Fenerbahçe BEKO, basketbolunu savunma üzerinden inşa etmeye dün ASVEL karşısında da devam etti.
Sarı-Lacivertliler, geçmiş yıllara kıyasla farklı bir yapıya evriliyor. Hücumda işler yolunda gitse de, durma noktasına gelse de savunmadaki çizgisini bozmayan ve bunu takımdaki tüm paydaşların “vazife edindiği” bir anlayışla yerine getiren bir yapı bu… Tabii ki henüz büyük ölçekli rakiplerle boy ölçüşmediler. Potansiyel zaafları teşhis etmek ya da nasıl giderildiğini görmek için hala zamana ihtiyaç var. Bjelica nasıl dönecek, eski performansını yakalayabilecek mi? Her şey toz pembe değil elbette… Ama şurası net ki, futbol takımı ile eş zamanlı bir şekilde yükselişe geçen Fenerbahçe BEKO’yu izlemek keyif veriyor…
Coach Itoudis, kafasındaki şablonu her maç biraz daha oturtmaya, şekillendirmeye çalışıyor. Dün de Edwards’ı devreye sokmaya çalıştı Yunan coach… Onda ısrar etti ve istediğini de aldı. ABD’li şutörün ısınma turları içinde en etkili olduğu maçtı ASVEL karşılaşması… O’nun gibi yetenekli bir oyuncunun bu seviyede eksiklerini gidermesi, nerede ne zaman ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini “yaşayarak anlaması” adına özgürlük tanıyor. İyi de yapıyor.
Sarı-Lacivertliler’in üst üste 3 maçı da kazanıp +48 averajla zirveye oturması önemli. Tabii ki daha oynanacak 33 maç var. Ancak her geçen maç üzerine koyarak devam ediyor olmak çok ama çok önemli… Kazandıkça özgüven de artmaya devam edecek…
Calathes’in varlığı Fenerbahçe BEKO için fark yaratan en önemli faktör… Kanarya, saha içinde aradığı liderini buldu. O da kariyerinin ilk yıllarından esintiler sunmaya devam ediyor ve en önemlisi de, takım arkadaşları da bundan keyif alıyor…
Fenerbahçe’nin bir diğer önemli farklılığı da takımdaki rollerin paylaşılmış, netleşmiş olması… Herkes sahada ne yapması gerektiğinin bilincinde… Ve yine paylaşım düzeyi de oyunun iki yönünde de çok iyi seviyede…
SAVUNMA YOK, EFES YOK
Anadolu Efes, İstanbul’a Rivero gibi önemli bir uzunundan yoksun gelen, evindeki ilk iki maçı da kaybederken 70’li sayıları geçemeyen Valencia’dan 92 sayı yedi ve kaybetti. İlk 2 maçta 0 çeken Dubljevic, 20 sayı, 5 ribaund, 1 asistle sahanın yıldızıydı.
Efes’in sezon başlangıçlarındaki çalkantılarına, ilk yarıda geri düşüp, ikinci yarıda açılmasına fazlasıyla aşinayız. Bu gibi kayıplara üst üste iki şampiyonluğun geldiği son 2 sezonda da tanık olmuştuk. Yine böyle bir dönem yaşanıyor. Ama savunmada “baştan sona” bu kadar teslimiyetçi, sıfır dirençle hiçbir şey vermeyen Efes’e pek rastlamamıştık. Larkin’in dönüşü, zamanla hücumda Micic ve Clyburn’ün üzerine binen yükü hafifletir elbet… Paniklemek için erken ama toparlanmak için de fazla oyalanmamalı… Bu sezon, rakiplere “avans vermek” için “lüks” bir sezon olabilir, bizden uyarması…
