Fenerbahçe BEKO, ilk iki maçını kazanmanın ötesinde ortaya koyduğu basketbol kalitesiyle dikkat çekerken, özellikle de iki maçta “oyuna dikte eden” görüntüsüyle umut vaad ediyor…
Bayern Münih deplasmanında da, dün Maccabi karşısında da rakibin hareket alanını sınırlayan, yardımlaşmanın üst seviyede olduğu bir Fenerbahçe vardı sahada… Maccabi de bu yüzden, “sadece Sarı-Lacivertliler’in izin verdiği” kısa zaman dilimlerinde varlık gösterebildi hücumda…
Kanarya’nın oyun karakteristiği de yavaş yavaş oturuyor… Geçen sezon da “enerjisini savunmadan alan takım” kimliği hakimdi… Ancak işin hücum kısmında bu kadar akıcı, topun sürekli el değiştirdiği ve çoğunlukla da en uygun anın yakalandığı hücum tercihleri yoktu… Bu anlamda ihtiyaç duyulan en önemli unsur, oyuna yön verecek kaliteli bir guarddı… Calathes ismi gündeme geldiğinde, daha çok Barcelona’daki performansı baz alınarak eleştirilerin hedefi olmuş, “şutu yok” söylemi bu anlamda en çok kullanılan iki kelime olmuştu. Ancak iki hafta içinde ortaya çıkan manzara, O’nun oyun zekası, topa yön verişi, savunmadaki rolü hesaba katıldığında Yunan guardın “biçilmiş kaftan” olduğunu net biçimde ortaya koyuyor… İşin şut kısmına gelince; Calathes, o noktada da sezon öncesi röportajlarındaki özgüvenin nereden kaynaklandığını özellikle çizgi gerisinden eski günlerine döndüğü isabet yüzdesiyle de gösteriyor. Dolayısıyla Calathes daha şimdiden Fenerbahçe BEKO’nun kimyasına “cuk oturdu!..” 13 sayı, 9 ribaund, 9 asist ve 3 top çalma ile Fenerbahçe kariyerinin ilk triple-double’ının eşiğinden döndü dün Calathes… Bir guarddan daha ne beklenebilir ki?
Takımın da O’nun liderliğini kabul etmesi ve diğer “ağır ağabeyler” Wilbekin ile Guduric’in de Calathes’in önderliğinde yükselebileceğini görmesi Fenerbahçe BEKO’nun 2 maçta geldiği noktanın da en açık göstergesi…
Vesely’nin gidişi sonrası o boşluğun nasıl dolacağı da kafalarda soru işaretiydi. Sarı-Lacivertliler’in kadro yapısına bakıldığında bu soru, cevabını Motley-Jekiri-Nigel Davis üçlüsünde buluyor… Motley’nin 23 dakikada 15 sayı, 6 ribaund, 2 asistlik performansı, en azından dünün özelinde bu sorunun tek bir oyuncu üzerinden dahi ortadan kalkabileceğini anlattı bizlere… Ayrıca Vesely’nin eksik kaldığı, hatta zaman zaman “takımı eksik bıraktığı” yönlerini de hesaba kattığımızda, bu üçlüden gelecek ortalama yarar dahi Fenerbahçe’nin Çek helikopteri aramayacağını işaret ediyor…
Dün Maccabi karşısında oyunun hiçbir anında kontrolü elden bırakmayan, sadece bazı bölümlerde, biraz da farkın etkisiyle 2. vitese atan Sarı-Lacivertliler’in “uyum süreci” denen safhayı hızla aştığını görmek güzel… Edwards’ın 2 sayıyla kapadığı, Melih’in, Şehmuz’un süre almadığı bir maçı 86 sayı üreterek noktalamak Kanarya’nın sahip olduğu lüksün de ayrı bir göstergesiydi dün…