12 Dev Adam, Eurobasket 2025’in çeyrek finalinde Salı akşamı Polonya ile karşılaşacak…
2009’dan bu yana ilk kez, tam 16 yıl sonra ilk 8 takım arasına kalmayı başaran Basketbol Milli Takımımız, 1949’da Mısır’da gerçekleştirilen Eurobasket’teki 4.’lükten tam 52 yıl sonra, 2001’de İstanbul’daki finalde Yugoslavya’ya finalde kaybederek tarihteki ilk ve tek gümüş madalyasını kazanmıştı.
Her ne kadar turnuvaya madalya hedefiyle gelmiş olsak da, ev sahibi Letonya’nın, turnuvanın ‘açık ara’ favorisi Sırbistan’ın, İtalya’nın, Fransa’nın henüz Top 16 turunda devre dışı kalmış olmaları, madalyanın rengine yönelik beklentileri de değiştirdi gibi… Hele de 65 yıl sonra ilk kez ilk 16 takım arasına giremeyen son şampiyon İspanya’yı bu takımlar arasına dahil etmiyoruz bile!..
Elbette madalya almak, tam 24 yılın ardından kürsüye çıkmak çok büyük bir başarı olur… Ancak şampiyonluk da artık uzak bir hedef olmaktan çıktı.
Bunun da en önemli sebebi Ay-Yıldızlı ekibin ortaya koyduğu basketbol kalitesi ve takım kimliği…
Top 16 maçları ve ortaya çıkan sonuçlar gösterdi ki ‘kolay maç, kolay rakip’ kavramı artık geçersiz… Polonya maçına da bu perspektifte bakmak gerekiyor… Evet, kağıt üzerinde kadro kalitesi olarak daha üstünüz… Evet, istatistiklere bakıldığında, ribaunddan asiste, bloktan top çalmaya, 2, 3 sayılık atışlardan serbest atışlara, boyalı alan sayılarına, hızlı hücum sayılarına, neredeyse hangi istatistiğe bakarsanız bakın Polonya’dan öndeyiz… Kenardan gelen skor anlamında 5,5’a karşı 5,8’le onlar öndeler…
Takıma liderlik eden oyuncuları, BSL’de Bahçeşehir Koleji forması giyen şutör guard Mateusz Ponitka… 18 sayı ortalamaya sahip bu oyuncuyu 23 sayı ile devşirme guard Jordan Loyd takip ediyor… İki iri uzun Balcerowski ve Olejnizcak boyalı alanda yarattıkları sertlikle rakiplerine kolay sayı izni vermiyor… Ancak çabuk faul problemine girdikleri de göz ardı edilmemeli… Bu saydığım dörtlüye Sokolowski 9,2 sayı ile eşlik ediyor…
Milli Takımımız’da ise önderlik kısmında bayrağı Alperen Şengün taşıyor… Maç başına 22 sayı, 10,7 ribaund, 6,7 asist, 1,5 top çalma, 1 blokla bütün detaylara dokunan isim… Ardından kaptan Cedi Osman 15,7 sayı, 2 ribaund, 1,5 asist geliyor. 10,7 sayı, 3,2 ribaund ve 4,5 asistle Shane Larkin’in takip ettiği katkı sıralamasında Ercan Osmani 1,5 sayı, 5,3 ribaund, 1,7 asist, Furkan 7,3 sayı, Kenan 5,7 sayı, Şehmus 6,5 sayı ve Adem 5,5 sayı, 1,2 blokla sıralanıyorlar.
‘Final gibi’ geçen yıpratıcı Sırbistan maçının ardından İsveç karşısında oyun kalitesi olarak yaşanan düşüşün sebebi, biraz bu maçın getirdiği hem mental hem de fiziksel yorgunluk biraz da mücadelenin ‘telafisi olmayan maç’ olmasından kaynaklı baskı idi. Fakat o maçın ardından 3 günlük arada Milli Takımımız’ın gerek zihinsel gerekse bedensel yorgunluğu ‘stresle birlikte’ attığını düşünüyorum.
Top 16’da Bosna Hersek maçını kazanırken oldukça zorlanan ve enerji kaybeden Polonya karşısında yine Alperen önderliğinde fabrika ayarlarına dönmesini beklediğim Milli Takımımız’ın kazanabileceğini düşünüyorum. Dilerim her şey yolunda gider ve madalya yolunda bir engeli daha aşarız…




Devamlı şampiyonluk şampiyonluk demek takıma kötülük!!!! Hatta strese sokacak dolayısıyla maç maç gitmeliyiz. Polonya maçı kolay geçecek diye bende düşünüyorum ama şampiyonluk kelimesi bizi yorar… İçimizdeki Türkiyeliler ne yaparsa yapsınlar şampiyonluk dahil zaten küçümseyecekler dolayısıyla biz adım adım finale gidelim…