Olympiakos’u Play-Off’ta, hem de normal sezonun lideri olarak girdiği bir sezonda iş evindeki beşinci maça kaldığında eleyebilmek için tüm sezon boyunca yaptığınızın “EN İYİSİNİ” yapmanız, yapmaya devam etmeniz gerekiyor…
2-2’ye kilitlenen bir seride onları evinde yenerek Final-Four’a kalabilmek için sahada “KUSURSUZ” olmaktan başka şansınız yok!..
Buna tüm saha içi ve saha dışı faktörleri, performansı, motivasyonu, direnci ve dengeyi koruyabilmenizi, savunmayı, hücumdaki üretkenliği ve tabii hakem etkisini de dahil edebiliriz… Ama sadece hakem kararlarıyla kaybetmediğimiz de ortada!..
Dün, kendi hatalarımız ağır bastı… Serinin ilk 4 maçında direnç ve üretkenlik açısından beklentilerin çok altında kaldı Kanarya… Takımı sürükleyen iki isim Nigel Hayes Davis ile Dyshawn Pierre’in “tek basket dahi bulamadığı” bir oyunda Pire’den galibiyet çıkarabilmek çok ama çok zordu.
Yapabileceklerinin en iyisini bir kenara bırakın, bu anlamda “asgariyi” bile tutturamayınca, skor üretiminde de tüm yük Guduric’in yaratıcılığına kalınca yenilgi de kaçınılmaz oldu… İkinci periyodun ortasında, 15.19’da Guduric’in serbest atışlarıyla öne geçtikten sonra Olympiakos’un verdiği reaksiyon ve sadece 4 dakika içinde gelen 15-0’lık müthiş seriye takımca “seyirci” kalmak sonun başlangıcıydı adeta… Ev sahibi takım, soyunma odasına gitmeden yakaladığı bu seriyle galibiyetin kilidini açarken, aradığı özgüveni ve oyunu sürükleyecek “konfor alanını” da bulmuş oldu; Sloukas ve Vezenkov gibi deneyimli elleriyle…
Sonrasında her geri gelme girişimimizde ya yanlış tercihlerin, ya da aceleciliğin ve bazen de ortadaki kararların tümünü (ekrandan bile izleyerek!) ev sahibi lehine kullanan hakem duvarına tosladık!.. Ama sahada istediklerimizi yapabilsek, o duvarı da yıkıp geçmek mümkün olabilirdi; olmadı. Serinin ikinci maçında Pire’de kazanırken sakin kalmayı başaran Sarı-Lacivertliler, dün daha sakin olması gereken mücadelede çok gergindi. Ve Olympiakos, üzerindeki baskıyı o 15-0’lık seriyle ikinci yarının tamamında Fenerbahçe’nin omuzlarına yıkıp kazanmayı başardı.
Zaten seriye Wilbekin ve Booker gibi iki önemli silahından eksik başlamıştı Kanarya… Bu iki ciddi eksiğe rağmen sahip olduğu oyuncu kalitesinin artılarını serinin ilk 4 maçına yayarak çok zor bu eşleşmede Olympiakos’u elemenin eşiğine dahi geldi Sarı-Lacivertliler… Ancak İstanbul’daki ilk maçta Sloukas’ın son saniye üçlüğü Kanarya’yı “en zoruna”, son maçı Pire’de oynamaya itti…
İyi tarafından bakacak olursak, yeni bir coachla, birçok yeni oyuncuyla ilk sezonu “başarı” olarak nitelenecek bir sonla noktaladı Fenerbahçe BEKO… Eğer biraz dikkatli olsalar, sezonu 4. ya da 5. bitirip şu anda F 4 biletini ceplerine koymuş olmaları da işten bile değildi… Dileriz önümüzdeki sezon, final bölümüne en sağlıklı, en diri şekilde girer ve layık olduğu Final-Four’da tekrar arka arkaya yer almayı başarır Fenerbahçe…