A Milli Basketbol Takımımız, Eurobasket 2025 Elemeleri’nin ikinci maçında Sinan Erdem Salonu’nda konuk ettiği İzlanda karşısında galibiyeti Tarık’ın süre biterken mucizevi basketiyle kurtardı.
Üç gün önce İtalya’ya rakip sahada mağlup olan Ay-Yıldızlılar için 15 bin seyircisi önünde “kesinlikle” kazanması gereken bir maçtı İzlanda mücadelesi… Elle tutulur tek uzunu Hlinason olsa da kısa ama müthiş çabukluğa sahip, sahada olağanüstü enerji ve disiplinle savaşan, bunun yanında yetenekleri sınırlı olsa da “oyuna akıl koyma” konusunda açık ara birçok takımı “cebinden çıkaracak” nitelikte, dolayısıyla “bir an olsun hafife almaya gelmeyen” bir rakipti İzlanda… Bunu da geçmiş yıllarda, özellikle de kendi sahalarında oynadıkları maçta elde ettikleri sürpriz galibiyetlerle ortaya koymuşlardı.
Tek uzun Hlinason’la birlikte takımın 3 kısası Hermansson, Fridiriksson ve Gudmundsson’dan alabilecekleri verimin “azamisini” hemen her maç almayı başarıyorlar… Rakiplerini savunmaya oturmadan yakalamak “tek” amaçları… Bunu yapabildiklerinde – ki dün onlara bu şansı bolca verdik – canınızı yakmaları işten bile değil… Zaten 10 sayı önde girdiğimiz son 3,5 dakikada maçı kazanma noktasına getirdikleri 19-8’lik seriyi de yedikleri her basket ya da aldıkları her ribaund sonrası 3-5 saniye içinde ya potaya giderek ya da boş şutu bularak ürettiler. Hermansson’un 35. Dakikada 5 faulle oyun dışı kalmasına karşın İzlanda bu kez şapkadan Steinarsson’u çıkardı!..
Az daha baştan sona önde götürdüğümüz ama bir türlü kaçıp gidemediğimiz bir oyun sonunda kaybediyorduk bu İzlanda’ya… İtalya maçında 27 sayı ile parlayan Tarık’ın, son anda ve çok zor pozisyonda gelen basketi olmasa kaybetmiştik de… Şans net şekilde yanımızdaydı…
Milli Takımımız’da, İtalya maçında da “sırıtan” şeyler oyun kurucudan gelen katkı ve boyalı alan savunmasıydı. Dün de aynı sıkıntılar başımızı ağrıtmaya devam etti. Sertaç ve Ercan’la pota altından ve çizgi gerisinden bulduğumuz sayılarla oyunu sürekli önde götüren taraf olduk. Ancak vurup gitmeyi beceremedik… Tarık dışında bu ikiliye hücumda eşlik eden olmayınca, rakibin dinamizmi ve çabukluğuna karşılık veremeyince 40 dakika boyunca savunmada “gafil avlandık”… Özellikle de 28 sayı yediğimiz son çeyrekte… Bu kadar kısa bir rakibe dahi 11 hücum ribaundu verdik… Neredeyse ortaya düşen tüm topları aldılar. Farkı 2-3 kez çift hanele çıkardıysak da o noktada direnci koruyamayınca yine geri geldiler, hep geri geldiler. Rakibin inadını bir türlü kıramadık… Sonunda “sancılı” da olsa, galibiyet galibiyettir elbette… Ancak ilk iki maç gösterdi ki grubun kalan tüm karşılaşmaları da en az dünkü kadar “sancılı” geçmeye aday…
