe Bryant’ın menajeri olması yıldızları idare etme konusunda önemli referans. Oyuncularla ilişkisi iyi ve basketbol dünyasında saygı duyulan bir isim. Ayrıca fit ve görece yakışıklı olması Hollywood takımı olan Lakers’a uygun. Böyle güzel ambalaja hatta bir şampiyonluk yaşanmasına rağmen Pelinka’nın GM’lik macerası başarısız. Bu başarısızlıkta takım sahibi Jeanie Buss’ın payı büyük. Buss, işin içinde olmayı seven bir başkan. Yakın arkadaşı Linda Zafrani Rambis ve onu eşi Kurt Rambis’e ilave olarak eski sevgilisi Phil Jackson’la sürekli temasta. Onların fikirlerini GM’lere dikte ediyor. LeBron James, Pelinka’nın kararlarına etki eden bir diğer isim. Son örneğini Westbrook hamlesinde yaşadık. Ancak bütün bunlar mazeret olamaz. Pelinka baskılara direnmeliydi. Biri takımın sahibi diğer de süper star ama işler yolunda gitmediğinde kellesi giden GM olur. ‘Hayır’ diyemeyen bavulunu toplar. Pelinka’nın durumu bu. Kovuldu. Sadece tarihi belli değil.
Zachary Kleiman yeni nesil GM’ler arasında. Henüz 33 yaşında. Avukatlıktan genel menajerliğe uzanan ilginç bir kariyeri var. Memphis Grizzlies’de üç senede başarıyı yakaladı. Göreve gelir gelmez yeniden yapılanma sürecine soktu takımı. Talep gören oyuncularını draft hakları karşılığında elden çıkardı. Ardından daha önce NBA’de başantrenörlük deneyimi olmayan Taylor Jenkins’i koç olarak göreve getirdi. Ja Morant’ın seçimi ve Jenkins’in koçluk becerileri üç yılda 2 kez play-off yapan ve bu sene normal sezonu ikinci sırada tamamlayacak şampiyonluk adayı bir takıma dönüştürdü boz ayıları. Geçen yılın draftından 30. sıradan seçtiği Desmond Bane’nin gösterdiği gelişim ve Jaren Jackson JR’la yıllığı 20 milyon dolardan sözleşme uzatması Kleiman’ın diğer artıları. Zachary Kleiman ismini başarılarda sıkça anacak gibiyiz.
NBA’in en genç ve Amerika dışındaki tek takımısınız. Kanada takımı olduğunuz için bırakın yıldız oyuncu getirmeyi kendi yetiştirdiğiniz yıldızları bile elde tutamıyorsunuz. Lakabı “Air Canada” bile olsa Vince Carter’lar, Chris Bosh’lar takımdan ayrılıyor. Binbir zorlukla kadroya kattığınız Kawhi Leonard şampiyonluk yaşasa bile sözleşmesi bittiğinde arkasına bakmadan kaçıyor. Böylesi zor şartlarda istikrarlı şekilde yarışın içinde kalmanızı hatta şampiyon olmanızı sağlayan bir GM bulursanız onu pamuklara sarıp sarmalamalısınız. Toronto Raptors’un sahibi olan fon yetkilileri de öyle yaptı. GM Masai Ujiri’ye başkanlık yetkisiyle beraber yüklü bir maaş ve küçük bir hisse vererek takımda kalmaya ikna etti. Nijerya asıllı Kanadalı GM akılcı biçimde yönetiyor takımı. Yıldızları Kanada’ya gelmeye ikna edemeyeceğinin ve lüks vergi sınırının altında takımı kurmak zorunda olduğunun farkında. Bu doğrultuda sistem içinde yıldızlaştıracağı oyuncuları seçiyor. Masai Ujiri, genç, atlet, çalışkan, iyi karakterli, takım ruhuna sahip sayısız yeteneği alt sıralardan seçerek NBA’e kazandırdı. Toronto’nun yıldızı Pascal Siakam 27., OC Anunoby’i 23. sıradan seçti. NBA’in en iyi oyun kurucuları arasında sayılan Fred Van Vleet draft edilmeyen ve Ujiri’nin Toronto’ya kazandırdığı bir oyuncu. Bu senenin draftında da Ujiri ustalığını gösterdi. 4. sıra hakkını Jalen Suggs’a kullanması bekleniyordu. Takımın oyun kurucusu Kyle Lowry ayrılmışken potansiyelli bir oyun kurucu tercihi mantıklı olandı. Ancak Masai Ujiri bir forvet olan Scottie Barnes’ı tercih etti. Takımda Pascal Siakam ve OG Anunoby gibi iki kanat forvet varken bir üçüncüsünü seçmenin nedenini maçlar başladığında gördük. Uzun kollu üç kanat oyuncusuyla Toronto Raptors ligin en iyi savunma yapan takımlarından biri haline geldi. Scottie Barnes kısa sürede takımın en iyi oyuncularından biri haline geldi. Evan Mobley’in ardından bu senenin en iyi çaylak oyuncusu. Kanada ekibi Masai’nin yerinde hamleleriyle iki sene önce yıldızları birer birer takımdan ayrılmışken tamamen genç oyuncularla yeniden play-off yapacak duruma geldi. Ujiri sezgileri üst düzey bir yönetici. 2018 yılında yılın koçu seçilen Dwane Casey’i sezon sonu gönderip yerine yardımcısı Nick Nurse’ü getirmişti. Oyunculuk ve koçluk kariyerinde sadece İngiltere ve Gelişim Ligi olan Nurse 2019 yılında takımı şampiyon yaptı. Şu anda da NBA’in en saygın koçları arasında. Kararlarının geneli isabetli olan bir GM her takım sahibinin rüyasıdır. Toronto Raptors, Kanadalı ve küçük pazar takımı olarak kısıtlı finansal imkanlara sahip olmanın getirdiği birçok zorluğu Masai Ujiri’nin yerinde hamleleriyle aşıyor.