Kağıt üzerinde ‘net favori’ takımlar için, özellikle de böyle büyük turnuvalarda ‘kolay’ görünen maçları oynamak zordur… Hele de dünkü gibi, Portekiz yenilgisi sonrası ‘baltaları topraktan çıkarmış’ olağanüstü bir sertlik seviyesiyle 12 Dev Adam’ın karşısına çıkan Çekya gibi bir rakibe karşı olursa!..
Gruptaki ilk maçında Portekiz’e karşı 30’da 6 (% 20) isabetle çemberi döven Çekya’nın, Milli Takımımız’a karşı daha ilk periyotta 10’da 6 (% 60) isabeti bulması sürprizin de ötesinde bir başlangıçtı. Tabii bu 6 üçlüğün neredeyse tamamını ‘boş’ atışlarda isabete dönüştürmeleri biraz da Ay-Yıldızlı ekibin Letonya maçındaki motivasyonunun da sekteye uğramış olmasının payı büyüktü. Rakibin 6/10 isabetine karşılık 5’te 0 isabete karşın ilk çeyrekte sadece 6 sayı (21-27) gerideydik.
Belki önceki dönemlerde bu krizle baş etmesi zor olabilirdi 12 Dev Adam’ın… Ancak Alperen ve Cedi önderliğinde en ufak bir panik yaşamadan, oyunu güçlü olduğu yere, boyalı alana yıkıp, rakibin sertliğine aynı sertlikle karşılık vermeye başlayıca aradaki kalite farkı ortaya net biçimde çıktı. 8 sayı geride (14-22) geçtiğimiz 6 dakikanın ardından ikinci periyotla birlikte kalan 14 dakikada rakibe 15 sayı izni verdik. Araya Cedi, Ercan ve Kenan’dan 3 de üçlük sığdırınca bu 14 dakikada 31-15’lik seriyle oyunun hakimiyetini de ele geçirmiş olduk.
Şehmus’un ikinci çeyrekte sakatlanıp kenara gelmesi, Larkin’in bir türlü oyunun içine girememesine karşın Alperen’in boyalı alanda rakibi ‘çaresizliğe’ itmesi, Cedi ve Ercan’ın yine aynı bölgede ve çizgi gerisinden sorumluluk almalarıyla kontrolü hiç elden bırakmadık. Fakat Çekya’nın, zaman zaman dinse de oyunun kopma anlarında bulduğu ‘üçlük yağmuru’ devam edince son 2 dakikaya kadar rahatlayamadık. Furkan’ın da 7’de 2 isabette kalması, Larkin’in verimsizliği, Şehmus’un sakatlandıktan sonra oyuna dönememesi, zaten sınırlı olan kenar katkısını iyice ‘minimize’ eden faktörlerdi. İzlerken, açıkçası kenar verimsizliğinin bu boyutta olduğu bir evrede, şut tehdidi ile savunmayı açabilecek Sertaç ile Onuralp’in atletizmi ve şutlarıyla katkı veremezler miydi diye düşünmedik değil… Ancak coach Ergin Ataman, bu 2 oyuncuyu, farkın 18’e çıktığı son 2 dakikaya kadar sahaya sürmedi. Ne diyelim; herhalde bir bildiği vardır…
AMAN NAZAR DEĞMESİN!
Alperen Şengün, dün de yine sahada müthiş özgüveni, yetenekleri ve oyun zekasıyla fark yaratan isimdi. 28 dakika sahada kaldı NBA’li yıldızımız… Sahada olduğu her anın hakkını yine fazlasıyla verdi. Saha içinde takımının liderliğini üstlenip, Çekya pota altını hemen her hücum girişiminde ‘çil yavrusu’ gibi dağıttı. Aşırı sertliğe rağmen bana mısın demeden ayakta kaldı. 23 sayı, 12 ribaund, 9 asist, 1 top çalma, 2 blokla, sadece 1 asistle triple double’ın kapısından döndü. İki maçtır NBA All Star unvanına yakışır bir performansla Milli Takımımız’ın en sivrilen ismi… Elbette bu sürpriz değil… Ancak O’nun yıpranmasını önlemek de turnuvanın kalanı için büyük önem taşıyor.
