Bu satırların yazarı bunları yazmaktan yoruldu, birileri yanlışlardan, hatalardan yorulmadı!
Türk basketbolunu yönetenlerin “Avrupa’nın en iyisi” diyerek şişirdikleri ligden çıkan oyuncular, bu sporda esamesi okunmayan Hollanda’ya, İsveç’e diş geçiremiyorsa, sıkıntı büyük demektir.
Bu ülkelerin milli takımlarını yenecek seviyede oyuncu yetiştirememişsek zaten fazla söylenecek bir şey yok.
Asıl gerçekleri konuş(a)madıkları için başarısızlığı FIBA-EuroLeague çekişmesine bağlayan çokbilmişler (futbol ulemaları) var. Sırf Turgay Demirel yönetiyor diye FIBA’ya sallıyorlar. ‘EuroLeague mafya’ mı; ‘Kahrolsun FIBA’ mı? Siz önce buna karar verin!
Bu çokbilmişler, FIBA Avrupa başkanlık seçimlerinde Demirel’in karşısına bir Sırp’ı çıkaran ve kazanması için kulis yapanlara neden bir şey diyemiyor?
Hatırlatayım; Turgay Demirel ile herhangi bir akrabalığım yok.
Sorunları, suçluyu başka yerde aramayın.
Stockholm’de tüm EuroLeague oyuncularımız oynamadı mı? Zaten toplasan 4 tane var; oynadılar da ne oldu?
Son Dünya Kupası’nda, bir önceki devşirmemiz de NBA yıldızlarımız da oynamadı mı? 22’nci olmadık mı?
20 yılda 1.80’lik bir tane oyun kurucu çıkaramıyorsa bu ülke; bazıları uyuyor demektir.
Burada bir parantez açayım. Türk basketboluna altyapı hocası olarak emek veren Cem Çağal’dan alıntı yapayım:
”Takımın yaş ortalaması 26. Bu haliyle bile neredeyse Avrupa’nın en yaşlı kadrolarından biriyiz. Kaldı ki en az satılan şeyin basketbol topu olduğu bir ülkenin 18 yaşındaki çocuğu, 15 dakika süre alıyor rakip takımda. Bırakın bilinçsiz, popülist ağızları. Bu dramın özrü, bahanesi yoktur. Sorumluları ve sebepleri bellidir. Bedava açık büfe tabağına tav olup insan aklıyla dalga geçeceğinize bunları konuşun!”
Ben de şunları sorayım:
1 – Bir federasyonun medya sorumlusu, devletin kanalında program yaparsa, o sporun sorunlarını kimle, ne kadar tartışabilir?
2 – Bir elin parmakları kadar az kalan ‘basketbol’ yazarları, federasyonun düzenlediği seminerlerde federasyonu ve yanlışları ne kadar eleştirebilir?
3 – Basketbolu zerre kadar umursamayıp bedava seyahat derdinde olan, Kanada’daki olimpiyat elemelerine gitmek için kulis yapanlar olduğu sürece bir şey değişir mi?
Basketboldaki başarısızlık, yine futbolun, özellikle de derbinin gölgesinde kalacağından yine sümenaltı edilecek. Ve biz, aylar sonra muhtemelen yine aynı şeyleri konuşacağız!
“Ben demiştim” ifadesini gerçekten sevmiyorum. Ama hatırlatma gereği duyuyorum. Bir önceki yazımın son cümlesi şuydu: Türk basketbolu, Larkin'i devşirerek gelişmez. Önce kafaların değişmesi lazım!
Buna ek yapıyorum: Şov yapıp bir değil on tane Shane Larkin devşirseniz, bu kafayla bir yere varamayız. Bu ülkeyi ve milleti, göğsünde Ay-Yıldız ile temsil eden bir takımın kötü oynama hakkı yok!
Basketbol camiasının her paydaşıyla yeniden yapılanması şart. Yeter artık; basketbol iyice dibe vurmadan kendinize gelin!
Kaynak: Sözcü