İlk günkü maçların ardından kafamda kalan iyiler ve kötüler şunlar:
Önce en kötü haber: kazanabileceğimiz Rusya maçını kaybettik… İyi haber ise şu: Takımımız müthiş mücadele etti. Kaos basketbolunun semerelerini aldı, topları kaptı, maçı kazanma noktasına getirdi ancak bunların en kritiklerini değerlendiremedi. Siz bunlara denetimsizlik de diyebilirsiniz ama ben şanssızlık diyorum çünkü en kritik iki top en deneyimli iki oyuncumuzun ellerinden kaçtı gitti…
Neyse! Kötülere dönelim ve 'hakemler kötüydü' diyelim. Kötüydü de… Neye göre kötüydü? Bize göre kötüydü. Ev sahibi beklentilerimize göre kötüydü. Çaldıkları düdüklerin çoğunda haklıydılar ama o en kritik noktalardaki o birkaç düdük var ya. Yaktı canımızı! Bi dursaydınız be adamlar. Baksaydınız çevrenize. Saygı duysaydınız ortaya konan ev sahibi çabasına… Ama yok! Cırt pırt çaldılar düdükleri. Bize göre kötüydüler. Çok kötü! Daha da kötüsü hatta çirkin gözükeni FIBA Avrupa Başkanı Turgay Demirel'in ortalıkta gözükmeyecek bu hakemlere vermiş olabileceği mesajdı: Türkiye'nin eti sizin kemiği benim. Vurun abalıya!
Tamam Turgay'ı unutalım. Maçalar dönelim.
Bir iyi haber de şu: Dördüncü periyotta seyirci baskısını hissettirdi. Kötüsü ise o ana kadar takıma hiç inanmamalarıydı. Resmen uyudular üç periyot boyunca. İlk yarı üç sayı farkla bitmişken (gerideydik) ikinci yarı başlarken seyircilerin bir çoğu yerlerinde yoktu.
Neden? NBA maçı mıydı bu. Takımımız sahada can alıp can verirken siz kahvenizin peşinde koşuyorsanız kötüdür bizce bu.
İyi haber şu: Britanya ve Belçika dişimize göre rakipler; (ama kesinlikle çantada keklik değiller) kötü haber ise Letonya en az Sırbistan kadar güçlü bir ekip. Bana bugün üçüncülüğe razı mısın deseler hiç düşünmeden kabul ederim. Ya siz?
Rusya maçının bana göre en iyileri Cedi Osman, Semih Erden ve Erkan Veyseloğlu idi. Takım olarak çok iyiydik ama kötü olan hücumda adam eksiltecek oyuncumuzun olmayışıydı. Bobby Dixon'ın yokluğu hem bu açıdan kötü haberdi hem de Sinan Güler'in top getirme yükünü de taşıyıp yıpranması açısından kötü haberdi…
Bakalım gelecek günler bizlere daha iyi haberler getirecek mi?
AHMET KURT