Anadolu Efes coachu Ergin Ataman, geçen hafta Alba Berlin’e kaybettikleri maçtan sonra “Play-Off’ta olmayacağız. Diğer takımlara başarılar dileriz” açıklamasını yaparak, esnaf tabiriyle “kepenk kapatmıştı”…
Bu açıklamanın, performansı dibe vuran oyuncularını yeniden ayağa kaldırmak için bir “motivasyon aracı” olduğunu, Ataman’ın bu çıkışı “son barut” olarak kullandığını düşünmüştüm; öyle de olduğunu dün gördük…
Bu sezon sahada işler yolunda gitmese de, teknik anlamda transferler, oyun şablonu, kimya gibi detaylarda hesaplar şaşıyor olsa da Ataman motivasyon konusundaki ustalığını yine konuşturdu.
Öyle ki, Dunston’ın olmadığı bir denklemde savunmayı bu seviyeye çekebilmek anca böyle bir “dürtü” ile mümkün olabilirdi. Armani Milano gibi son 9 maçın 8’ini kazanmış, adeta küllerinden doğmuş savunmacı bir takımı kendi silahıyla vurarak kazandı Efes ve Play-Off umutlarını kalan 3 maça taşıdı. Öylesine agresifti ki Efes, Micic’in ve Larkin’in dahi çıtayı bu anlamda çok yukarıya taşıdığını gördük. Milano bu baskı altında 17 top kaybı yaparken, Efes top çalma/top kaybı endeksinde uzun bir aradan sonra ilk kez (10/9) artıdaydı!.. Hücumda zaten Micic, Clyburn, Larkin, Beaubois o gün üretebiliyorsa sorun yok… Bu dörtlüye son dönemde yükselişe geçen Bryant da eklendiğinde Efes, durdurulması çok zor bir takım haline geliyor. Dün de öyle bir gündü… Efes, hücum ve savunmada çıtayı yukarıda tutabildiğinde zaten yenilmesi güç bir takım… Armani Milano karşısında da bunu neredeyse 40 dakika aynı seviyede yaptılar.
Reelde zaten şansı azalsa da devam ediyordu Anadolu Efes’in… Sorunun kaynağı berbat savunmaydı. Armani Milano maçı bu bağlamda milat mı olacak yoksa bu sadece bir “saman alevi” miydi, izleyip göreceğiz…