Fenerbahçe BEKO’yu Euroleague’in ilk 12 haftası sonunda 10 galibiyetle zirveye oturtan en önemli detayın “takım kimliği” olduğunun üzerinde hep duruyoruz…
Sarı-Lacivertliler, sezon başından beri 1-2 maç hariç bunu mükemmele yakın yansıttılar sahada… Ama istatistiklerde hiç dünkü Alba Berlin karşılaşmasında olduğu gibi belirginleşmemişti. Kanarya 104 sayı üretti… Ve bu üretim takıma olabilecek “en dengeli” biçimde yansıdı. Tam 8 oyuncu çift haneli skor bulurken, 11 oyuncu da sayı bulmayı başardı. 104 sayıya karşın en skorer 2 isim 13’er sayı ile Edwards ve Guduric’ti. Bu da “bencillik”, “bireysellik” gibi olumsuz faktörlerin Fenerbahçe BEKO’ya uzak olduğunu, paylaşımın ön planda olduğunu kağıda döken bir detay…
Dün Fenerbahçe’nin eksiklerinin, özellikle Wilbekin’in yokluğunun yine baş ağrıtacağını düşünürken, esas darbeyi Alba Berlin’in yediğini gördük. Alman ekibinin hemen her takıma ters gelen uzunu Koumadje ve yine uzun forveti Olinde ile birlikte Arjantinli genç yıldızı Procida da sakatlık nedeniyle kadroda yoktu. Sarı-Lacivertliler de bundan fayda ile etkili uzunlarıyla iki pota altını da maç boyunca kontrolde tuttular.
Ama hakkını teslim etmeli; dünkü maçta büyük farkı yaratan etkiyi Carsen Edwards yaptı. Geçen hafta Real Madrid maçında yanlışlarında ısrar ettiği için eleştirmiş, oyunu gereksiz zorlamalarının ne kendine ne de takıma fayda getirmediğine vurgu yapmıştık. Dün bu görüntüsünden 180 derece farklı bir Edwards vardı sahada… Ne o dev uzunların üzerine gidip adeta “duvara toslamış gibi” geri püskürtüldüğü gereksiz penetre sevdasında bu kez ısrarcı değildi. Kendini ispatlamak için zamansız kullandığı şutların yerinde bu kez ya pası ya da boş kaldığında şutu tercih etti. Böyle olunca hem isabet yüzdesi yükseldi hem de asist adedi… Tempo yükseldiğinde tam sahada uzunlara attığı paslar Calathes’i bile kıskandıracak türdendi. Sonuçta Kanarya, 104 sayı bulduğu mücadeleyi 27 asistle tamamladı. Tek olumsuz yön top kayıplarıydı (22)…
Bazen yaşanan olumsuzluklar, fırsatları ve hatta farklı sıkıntılara çözümleri de beraberinde getirebilir. Sarı-Lacivertliler’de Wilbekin sakatlanmasa belki Edwards’ın üzerindeki sorumluluk bu kadar artmayacak ve O’nun olumlu ya da olumsuz yönlerini kısa vadede bu kadar net görme fırsatı olmayacaktı. Sanki 2 hafta içinde ondan nasıl faydalanılabileceği de bence netleşti ki bu da uzun vadede Kanarya için önemli bir artı olacaktır.
Çift maçlı haftanın ilk ayağındaki zorlu Olympiakos deplasmanı öncesi de Alba Berlin galibiyeti ve farklı skor, Real Madrid yenilgisi sonrası özgüven tazelemek adına da faydalı oldu. Bu maçla birlikte ya da kötü senaryoda bu karşılaşma sonrasında yeni bir galibiyet serisi daha – ki fikstür de buna olanak sağlıyor – Play-Off kadar ilk 4’ün de kapılarını Sarı-Lacivertliler’e ardına kadar açacaktır.
