Milli takımın Slovenya, Kranjska Gora’da gerçekleşen hazırlık kampının beşinci gününde Olcay Çakır çalışmaların son derece verimli sürdüğünü ifade etti. Olimpiyat Elemelerinde başarı gösterip Rio’da yer almak için hep beraber ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını dile getiren Çakır, Milli formanın kendisine yaşattığı gururdan da içtenlikle söz etti.
“Takım Olmaya Başladık”
-Kampın yarısından çoğu geride kalırken bu dönemi nasıl değerlendirdiğini ve kendini nasıl hissettiğini öğrenebilir miyiz?
Olcay Çakır: Kampımız çok yoğun ve zorlu bir çalışma temposu ile geçiyor. Tabii ki yoruluyoruz ama hepimiz tam konsantrasyon ve öğrenme arzusu ile antrenmanlarımızı tamamlıyoruz. Bizim için burada öncelik basketbol olduğu için tamamen kamptan alabileceğimiz her şeyi almaya odaklanmış durumdayız. Neticede Slovenya’ya bu niyetle geldik ve ben sürecin amacına son derece uygun ilerlediğini düşünüyorum. Artık ‘takım’ olmaya başladığımızı hissediyorum ve bir bütün haline geldiğimizi fark etmek de bana mutluluk veriyor.
-Sen 23 yaşında olmana rağmen yıllardır hem kulüp takımında hem Milli Takımlarda ciddi sorumluluklar alıyorsun… Bu durum sosyal hayatında da böyle mi, yani senin yapının bir getirisi mi oldu büyük sorumluluklar alarak genç yaşta başarı sahibi olmak?
Olcay Çakır: Sorumluluk almaya 12 yaşında başladım. Ailemden ayrılıp tek başıma İstanbul’a geldim basketbol oynamak için. Yıllar sonra ailem de İstanbul’a taşındı ama ben çok uzun bir süre yalnız yaşadım… Tabii böyle olunca da yaşıtlarımdan erken büyümek durumunda kaldım. Basketbol ile ilgili ise antrenörlerimin bana duyduğu güven doğrultusunda sorumluluk alabiliyorum. Bana verilen görevleri yerine getirmek adına da elimden geleni yapıyorum. Şimdi kampta Ekrem Ağabey ile beraberiz ve onun yapmamı istediği her şeyi gerçekleştirmek adına ciddi bir sorumluluk duygusu zaten hissediyorum.
-Ekrem Memnun antrenmanlarda hepiniz ile tek tek ilgileniyor. Özenli ve sistemli bir çalışma ile kampınızı sürdürüyorsunuz…
Olcay Çakır: Kesinlikle. Ekrem Ağabey ile çalışmalarımız son derece sert geçiyor. Bire bir tüm oyuncular ile ilgileniyor ve herkesin her hareketini yorumlayıp daha iyi olmamız, kendimizi her an geliştirmemiz için bizlere müdahalelerde bulunuyor. Herkese güven vermeye de çalışıyor ve bunun karşılığını alacağına da eminim. Ekrem Memnun çok iyi bir antrenör ve ben kendisi ile çalıştığım için son derece mutluyum.
-Olimpiyatlarda mücadele vermek için çalışıyorsunuz, senin adına bu sürecin nasıl bir önemi var?
Olcay Çakır: Daha önce hiç Olimpiyatlara gitmedim. Eğer orada olabilirsem, hayatımda bir ilk olacak. Böyle bir deneyime bu kadar yakın olmak bana inanılmaz bir heyecan hissettiriyor. Daha önce o tecrübeyi yaşamamış diğer arkadaşlarım da benimle aynı duyguları paylaşıyorlardır diye düşünüyorum. Neticede Olimpiyatlar, her sporcunun mücadele verebileceği en üst seviye. Dünyanın en iyi sporcularının bulunduğu yerden bahsediyoruz… Orada olabilmek için hep beraber elimizden geleni yapacağız.
-Aranızda daha önce Olimpiyatlara gitmiş altı tane oyuncu var, onlar bu deneyimi ilk defa yaşama imkânı olan sizlere bu yolda bir takım ipuçları veriyorlar mı?
Olcay Çakır: Olimpiyat elemelerini kazasız atlatacağımıza inanıyoruz ve eleme maçlarında en iyi performanslarımızı sergileyebilmek adına tabii ki fikir alışverişinde bulunuyoruz. Bizim için şu etapta eleme maçlarına odaklanma zamanı, bu sebeple Olimpiyat Köyü ile ilgili pek bir şey konuşmuyoruz… Sonuçta kısa süre içinde gerçekleşecek eleme maçlarında başarı göstermekten başka şansımız yok.
-Milli formayı taşımaya alışkın bir sporcu olarak bu yoğun duyguyu nasıl hissettiğini bizimle paylaşır mısın?
Olcay Çakır: Milli Takım forması taşımak gururdur. Sırtında bu forma ile ülkeni temsil etmek tarif edilemeyecek bir mutluluk. Ben kendi hissettiğim gururun yanında tüm takım arkadaşlarımla da gurur duyuyorum. Sadece kendi branşım ile değil, Türkiye’yi temsil eden diğer tüm branşların sporcuları ile de gurur duyuyorum. Sahada İstiklal Marşı’nın her okunuşunda benim tüylerim diken diken olur. Hele ki Türkiye’de oynadığımız maçlarda bizi desteklemeye gelen herkesin yüksek sesle İstiklal Marşı’nı söylediği anlarda gözlerimin dolmasına engel olamam…
Röportaj: Şansın Tokyay
Fotoğraf: Ahmet Tokyay
