Türkiye’de, büyük bir kulübün forması altında taraftarların sevgilisi olmak o kadar da kolay değildir… Bunu başarmanın başlıca yolu ezeli rakibe gol atmaktan, ya en kritik anda üçlüğü yapıştırmaktan, smacı vurmaktan geçer… Ekpe Udoh, sahada bir taraftarın, daha doğrusu Fenerbahçe taraftarının istediği her şeyi yapıyor… Söz konusu bloksa Avrupa’da O’nun üzerine yok… Yeri geliyor, bir oyun kurucu gibi müthiş saha görüşüyle asist yapıyor… Smaç ise smaç, savunma ise savunma, sahada tam bir profesyonel, aldığı her saniyenin hakkını veriyor… Ama Fenerbahçe taraftarının, hatta sporla ilişiği olan hemen herkesin O’nu sevmesinin, hatta tutkuyla bağlanmasının yegane sebebi sahadaki performansı değil… O’nun kişiliğiyle de, saha dışındaki duruşuyla da bağlantılı… Gerçek bir kitap kurdu Ekpe… Kütüphanelerin, kitapçıların kapısını sürekli aşındırıyor… Boş vakitlerinin tamamında okullardaki sosyal sorumluluk projelerinde alıyor… Çocukları canı gibi seviyor… Her maç öncesi ve sonrasında herkes tribünlere koşarken O soluğu küçük çocukların yanında alıyor… Tanısın tanımasın onlara “çak bir beşlik” yapıp, gönüllerini kazanıyor… Bir bakıyorsunuz tüm takım ısınırken Ekpe gelmiş, kenarda bir çocuğun yanına oturmuş sohbet ediyor. Saha içine geri dönersek, geldiği günden bu yana rakibe saygı, centilmenlik, hoşgörü ve fedakarlık anlamında bir sporcunun sahip olması gereken her türlü özelliği bünyesinde barındırıyor. Ve tüm bu unsurlar, O’nu sadece kendi taraftarı için değil, tüm taraftarların gözünde sevilesi, saygı duyulası yapıyor… Son dönemde Türk sporuna hem karakteristik hem de sportif yönüyle damga vuran Ekpe Udoh ile Habertürk gazetesi olarak en az kendisi kadar keyif alarak röportaj yaptık…
THY Euroleague'de Final-Four ve hatta şampiyonluk için bu sezon büyük beklentiler var. Bu üzerinizde baskı yaratıyor mu?
"Gelişerek, adım adım daha iyi olmak için çalışıyoruz. Son dönemde, maç içinde yaşadığımız o düşüşleri yaşamamaya, baştan agresif olmaya çalışıyoruz. Çünkü çok iyi yapmazsanız bu bazen kazanmak için yetmiyor. Baskı konusunda ise karamsar değilim. Baskı başarıya giden yolda ancak itici güç olmalı. Onu nasıl algıladığınıza bakar."
Bu sezon Euroleague'de büyük maçları kazandınız fakat bazı küçük maçlarda motivasyon sorunu yaşayıp kaybettiniz. Geçen sezondan farklı olan ne motivasyon açısından küçük maçları ciddiye mi almıyorsunuz?
"Bu aslında bu sezonun hikayesi. Geçen sene farklı bir takımdık ve farklı bir hikaye vardı. Bu sene geçen yıla göre farklı oyuncular aramıza katıldı. Adım adım gidiyoruz. Evet, bu doğru. Bazen bazı maçlara daha farklı motivasyonla hazırlanıyoruz. Agresiflik konusunda bazı sıkıntılarımız oldu. Süreklilik konusunda hala sıkıntılarımız var. Amacımız da bunları sezon sonuna kadar minimize etmek."
Geçen yılki Final-Four sonrası dramatik son sende kalıcı bir etki yarattı mı? Hala hatırladıkça üzülüyor musun?
"CSKA Moskova ile oynadığımız finali çok fazla düşünmemeye, hatırlamamaya çalışıyorum. Hatta maçı tekrar izlemedim bile. Oldu bir kere. Sadece maçın sonundaki bir ribaund değildi kaybın sebebi. Geriden gelmeye çalıştık. İyi de savaştığımızı düşünüyorum. Çok fazla parametre vardı. Şu anda sadece tekrar Final-Four'a kalmak için çabalıyoruz. Umarım bu yılki Final-Four'a kalırız ve şampiyonluk kupasını da kaldırmayı başarırız. Fenerbahçe taraftarına bu sevinci yaşatmak istiyoruz."
Obradovic'le bir yılı aşkın bir süredir birlikte çalışıyorsun. Başlangıç noktasında ve şu andaki düşüncelerinde herhangi bir değişiklik var mı?
"Değiştiğini düşünmüyorum. Gelmeden önce onunla ilgili bazı küçük video klipler izlemiştim. Çılgın olduğunu düşünüyordum. Aradan 1,5 yıl geçti hala aynı şeyi düşünüyorum. Ama sanırım Avrupa'nın en iyisi olmak, hatta Dünya'nın en iyi coachlarından biri olmak için biraz çılgın olmak da gerekiyor."
‘G.SARAY’DAN ÇOK ÜSTÜNÜZ’
F.Bahçe, son yıllarda G.Saray ile Abdi İpekçi Salonu’nda oynadığı maçlarda psikolojik baskı altında sorun yaşıyordu. Bunu aştığınızı düşünüyor musunuz?
“Kesinlikle. O psikolojik baskıyı aştığımızı düşünüyorum. Bunu kulüp olarak aştığımıza inanıyorum. Çünkü diğer branşlarda da Galatasaray’a karşı çok üstünüz. Yanlış hatırlamıyorsam bu sezon tüm braşlarda 10-0 gibi bir üstünlüğümüz var. Geçen senelerde biraz zorlandığımız doğru. Ama mesela son oynadığımız maçta 15 sayıdan geri geldik. Evet, iniş-çıkışlar yaşıyoruz. Geriye düşüyoruz. Ama sonuçta geri gelmeyi başarıyoruz. Bu da sadece derbilerde değil, diğer plotformlarda da bunu aştığımızı gösteriyor.”
Fenerbahçe’nin birçok branşta Avrupa’da zirveye oynadığını görüyoruz. Bunun örneği Avrupa’da çok fazla değil. Böyle bir kulübün oyuncusu olmak nasıl hissettiriyor?
“Evet, futbol dışında hemen tüm branşlarda bu durum böyle. Ben genelde futbol, voleybol ve basketbolu takip edebiliyorum. Genelde hep çıtayı yukarıda tutuyorlar. Büyük bir kulüpte olması gereken de bu. Avrupa’da da duyduğum ve bildiğim kadarıyla tüm branşlar işin içine katıldığında Fenerbahçe kadar başarılı olan bir başka kulüp yok.”
‘ATATÜRK'Ü TANIDIĞIM İÇİN MUTLUYUM’
Atatürk'e olan ilgin nasıl başladı? Anıtkabir'i ziyaret ederek sadece Fenerli taraftarların değil, tüm halkın sempatisini topladın. Neler hissediyorsun?
"Politikadan uzak duruyorum ve herhangi bir görüşüm yok. Bu tamamen aslında ilgi alanlarımla ilgili birşey. Kendimi son dönemde tarih kitaplarına verdim. Hemen her gittiğim salonda duvarda Atatürk resimlerini gördüğüm için ilgimi çekti. Ve onu tanımak istedim. Tanıdığıma da çok mutlu oldum. Onun Türk insanı için neden özel bir statüde yeri olduğunu onunla ilgili kitapları okudukça daha iyi anlıyorum."
Kitap okuma merakın herkesçe biliniyor. Genelde çok yoğun tempoda koşturan bir sporcu için bu pek de olağan bir durum değil. Sende nasıl gelişti?
"Okumak bir güç. İnsana çok şey kazandırıyor. Eskiden hep okulda, derslerde başarılı olmak için okurdum. Ancak bir süredir bunu, daha çok bilgi sahibi olmak, mental açıdan daha güçlü olmak için, merak ettiğim şeyleri öğrenmek için yapıyorum. Mesela Alex'in kitabını merak ediyorum son dönemde. Ancak kitabın İngilizcesi yokmuş. Kitap yazmayı düşünüyorum. Özellikle Türkiye süreciyle ilgili yaşadığım ve yazmak istediğim çok şey var. Bunları kariyerim biter bitmez kaleme almayı düşünüyorum."
‘TÜRK İNSANINI SEVİYORUM’
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyadaki bir paylaşımında basketbolu burada bırakmayı düşünüyorum demiştin. Bunu biraz açar mısın?
“Muhtemelen Fenerbahçe’deki kontratım son kontratım olacak. Tabii ki bir sonraki adımı görmek şimdiden mümkün değil. Çünkü artık kariyerimin sonuna yaklaşıyorum. İnşallah bir gün belki formam burada tavana asılır. En büyük dileğim bu. Burada mutluyum ve Fenerbahçe için, Fenerbahçeli taraftarlar için oynamayı seviyorum.”
Basketbolu bıraksan da burada kalmanı isteyen Fenerbahçeliler çoğunlukta. Buna ne diyorsun?
“İşin doğrusu, annem ve babamın bu konuda çok mutlu olacaklarını düşünmüyorum. Ama buralarda kerndime bir ev arada sırada gelir, giderim diye düşünüyorum. Sonuçta Türkiye’yi, İstanbul’u ve Türk insanını seviyorum. Buraya bu kadar çabuk ısınabileceğimi hiç tahmin etmemiştim.”
Buraya gelmeden önce bu kadar çok sevilebileceğini düşünmüş müydün?
“Hayır, açıkçası bu kadar sevilebileceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. Avrupa basketboluna, buradaki hayata dair de en ufak bir fikrim yoktu. Bu kadar çok sevileceğimi tabii ki tahmin etmemiştim. Ama şu ana kadar her şey çok güzel gidiyor. Umarım bundan sonra da böyle devam eder.”
Özellikle çocukların sevgilisi olmuş durumdasın Bunu nasıl başarıyorsun?
“Sanırım enerjimden oluyor bu. Genelde gençleri, küçük çocukları motive etmeye çalışıyorum. Maçlardan önce ve sonra olsun, sosyal hayatta olsun onlarla birşeyleri paylaşmaya çalışıyorum. Sanırım bundan dolayı çocuklar ve gençler beni çok seviyor. Bundan da karşılıklı olarak büyük keyif aldığımızı düşünüyorum.”
Udoh, hatıra fotoğrafı yollayarak imzalamasını isteyen, arkadaşımız Gökhan Türe'nin oğlu Kuzey Türe'nin isteğini kırmadı. Ancak fotoğraftan bir tane de kendisine isteyip Kuzey'in imzalamasını şart koştu.
BASKIN BASANINMIŞ!
Ekpe Udoh ile Ülker Arena’da gerçekleştirdiğimiz röportaj gerçekten de her yönüyle ilginç bir tecrübe oldu bizim için… Ancak salona girdiğimizde Ekpe’yi röportaj için fazlasıyla (!) hazır bulduk. O ve asistanı da adeta bize “kontra” yapmak için tüm hazırlığı tamamlamışlardı bile! Ekpe röportaja başlamadan, “Ben de sizinle röportaj yapmak istiyorum. Bloğumda kullanacağım” dedi. Memnuniyetle kabul ettik. 30 yıllık kariyerimde belki de ilk kez üst düzey bir oyuncu ile işin “röportaj” kısmında masanın diğer tarafındaydım. İşin ilginç yanı üstad, blokta da blogda da hakkını veriyor!..
Kaynak: Habertürk